Translate.vc / Espanhol → Turco / Traves
Traves tradutor Turco
25,952 parallel translation
Entras a través de SSH, ejecutas primero el script.
SSH protokolüyle içeri gireceksin, ilk betiği çalıştıracaksın.
Nuestro viaje hacia Ember empezó cuando viajamos en el tiempo hacia 1942 para seguir a Jane Chatwin a través del portal parecido a la TARDIS hasta Fillory.
Ember'a yolumuz zamanda 1942 senesine yolculuğumuz ile başladı. Jane Chatwin'i takip ederek "Dr who" nun telefon kulubesine benzeyen geçitten geçerek Fillory'e ulaştık.
# A través del sol #
# Güneşe doğru #
# Creando olas a través de mi tiempo #
# Zamanım dalga dalga geliyor #
Mi madre me dijo una vez que la luz solo resplandece a través de las personas que están destrozadas.
Annem bir keresinde demişti ki ; "Işık sadece çatlak insanlardan dışarı süzülür."
Necesito que extiendas la apuesta a través de casas de apuestas en el extranjero, el Wynn, el Bellagio, el Caesar.
Bahis kuponlarını deniz aşırı spor hesaplarına yaymanı istiyorum. Wynn, Bellagio, Caesar's.
Sí, aplico mi propio código sigma que ve a través de la contramedida.
Evet, bunu hemen görebilen sigma kodumu kullandım.
Y en honor del primer día de rodaje de "Tiago a través del tiempo".
Ve Tiago a travais del Tiempo'nun ilk çekiminin şerefine.
"Idiota, puedo olerte el aliento a través de Internet".
"Dangalak herif. Nefesinin kokusu internetten buraya geliyor."
No, Cam respira a través de la nariz cuando se esconde.
- Hayır. Cam saklandığı zaman burnundan nefes alır da.
He rodado hasta el camino de entrada, Y pude ver cuando abrió la puerta Través de las pequeñas aberturas en el casco
Garaj yoluna girdim ve miğferimdeki küçük deliklerden daha kapıyı açtığında cevabının ne olacağını görebilmiştim.
¿ Los personajes hablan a través de ti?
Bir fikrim var.
Entonces mi marido dejó mí por nuestro vecino, Y así tuve que escuchar a ellos tener relaciones sexuales Través de nuestro muro habitación cada noche.
Sonra kocam beni komşumuz için terk etti, onların sevişmesini her gece yatak odamdan dinlemek zorunda kaldım.
Sé que fui a través de un túnel de lavado, pero...
Biliyorum araba yıkayıcıdan geçtim, ama...
Investigué la descripción que Angela nos dió del secuestrador a través de los registros de empleados del hotel, no hubo suerte.
Ran Angela'nın kaçıranın, otel çalışanları ile alakası yok. Oradan şans çıkmadı.
Porque parece como si estuvieras dejándome. a través de un terapeuta.
Çünkü bir terapist kullanarak benimle ayrılıyormuşsun gibi görünüyor.
Te está dejando a través de un terapeuta.
Bir terapist kullanarak ayrılıyor seninle.
- a través de la frontera. - ¿ Prohibición?
Yasak mı?
Debido a que fue apuñalado a través del oído.
Çünkü doğruca kulağından bıçaklanarak öldürüldü.
Parece que corrió directamente a través de estos arbustos.
Doğruca bu çalılıklardan koşmuş gibi görünüyor.
Forzado su camino a través de aquí justo detrás de este árbol.
Yolları arkadaki ağaç yüzünden zora girmiş.
Nos encontramos que a través de sus mensajes en los sitios Web contra los transgénicos.
Sizi anti-GDO web sitesindeki gönderilerinizden bulduk.
¿ Cómo supiste que iba a tratar de correr a través de la lona?
Tentenin üstünden geçeceğini nereden bildin?
Se desgarró a través de una puerta de madera maciza de roble con sus patas delanteras.
Ön ayaklarıyla sapasağlam bir meşe kapıyı parçaladı.
Mira, Rodger estaba mintiendo a través de sus dientes, ¿ de acuerdo?
Bakın, Roger'ın söyledikleri yalan, tamam mı?
Si eso es cierto, todo lo que tenemos que hacer es mirar a través... 120 años de registros de nacimiento para encontrar un nuevo sospechoso.
Eğer bu doğruysa yapmamız gereken tek şey son 120 yılın doğum kayıtlarından yeni bir suçlu bulmak.
Las malas noticias es, van los tubos a través de una estación de metro bajo Koreatown- - si las tuberías se pellizcan...
Kötü haber şu ki borular Koreatown'un altındaki bir ölçüm istasyonun içinden geçiyor... eğer borular sıkışmışsa...
Feliz, si el agua de una bañera rebosante, y la bañera se puede bloquear a través del suelo, Ahora, ¿ qué hacer primero?
Happy, eğer bir küvetten su taşıyorsa ve küvetin yeri delik geçme ihtimali varsa ilk önce ne yaparsın?
Incluso si se pudiera conseguir a través de, un bajo volumen de rescate no pudo ser priorizados.
Ulaşabilmiş olsan bile düşük hacimli kurtarmaya öncelik verilemezdi.
Debe pasar a través. Venga.
Sıkışırsak geçmemiz gerek.
Nosotros también nos vamos a casa a través del portal.
O geçitten biz de geçeceğiz.
Podemos irnos a través del portal cuando se abra, lo que significa que es hora de dividir mi corazón para que puedas venir con nosotros.
Geçit açıldığında içinden serbestçe geçebileceğiz yani bizimle birlikte gelebilesin diye kalbimi ikiye bölmenin vakti geldi.
Porque puedo quitarme las esposas, y tendrías que rastrearme en cada ciudad y cada hotel a través de todo el país.
Çünkü kelepçelerden kurtulabiliyorum ve beni yakalamak için ülkeyi boydan boya dolaşıp her şehri, her oteli aramak zorunda kalırsın.
En el momento en que Emma y Garfio salgan de este ascensor, vamos directamente a través de ese portal.
Emma ve Kanca o asansörden çıkar çıkmaz doğruca geçide doğru gideceğiz.
Señor, creo que debemos manejar esto a través de abogados.
Bunu avukatlar aracılığı ile halletsek daha doğru olacak.
- Sí, pero en mi experiencia, Si usted piensa de nuevo a través de todos los temas y la figura que uno nunca guardó un archivo en, nunca tomó una nota sobre, nunca se admitió a cualquiera... ese es.
Evet ama tecrübelerime dayanarak söylüyorum geriye dönüp de tüm sorunları düşündüğünde hiç evrağını saklamadığın, hiç notunu tutmadığın, kimseye itiraf etmediğin aradığın sorundur.
Mira, que está aprendiendo su camino a través de un nuevo romance.
Bak, bu aşkta yolunu yeni çiziyorsun.
Esta arma está diseñado para propagarse a través del resfriado común mientras que ataca un gen específico que sólo se encuentran en esa raza particular de personas.
Bu silah soğuk algınlığıyla yayılırken sadece belli ırktan insanlarda bulunan özel bir gene saldırmak üzere tasarlanmış.
Hemos escuchado a través de la puerta.
Kapıdan dinledik.
Llegar a su mano a través de la rejilla de ventilación.
Elini havalandırmadan çıkart.
Y puesto que la ley requiere que los derechos del aire solamente ser vendido a través de las porciones adyacentes, la pérdida de sus derechos significa que nunca será capaz para obtener el resto del bloque de.
Ve kanuna göre hava hakları sadece komşu parsellere satılabildiğinden kadının haklarını kaybetmesi blokta geri kalan hakları alamayacağı anlamına geliyor.
Así que cuando usted dijo que "nosotros" podríamos mirar a través todas estas cosas de la ciudad, lo que en realidad quería decir... era yo.
"Biz de belediyedeki tüm o şeyleri gözden geçireceğiz." derken aslında "biz" diye kastettiğin kişi bendim.
Debido a que lo que necesitamos es más papeleo para mirar a través.
İhtiyacımız olan şey, gözden geçirmemiz gereken daha fazla evrak olduğundandır.
Así que quería hablar a través de él en primer lugar, ¿ sabes?
Ben de ilk önce seninle konuşmak istedim.
La única cosa que la literatura probablemente no menciona es que no vas a ir a través de él solo.
Bilgi kaynaklarının bahsetmediği bir şey de bu süreçte yalnız kalmayacağın.
Deben de haberlo convertido en aerosol para echarlo a través de los conductos de ventilación.
Gaz haline getirip havalandırma borularından verdiler galiba.
Quizás, si lo arrojaras a través de un parabrisas.
- Belki, eğer ön camdan fırladıysa odur. - Onunla konuştun mu?
El submarino Bluefin cayó bajo un ataque alemán... a medio camino en su viaje a través del Atlántico.
U.S.S. Bluefin Atlantik'i geçerken Alman saldırısına uğramış.
Teníamos un grupo de unos 20 cultivadores artesanales que la procesaban a través de nosotros y después distribuíamos su producto por todo el país.
20 kişilik bir yetiştirici grubumuz vardı. Bizim gözetimimizde işlem yapar, biz de tüm ülkeye dağıtım yapardık.
Entonces, la luz fluirá a través de este diseño con más generosidad.
Bu dizaynla, ışık evinden biraz daha kibarca süzülecek.
- Dije un millón de llamadas ir a través de esta oficina todos los días, y yo no escribo nombres.
- Ofisi her gün milyonlarca kişinin aradığını söyleyip, hepsini not alamayacağımı söyledim.