Translate.vc / Espanhol → Turco / Tán
Tán tradutor Turco
604,986 parallel translation
Ahora, le estamos pidiendo a la DEA por... inmunidad, reubicación del testigo en la ciudad que escoja... en un sitio sin esmog, tiene algo en los bronquios... una prima de reubicación de un millón de dólares, y cobertura de sus gastos judiciales,
Şimdi, DEA'dan şunları isteyeceğiz... Dokunulmazlık, Seçtiği şehrin tanık yerini değiştirme...
Es agradable verte relacionarte tan bien con otras personas.
Başkalarıyla çok iyi oynarken sizi görmek güzel.
El café no es tan bueno, pero los halógenos son hermosos.
Kahve iyi değil, ama halojenler çok güzel.
No te conozco.
Ben-ben sizi tanımıyorum.
¡ No te conozco!
Ben seni tanımıyorum!
No la conozco.
Onu tanımıyorum.
No te conozco.
Ben seni tanımıyorum
Casi haces que nos asesinen a mí y a mi testigo.
Beni neredeyse yakaladın ve tanık öldürüldü.
Estoy como a una cuadra, esperando para que me den a mi testigo.
Ben, bir blok öteye, tanıklığımı almak için yola koyuldum.
Estoy tan orgulloso de ti.
Ben seninle gurur duyuyorum.
Está bien, solo necesito saber qué tan profundo es el hoyo,
Tamam, sadece, deliğin ne kadar derin olduğunu bilmek istiyorum,
¿ Conoces esos grandes y elegantes bufetes de abogados, como esa en la que estaba tu esposa?
O büyük, süslü hukuk firmalarını tanıyorsun. Karının olduğu gibi mi?
No lo sé, pero es muy familiar.
Bilmiyorum, ama çok tanıdık geliyor.
- Estás comprometida con un doctor que ni siquiera conoces.
Hiç tanımadığın bir doktorla nişanlısın.
- Entendido, doc. Tan pronto podamos.
- Anladık Doktor, fırsatımız olunca yapıcaz.
- Tan pronto...
- Fırsat olunca...
Esa persona que conocías, esa persona de la que te enamoraste, no era yo.
Senin tanıdığın kişi, aşık olduğun kişi, ben değilim.
No es tan divertido estar del otro lado de una caza de brujas, ¿ no?
Cadı avının diğer tarafında olmak hoş olmazdı değil mi?
No hables de mi familia como si los conocieras.
Sanki ailemi tanıyormuşsun gibi konuşma.
Nunca imaginé que uno sería tan atrevido - como para entrar por mi puerta.
İçlerinden birinin ön kapımdan girmeye çalışacak kadar cesur olacağını düşünmemiştim.
Mi madre me dijo que lo vio una vez, que era ayudante en la Casa Blanca.
Annem onunla Beyaz Saray'da yardımcıyken tanıştığını söylemişti.
Me resultas conocida.
Bana tanıdık geliyorsun.
Quizá lo conociste.
Belki daha önce onunla tanışmışsındır.
Estamos tan atrapados en nuestra pena, en nuestro pasado, en nuestro dolor, y no podemos superarlo, así que seguimos lastimando a más gente.
Hepimiz kendi acılarımızda, geçmişimizde, acılarımızda boğuluyoruz ve unutamıyoruz. Bu yüzden insanları incitmeye devam ediyoruz.
Por eso te resulto conocida.
Bu yüzden sana tanıdık geldim.
No tienen idea... de qué tan a menudo consideré huir.
Ne kadar kaçıp uzaklaşmak istediğimi tahmin bile edemezsin.
Reúne a tu madre con Henry Wallace.
Annenin ve Henry Wallace'ın tanışmasını sağla.
Todo para recuperar a una chica que nadie excepto tú conoce o le importa.
Hem de senden başka kimsenin tanımadığı ve umursamadığı bir kız için.
¿ Cómo crees que conocí a tu padre?
Babanla nasıl tanıştığımı sanıyorsun?
Querida, me siento tan orgullosa de ti.
Güzelim, beni çok gururlandırdın.
Tienes un... futuro tan increíble.
Çok ama çok güzel bir geleceğin var.
Conocí a un apuesto chico de color...
Yakışıklı bir siyahiyle tanıştım.
Se espera que toque tierra dentro de las próximas 12 horas y promete ser tan horrible como la grafía de Tammi.
Tammi'nin 12 saat içinde karayı vurması bekleniyor ve yazılışı kadar korkunç bir kasırga olmasından endişe ediliyor.
¡ No estoy lista para conocer a Jebús!
İsa'yla tanışmaya hazır değilim.
- No es tan fácil, Cyndee.
- O kadar kolay değil Cyndee.
Todos nuestros animales conocen a Michael Jordan antes de morir.
Tüm besi hayvanlarımız ölmeden Michael Jordan'la tanışır.
Qué almuerzo tan productivo, Sharon.
Verimli bir yemek oldu Sharon.
Eso parece, en una zona tan residencial.
Merkezden olduğunuz için öyle düşünebilirsiniz.
Este año no ha sido tan fácil como mi constante elegancia.
Geçtiğimiz yıl benim için hep güzel olmak kadar kolay değildi.
Es tan triste.
Felaket bir şey.
Siempre dice : "¿ Es tan lindo como Edward Furlong?".
"Edward Furlong kadar yakışıklı mı?" diyor.
¿ Me la presentas?
Bizi tanıştırsana.
Es tan deprimente aquí.
Ne kadar iç karartıcı bir yer.
Pero debo trabajar, así que déjame hacer la promoción.
Ama şu anda çalışıyorum. Hemen tanıtım yapayım.
Esperen a conocer a mi asistente, Kimberly.
Asistanım Kimberly'yle tanışmanızı istiyorum.
- Bueno, reunámonos con este sujeto.
- Şu adamla bir tanışalım.
Sí, es solo que... ¿ qué tan seguido el periódico dice que pasaste de feo a galán?
Gazeteler her gün "Ezikti, Yaktı Kavurdu" manşeti atmaz.
El mundo moderno no es tan malo.
Modern dünya o kadar fena değil.
Cuando conozcas a Alex Trebek no te asustes de que tiene piernas.
Alex Trebek'le tanışınca bacakları var diye korkma. Ne?
Es tan atento.
Çok ilgili.
¡ Estoy tan orgulloso de ti, de nada a galán de esta forma!
Seninle gurur duyuyorum, rezildin, vezir oldun!