English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espanhol → Turco / Talón

Talón tradutor Turco

601 parallel translation
Punchy es 3 ° por un talón.
Punchy topuk farkıyla üçüncü.
De mi talón a mi dedo, de mi dedo a mi rodilla
"Topuğumdan parmağıma. Parmağımdan dizime."
Extienda el talón al tesorero del Fondo de la Policía ocupacional.
Çeki İşgal Polisi Fonu veznecisine diye yaz.
Sí, esto es la señal del talón de una mujer, bien.
Evet, topuklu ayakkabı izi.
Oiga, amigo, se acabaron los campos de concentración llévelo a uno de esos "Clubs Juveniles Alemanes" ; más deporte y menos golpes de talón es lo que necesita.
Anla artık, toplama kamplarını lağvettik. Onu bir GYA'ya götür, şu bizim Alman gençlik kulüplerinden birine. Biraz beyzbol ve daha az disiplin, onun ihtiyacı bu.
Y la tiranía se alzó, oprimiendo el espíritu humano bajo el talón del conquistador.
Ve insanın ruhunu, fatihin ayakları altında ezen bir zorbalık doğmuştur.
Iba a enseñarte el talón en el despacho.
Çeki ofisimde, sana gösterecektim.
Pero recordadlo, amigos, incluso el Vagabundo tiene su talón de Aquiles.
Ama unutmayın, arkadaşlarım Sokak Köpeğinin bile zayıf bir yanı vardır.
Talón de Aquiles, Pedro.
Zayıf bir yan, Pedro.
Por lo que a mí respecta, no te preocupes por tu talón.
Bana göre geçmişin için endişelenmene gerek yok.
¿ Mi talón?
Geçmişim mi?
Todos los meses le mandaba un talón.
O günden sonra ise, ona para göndermeye başladım.
Y especialmente su talón.
Özellikle de topugu.
Primero el talón, luego la punta.
Önce topuk, sonra parmaklar.
No. Le dejaré un talón. Adiós.
Hayır, masana bir çek yollayacağım.
¡ Salud al As de los Ases, al Aquiles sin talón!
Asların asına saygılar. Topuksuz Aşil.
No podían hallar el talón para retirarlo en su bolsillo. Al final salí a buscar un taxi.
Paltonun fişini çocuğun cebinde bulamadılar. "Boş ver dedim" taksiye binmek için yola çıktım.
Aquel pedazo de barro fresco estaba pegado entre la suela y el talón de la bota de equitación de alguien Alguien que visitó al Sr. Enderby justo antes de que muriera.
Çamur daha ıslakken bir binici çizmesinin tabanıyla, topuğu arasına bulaşmıştı Bay Enderby'yi ölmeden önce ziyarete gelen birinin çizmesine.
Mira, tengo el talón.
Bak, çekim de burada.
Mi Talón de Aquiles, de hecho es mi Talón de Aquiles.
- keşke benimki olsa...
Éste te aplastará la cabeza y tú le morderás en el talón.
O senin başına saldıracak ve sen onun topuğuna saldıracaksın.
Pero os haré un talón de descuento para la próxima vez.
Ama bir sonraki alışverişiniz için size indirim kuponu vereceğim.
Conocemos su talón de Aquiles, señor Stiles.
Onların zayıf noktalarını biliyoruz.
Aun así, podría darme un talón conformado. Me ayudaría a convencer a mi mujer, no parece estar muy por la labor.
Mesela, hemen bir çek yazarsanız bu evliliğe çok da sıcak bakmayan karımı daha kolay ikna edebilirim.
Por mi talón, no me importa.
Umrumdaydı sanki.
Mire el talón.
İyi bakın.
Es difícil respetar la ley cuando sientes el talón de su bota en las costillas.
Tekmesini sırtında hissettiğin zaman yasalara saygı duymak biraz zor olur ama.
Tiene que traerme el talón.
Fişini getirin.
¿ Talón? Aquí está mi talón.
Fişi burda.
Siempre terminas haciendo ese giro de talón.
Meselelerden kaytarmak için her seferinde bir bahane buluyorsun.
Una semana después volvieron y dijeron que el talón no era bueno... y que tenía que hablar con Dough.
Her neyse, bir hafta sonra tekrar geldiler, çekin karşılıksız çıktığını ve Doug'ı görmem gerektiğini söylediler.
heridas iguales a las que hemos visto. También se observa una herida en el talón del pie derecho.
Ayak bileği yan kemiği denginde kesiğe bağlı yaralanma.
No tenéis que sacarles un ojo, ni dispararles en el corazón ni en la rótula. ni, al igual que Wyatt Earp, disparar en el talón.
Gözüne, kalbine ya da diz kapağına nişan almak zorunda değilsiniz
La lista Aquiles, Sr. McDonald, se refiere a nuestro talón de Aquiles, contiene el nombre de todo los simios que el año pasado haya desobedecido
Achilles Listesi, Açık olan itaatsizlik için geçen yıl mahkum olan tüm maymunların isimlerini içerir.
¿ Me da un talón, por favor?
Pekala. O zaman bana çek yazın lütfen.
Vi un talón de cobro, fui y lo leí.
Bir para üstü makbuzu aldım, okudum.
"Amigo, ¿ tu talón de cobro por lo general es exacto?"
"Dostum senin para makbuzun genellikle doğru mudur?"
"porque acabo de ver este talón."
"bana 2,378 papel bağışladın."
¿ Sabes qué habría hecho...? - ¿ ese banquero si no hallabas el talón?
Eğer o makbuzu almamış olsaydın da, o bankacı ne yapardı biliyor musun?
Camina apoyando el talón y los dedos.
Yürü... önce topuk, sonra parmak.
Viejos siempre caminar con talón.
Yaşlı adam her zaman topuklarının üzerinde yürümek.
Del talón al dedo.
Topuktan parmak ucuna.
Adelantad el talón.
Topuk ileri.
¿ Tiene algún talón o recibo? Cualquier cosa que pruebe...
Elinizde hiç bilet koçanı ya da fiş falan var mı?
Ha llegado ya ese talón de la compañía de seguros No ha llegado aun?
Sigortacından beklediğin çek henüz gelmedi mi?
El talón izquierdo, hábilmente alzado, proporciona altura y autoridad.
Zekice yapılan sol topuk, ilave yükseklik ve otorite sağlıyor.
Aunque el secreto está en el talón derecho.
Fakat gerçek sır sağ topukta.
Estos sujetos deben tener un talón de Aquiles.
Bu adamlar, Aşil'in topuğuna sahip olmalılar.
¿ Quiere el importe en un talón?
Çeki şirket adına mı yazayım?
Todos tienen un Talón de Aquiles.
- Herkesin bir Achilles olayı vardır değil mi?
Es una bota WORX con talón de acero hecha por Red Wing.
Big Horn, büyük bir liman.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]