English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espanhol → Turco / Stándard

Stándard tradutor Turco

698 parallel translation
Lo haré todo por subir el nivel de mi profesión. Y guardaré, con total discrección, los asuntos privados que me sean confiados. Y todos los secretos de familia que la práctica de mi servicio me haga eventualmente conocer.
Gücüm yettiğince mesleğimin standardını yükselteceğim işimi yaptığım sürece şahit olduğum bütün personel meselelerini bilgim dahilindeki aile meselelerini sır olarak tutacağım.
Son esenciales para prolongar la vida.
Siz hayat standardı vacip birisiniz.
Debo confesar que desconozco por completo el grado de respetabilidad que Vd. exige en su pensión, señora Haggerty.
İtiraf etmeliyim ki pansiyonunuzda talep ettiğiniz saygınlık standardının ne olduğundan pek emin değilim... ... Bayan Haggerty?
Desfile de Portadores de los Estandartes de los Gau
Gau Standard Bearers geçişi
Standard, 7-2961, de San Francisco.
Standard, 7-2961, San Francisco.
A nadie que valiese la pena hasta que te conocí a ti.
Yani hiç standardım yoktu. Sana rastlayana dek.
Es una frase hecha.
- Standard bir tabir.
Es una frase hecha.
Standard bir tabir.
- Saldrá en el Times y el Telegraph y en los vespertinos Star y Evening News Standard.
Yarın sabah "Times" ve "Telegraph" ta ilan görülecek. ... ve yarın gece de "Evening News", "Standard" and "Star" da.
Nos van a vender al Standard.
The Standard'a satılıyoruz.
Se perderá en el Standard.
The Standard bünyesinde kaybolacak.
ESTÁS TRABAJANDO PARA EL STANDARD. ¡ PIENSA!
- İyi akşamlar, Bay White.
¡ Entonces deme periodismo anticuado en The Standard!
O halde The Standard'da da eski moda gazetecilik göster bana.
Pero, si el alto nivel periodístico actual del The Day disminuye, o alguna negligencia amenaza el bienestar de este periódico, tendré que tomar una decisión inmediata, basada en el contrato actual.
Fakat The Day'in gazetecilik standardı düşecek olursa veya gazetenin itibarına zarar ettirecek bir eylem olursa mevcut sözleşme şartlarına göre acil bir karar almak zorunda kalabilirim.
El último trabajaba en la Standard.
Bir tanesi Sandart Petrol pompasına bakıyordu.
La Standard es un negocio de un tal Rockefeller.
Sandart Petrol, Rockefeller adlı bir adamın şirketi.
Es el formulario standard... -
Standart bir form.
4.7 más que en la Tierra.
Dünya standardından 4.7 daha zengin.
Había algo en el Evening Standard que quería ver.
Bayan R.B. akşam gazetesinde bakmak istediğim bir şey vardı.
Eso no es el Evening Standard, mayor.
Baktığınız akşam gazetesi değil, Binbaşı.
¿ Le parece bien si le tomo prestado el Standard por un ratito?
Kısa bir süreliğine akşam gazetenizi alabilir miyim?
"La Sra. Osborne, 43, del 4 de Standard Road, testigo del hecho... "... declaró que Pollock, sentado a su lado, rozó su brazo con el suyo repetidamente... "... y más tarde intentó tomarse otras libertades.
" Studland Caddesi 4 numarada oturan 43 yaşındaki Bayan Osborne sinemada yanında oturan Pollock'ın önce elini tuttuğunu ve sonra daha ileri gitmeye çalıştığını ifade etmiştir.
La Compañía Healy, Sr. Pierce... tiene los mismos estándares de rendimiento.
Bay Pierce, kumpanyamızın... yüksek performans standardı her yerde aynıdır.
¡ Standard!
Gazete.
¡ Star News Standard!
Star. Son haberler.
¡ Star News Standard!
Son haberler.
¡ Star News Standard!
Star haber. Standart.
¡ Standard!
Standart.
¡ Star News Standard!
Gazete. Haber. Standart.
¡ Standard!
Haber. Standart... Star.
¡ Star News Standard!
Haber. Standart.
¡ Star News Standard!
Akşam haberlerini okuyun.
- ¿ Puedes conseguirme un periódico?
- Bana bir Evening Standard getirebilir misin?
"1 ) Pondrá un anuncio en la columna personal del Evening Standard de mañana, "... anunciando que está dispuesto a dar una gratificación y lo firmará... "... una gratificación personal y lo firmará con su nombre de pila ".
1 ) Yarının Evening Standart gazetesinde, anlaşmaya hazır olduğunuzu belirten bir ilanı imzalayıp anlaşmaya hazır olduğunuzu belirten bir ilan verip bunu ön adınızla imzalayacaksınız.
Cambiando a comando y centro de control.
- Komuta kontrol standardı
Papá te presentará al director de "Standard Oil".
Babam, Standard Oil'in genel müdürüyle tanıştıracak seni.
Ni con el puesto ni el salario podrá ofrecerle la vida a la que está acostumbrada.
Ne bu sıfatınız, ne de kızımın yaşam standardını güvenceye alacak ayda 5500 frankınız olmayacak.
- Estándar de vida.
- Hayat standardı.
"Relaciones de doble moral."
"Çifte standardı olan bazı ilişkiler."
Estudios, integridad en los cargos públicos... Normas elevadas en los mundos de la televisión y entretenimiento. Sacrificio en las guerras británicas.
İlmin, devlete hizmetin bir parçası olmanın televizyonlardaki ve eğlence dünyasındaki yüksek standardın İngiltere'nin savaşlarında yapılan büyük fedakarlıkların...
- Órbita estándar, Capitán.
- Standard yörünge, Kaptan.
- Es un modelo standard.
- Hayır.
Calibre 22, alto estándar.
.22 kalibre Yüksek Standard.
A veces tiene que mejorar la marca.
Standardını düşürmemelisin.
No quiero bajar mi nivel de vida.
Yaşam standardımda azaltmağa gitmek istemiyorum.
Y si eso va en contra de su doble moral anticuada, lo siento.
Ve eğer bu senin eski erkeksi çifte standardını sarsıyorsa, üzgünüm.
Idiotas que tratan de mantener un nivel de vida que ya no es posible.
Artık mümkün olmayan bir hayat standardını sürdürmeye çalışan herifler...
No sabes cómo ha subido el costo de vida...
Şu siyahların hayat standardının giderek yükselmesi...
Pedí materiales mejorados.
Tesisat türünü istemiştim, standardın üstünde olanını.
Sigue al nivel de siempre, agujeros en el suelo, una puerta desaparecida, pero no puedo denunciarlo.
Genel standardınıza bağlı olarak, sanırım diyebilirim ki... tabanda birkaç delik... tek kapımız eksik, ama dava edilecek bir şey yok.
Ud. sabe, teniente, que es obligación practicar tiro cada seis meses.
Her altı ay atış standardını karşılaman gerektiğinin farkındasındır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]