English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espanhol → Turco / Sor

Sor tradutor Turco

15,273 parallel translation
Dímelo a mí.
Bir de bana sor.
Pregúntale tú mismo.
Ona kendin sor.
Dispara.
Sor bakalım.
Pregúntate a ti mismo, Warner...
Sor bir kendine Warner.
- Dímelo a mí.
- Bir de bana sor.
No es que esté en un estado frágil ni nada.
Sor gitsin. Hassas bir durumda falan değilim zaten.
Era tu madre, Stefan, y si crees que es fácil dejar pasar algo como eso, cree a una chica que acaba de volver de la tumba de su madre, no... no lo es.
O senin annendi Stefan. Ve bu tür bir şeyi bırakıvermenin kolay olduğunu sanıyorsan bunu annesinin mezarından yeni gelmiş bir kıza sor, değil... hiç değil.
Ha perdido la cabeza.
- Sen onu bir de bana sor.
Pregúnteme algo.
Bana bir şey sor.
Pregúntales por qué te han escogido realmente a ti para esta misión.
Sadece onlara bu görev için neden... seni seçtiklerini sor.
Pregúntales qué es Rittenhouse.
Ve Rittenhouse'un ne olduğunu sor.
No tienes ni la menor idea.
Bir de bana sor.
Pregúntale a cualquier Votan, suceden cosas malas cuando una cosechadora Omec llega a la órbita.
İstediğin Votan'a sor. Bir Omec hasatçısı yörüngeye girdi mi kötü şeyler olur.
Una vez que estés dentro, pregunta por la oficina de visados.
İçeri girdiğinde vize bürosunu sor.
Preguntas con quién estás hablando.
Kiminle konuştuğunu sor?
Haga las preguntas, sí, pero no las conteste usted misma.
Soruları sor, evet ama kendin cevaplama.
Pregúntele a Bhakbhakaun.
Bhakbhakaun'a sor...
Entonces pregúntele a él.
O zaman ona sor.
Pregúntale a mi ex.
Eski karıma sor.
Pregúnteme qué pienso de su escritura.
Yazdıkların hakkında ne düşündüğümü sor.
Eso díselo a aquellos de nosotros que fuimos arrojados a una prisión terrible.
Bunu bir de o kabus gibi hapishaneye atılmış insanlara sor.
Pregunta de nuevo.
Tekrar sor.
Pregunta quién es.
Kim olduğunu sor.
Pregúntale si tiene pruebas.
Kanıtı var mı diye sor.
Pregúntale sobre Matt Hildebrandt, que es uno de los amigos de Cayman.
Ona Matt Hildebrandt'ı sor, Cayman'ın arkadaşlarından birisi.
Si tienes alguna pregunta, hazla.
Bir sorun varsa sor.
Pregúntale al sheriff el éxito que tuvimos.
Şerife ne kadar başarılı olduğumuzu sor.
Así que, pregúntate... ¿ Dónde puedo hacer el mayor bien y sufrir menos daños?
O yüzden kendine şunu sor, en çok iyi iş yapıp en az zarar göreceğin yer neresi?
Qué quieres decir, "Preguntale tú"?
- Ne demek "Kendin sor?"
Bien, la próxima ves que modifiques mi nave, pregunta.
İyi, bir daha ki sefere gemimi modifiye ederken bana sor.
Oh, ve y pregúntale si tiene una vela que huela como a prostitutas y café quemado.
Ona orospu ve yanmış kahve kokusu var mı bir sor.
Soy quien usualmente cabrea a la gente, así que debes preguntarle a alguien más.
Genellikle insanları sinirlendiren ben oluyorum, o yüzden başkasına sor derim.
Dispara.
- Sor hadi.
Pregúntale a la jefa de enfermeras.
Başhemşireye sor.
Pregúntale al director cuando esté de buen humor.
Yönetici'nin keyfi yerindeyken sor.
Entonces pregúntale tú mismo. "Ahgassi, ¿ debería llamarle a un psiquiatra?"
Kendin sor bakalım. "Bayan. Sizin için bir psikiyatrist çağırsam?"
Pregúntala qué piensa sobre ello.
Ne düşündüğünü sor.
Pregúntale por nada de lo que sabe, todo lo que sabe, sobre NZT, todo lo relacionado con los efectos secundarios de NZT, si hay una manera de revertir ellos.
Ne biliyorsa sor, NZT hakkında bildiği her şeyi sor. NZT'nin yan etkileri hakkındaki her şeyi. Bunu yok etmenin bir yolu var mı diye sor.
Pregúntame donde estoy ahora mismo.
Şuan nerede olduğumu sor bakalım.
Pregúntale por Hilary Pile.
Ona Hilary Pile'ı sor.
Pero ahora mismo, estoy dispuesto a dejar eso a un lado, para que empecemos de nuevo.
Claire'e sor. Ama şu anda ikimiz de baştan başlayalım diye tüm olanları geçmişte bırakmaya hazırım.
Sí, por favor.
- Evet, lütfen. - Sen Jackson'ı sor.
- No lo sé. Pregúntale al droide.
Droide sor.
Preguntadle qué está haciendo George R.R. Martin en este momento.
- Ona R.R. Martin'in şu anda ne yaptığımı sor.
Pregúntele si ese es el número de senadores que piensa matar.
Öldürmek istediği Senatörlerin sayısı olup olmadığını sor.
Sólo pregunta por su nombre.
Sadece adını sor.
Me preguntas algo.
Bir şey sor bana.
Pregúntame de qué hablo.
- Neden bahsettiğimi sor bana.
Sí.
- Sor.
Sir Nicholas.
Sör Nicholas.
Sir Robert está de negocios en la costa.
Sör Robert sahildeki bir iş için dışarıda.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]