English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espanhol → Turco / Tik

Tik tradutor Turco

980 parallel translation
Muchacha de Honolulu ¿ de dónde has sacado esos ojos y esa tez oscura que yo idolatro?
# Honolulu Güzeli, nereden aldın şu gözleri? - ( STANLEY KAPIYI TIK-TIKLAR ) - # Senin o esmer tenine, öyle hayranım ki.
Mi corazón late imparable
Kalbim tik tak tik tak atıyor
Al igual que el tic tac Del reloj
Tik tak Tik tak çalıyor
Tic, tic, tic.
Tik, tak, tik.
¡ Tiene latidos!
Bak, tik tak!
Lo siento, pero ya estoy suscrito a Click, Pick, Hick, Tick Gaff, Staff, Laugh y Chaff. - Disculpe.
Üzgünüm ama ben zaten Klik, Pik, Hik, Tik Gaf, Staf, Laf ve Çaf'a üyeyim.
Figuras de madera. Apagavelas de estaño.
Tik ağacından yapılmış oymalar, kurşun kalay karışımı mum söndürücüler ve...
La madera de teca deja una mancha inconfundible.
Tik ağacı belirgin bir iz bırakır.
El salón. Puertas y suelos de roble, con revestimiento de caoba.
Oturma odası, kapılar ve zemin meşe, lambriler tik ağacıdır.
Cada segundo del reloj es un latido. Y Uds. desperdician sus vidas aquí... porque ciertos miembros no llegan a tiempo.
Saatin tik tak sesi kalbin bir vuruşudur ama siz oturmuş, hayatınızı boşa harcıyorsunuz.
Tick-tock, tick-tock.
Tik tak, tik tak.
Escucha el tic-tac.
Tik tak sesini dinle bakayım.
- No escucho el tic-tac, señor.
- Tik sesi yok efendim.
Debía de ser el tic-tac... del marcador automático.
Hiç şüphe yok ki saatin çıkarttığı tik tak seslerini kastetmişti.
Había geranios rojos y los relojes hacían tick tack.
Her yerde kırmızı sardunyalar vardı, saatlerin tik takları duyulurdu.
Un clic clic bum clic bum
Tiki tak bum tik tak
Un clic clic bum clic bum es la Dama de Trinidad
Tiki tak bum tik tak İşte kalbinizdeki Trinidad Güzeli
Ahora cada vez que está cerca, le avisa dando la alarma... con un tic-tac, tic-tac.
Ama şimdi yaklaştığında, sizi uyarıyor, şu şekilde tik-tak, tik-tak, tik-tak.
Ya sabes, " Fi, fa, fo, fem, huelo la sangre de un inglés.
Şunu biliyorsundur, " Tik, tuk, tak, tum, Bir İngiliz'in kokusunu alıyorum.
Hemos estado intentando toda la tarde.
Bütün akºam onlara ulaºmaya çaliºtik.
- Tuvimos palabras fuertes.
- Bayagi tartiºtik.
" Clic, clic, clic. ¿ Es ella?
"Tik-tak". "O mu? Değil mi?".
Como el tictac de un majestuoso reloj
# Saatin sesi gibi tik tak tak #
UU? - ¡ Oigo un tictac!
- Saat gibi tik tak sesi geliyor!
¡ Tengo un tictac permanente en el oído!
Kafamın içinde tik tak yapan bir ses var!
RUSO VETE A CASA
- Bilmiyorum, bunu ilk defa gördüm. - Kağıtlarını göster. - Tik tak sesleri geliyor.
Estuviste de acuerdo. No había otra manera.
Ama diger yol I § e yaramazsa bunu yapmaya karar vermi § tik.
" hay un pendulo que le indica el reloj que tan rapido hace tic,
" saatin ne kadar hızlı tik tak edeceğini söyleyen bir sarkaç var.
Mira, el mismo tic de la mano.
Bak bak, ikisinde de aynı tik var.
Si no la encuentro compraré una mesa sueca de teca.
Bulamazsam eğer tik ağcından yapılmış bir İsveç masası alırım o zaman.
¿ Los rusos?
Rus-tik mi?
Suena como el tic-tac de un reloj.
Kulağa saat tik-takı gibi gelir.
- Tic tac, tic tac...
Tik tak, tik tak.
Bum, bum, bum.
Tik, tik, tik.
Estos maravillosos jóvenes siguen luchando y esperando mientras el reloj de la suerte sigue su marcha, la danza del destino continúa...
Kaderin saatinin tik takları arasında dans devam ediyor! Maratonumuz sürdükçe sürüyor!
Tic tac.
Tik tak.
Este negro es más grande... y hace tic-tac.
Siyah olanı daha büyük ve de tik tak yapıyor.
- Tic, tac, tic, tac...
- Tik, tak...
El tic-tac y el mensaje se repitieron durante todo el día.
Mesaj ve tik-tak sesleri gün boyunca devam etti.
¿ Qué es ese tic tac que estoy oyendo?
Duydugum bu tik tak sesi ne?
" Ese tic tac es una bomba que explotará en 30 segundos.
" O tik tak sesi 30 saniye sonra patlayacak bir bomba.
Se oían tres relojes diferentes en la casa.
Üç farklı saatin'tik tak'larını duyabilirdim.
- ¿ Palisandro, caoba, teca...?
Gül ağacı, maun, tik ağacı? Anlayamadım?
- Creo que es un tic nervioso.
- Bence o bir tik.
Tic Tac... Hasta que a las 8 : 25, cuando el cuerpo cayó de la torre y aterrizó en su auto... se aseguró que la alarma sonaría... así todos sabrían exactamente cuándo cayó.
Tik tak, saat 8 : 25'e dek, ceset saatten kayıp arabanın üzerine düştü.
- Hecho.
- Anlaºtik.
- Sólo hemos venido a ver cómo estabas.
- Biz de geçerken ugramiºtik.
Mayor, ahora estamos en paz.
Artik ödeºtik Binbaºi.
Acepto el cambio.
Anlaºtik çocuklar.
- Algo muy dramático.
- Çok melodrama tik bir şey.
¿ Es un tic?
Buy bir tik mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]