English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espanhol → Turco / Seul

Seul tradutor Turco

1,311 parallel translation
Doctora Choi Seul-ki.
Dr. Choi Seul-ki.
Tres mujeres coreanas conocieron y se casaron con marines en Seúl aproximadamente al mismo tiempo.
Koreli üç kadın aşağı yukarı aynı zamanlarda Seul'da denizcilerle tanışıp evlendi.
Sí, yo estaba atracado en Seúl entonces.
Evet, o sırada Seul'de görevliydim.
¿ Y cómo se supone que Nelson violó a Komiko si estaba acampado en Seúl?
Nelson, Seul'de görevliyse Kimiko'ya nasıl tecavüz etmiş olabilir?
- ¿ Es de Seúl?
- Seul'lü mü?
Es un transferido de Seúl.
Seul'den nakil geldi.
¿ Nunca lo viste en Seúl?
Hiç Seul'de böyle birşey gördün mü?
Tenemos televisiones en Seúl.
Seul'de televizyonumuz vardı.
Todo el mundo en Seúl lo conoce.
Seul'deki herkes bilir bunu.
Llega cuatro, o cinco veces al año desde Seoul a jugar baccarat.
Sinek dörtlüsü, yılda beş kez bakarat oynamak için Seul den gelir.
Pues resulta que su primo Young Nam está de visita desde Seúl.
Neyse, kuzeni Young Nam, Seul'den ziyaretine gelecekmiş.
Estamos tras un circulo importante en Seúl.
Seul'de bir kartelin peşindeyiz.
Él te ayuda con trabajos grandes en Seúl y tú le cuidas la espalda en Busan.
O size Seul'de büyük işlerde yardım ediyor,... siz de Busan'da onun arkasını kolluyorsunuz.
Cuando este trabajo en Seúl se termine, no voy a continuar haciéndolo a su forma.
Bu Seul işi bittiğinde yolunuza çıkmayacağım.
Como no vas a estar mucho en Seúl, bebe y diviértete.
Bir süreliğine Seul'de olmayacaksınız. İçin, eğlenin.
Mira, no sé que es lo que este pasando por allá, pero te veré en Seúl dentro de una semana.
Sen ne iş yapıyorsan devam et, tam bir hafta sonra Seul'da görüşürüz.
El es un detective de Seúl.
Arkadaşım Tae-soo Seul'de dedektif.
¿ Qué hay de ti? ¿ Te regresas hoy?
Bugün Seul'e geri dönüyor musun?
¿ No piensas regresar a Seúl?
Neden Seul'a dönmüyorsunuz?
Pero los verdaderos problemas empezaron con un tal Mr.
Ama sonra Jo adında birinin Seul'dan gelmesiyle sorunlar başladı.
Los operarios del casino eran de Seúl la condición era que Pil-ho se hiciera cargo de los asuntos del local, al parecer le ofrecieron ser socio.
Adam Seul'lü bir kumarhane işletmecisiydi. Pil-ho'nun yerel sorunları halletmesi karşılığında ona ortaklık teklif etmişlerdi.
Sigue así y no sólo perderás lo de la gente, sino hasta tu propia camisa.
Aptallıklarınla herkesi mahvettin. ... Burada oturanları da kendini de. Hepsi Seul'lülerin leyhine oldu.
Le sugiero que se encargué de todo antes de que las noticias lleguen a Seúl.
Olanlar Seul'un kulağına gitmeden meseleyi çözmenizi öneririm.
Me voy a Seúl mañana.
Yarın Seul'e yola çıkıyorum.
Cuando terminemos el trabajo aquí Tienes que buscar una oficina central y ayudar a construir la organización.
Burada her şey düzenlendiğinde Seul'e gidebilirsin.
La Princesa llamó desde Seul, mientras estaba fuera.
Siz burada değilken prenses Seoul dan aradı.
Luna llena en Seúl.
Seul'de dolunay var...
Así que yo tengo que ir a la Universidad Nacional de Seúl.
Yani Seul Ulusal Üniversitesine gitmem gerekiyor.
Investigación del apartamento en Seúl, Da casualidades en asesinatos seriales.
Seul'de bir apartmanda seri cinayetler işlendiği ortaya çıktı.
Muchos expresan su preocupación de que la RPDC contraataque... con sus 11.000 piezas de artillería apuntadas a Seúl, Corea del Sur.
Bir çok kişi, K.D.H.C'nin, Güney Kore / Seoul'de eğitilen 11 bin tankla misillemede bulunabileceği konusundaki endişesini dile getirdi.
Cuando el Consejo Nacional de Seguridad discute la evacuación... de todo el personal civil en Seúl... hay una llamada telefónica del ex presidente Jimmy Carter.
N.S.C, tam da Seoul'daki askeri olmayan personelin boşaltılmasını tartışmak için toplanmışken, Birleşik Devletler eski başkanı Jimmy Carter'den bir telefon geldi.
Sr. Presidente, si atacamos ese sitio de misiles... la RPDC seguramente contraatacará a Seúl... con sus 11.000 piezas de artillería.
Sayın Başkan, o füze üssüne saldırırsak K.D.H.C 11.000 ağır silahını kullanarak Seoul'a kesin bir karşı saldırıda bulunur.
Los de Operaciones Especiales tomarían un vuelo comercial en Seúl... se desplegarían sobre Corea del Norte- -
SEAL Birliği 1. Tim'den bir müfreze, Seoul'de bir ticari uçağa binip Kuzey Kore'ye yerleşebilir...
AEROPUERTO INTERNACIONAL DE INCHON SEÚL, COREA DEL SUR
INCHEON ULUSLARARASI HAVAALANI. SEOUL, GÜNEY KORE
Saldremos del radar norcoreano sobre Kazajistán... y volveremos a Seúl.
Kuzey Kore radarlarını, Kazakistan semalarında atlatırız sonra Seoul'a döneriz.
Irán a Seúl.
Seoul'e gelecekler.
Irán a Seúl como Alemania Oriental fue a Berlín.
Doğu Almanya'nın Berlin'e gittiği gibi, Seoul'e gelecekler.
Irán a Seúl y destruirán nuestra economía.
Seoul'e gelip, ekonomimizi yok edecekler.
Mee Yung Chae, Noticiario Internacional de Corea, Seúl.
Mee Yong Chae, Uluslararası Kore Haber, Seoul.
Seúl.
Seoul'de.
Vino a Seúl.
Seoul'e geldi.
¿ Para qué crees que te envié mis cuatro mejores hombres desde Seúl?
Bu yüzden bu işte en iyi adamlarımı görevlendirdim.
Fue entonces cuando Pil-ho se volvió un usurero con el dinero que obtuvo de la gente de Seúl.
Böylece Pil-ho insanları kandırmaya başladı. Jo'nun parasıyla tefecilik yapıp, paraya karşılık evleri ipotek ediyordu.
¿ Qué voy ha hacer?
Bu akşam da çok işim var Seul'den çocuklar geldi onlarla ilgilenmeliyim.
Estoy muy ocupado con los chicos de Seúl que vienen esta noche.
Yazık...
En la estación de Hanul, en Seúl, a las 6 AM, una mujer de 29 años... saltó frente a un tren subterráneo y perdió la vida al instante.
Seoul'ün Hanul İstasyonunda sabah 6 : 00'da, 29 yaşındaki bir kadın metronun önüne atladı ve hemen orada hayatını kaybetti.
Ella es policía de Seúl.
Bayan Seoul'den geliyor ; polis.
Ese mismo verano tuvo una pelea con unos chicos de Seúl.
O yaz Seoul'lu çocuklarla kavga etti.
Con razón eres de Seúl.
Seoul'den olduğuna şaşmamalı.
¿ Trabajas para él en Seúl?
Seoulde onun için mi çalışıyorsun?
Y su hijo mayor tiene un negocio en Seúl.
Ve büyük oğlunun Seoul'da işi var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]