English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espanhol → Turco / Vengo

Vengo tradutor Turco

10,463 parallel translation
Soy Louie, vengo a por Lilly.
- Louie, Lilly için geldim.
Sí, vengo a ver a la Sra. Landry.
- Evet, Bayan Landry ile görüşecektim.
Vengo con una demanda colectiva multimillonaria en bandeja de plata.
Burada multi milyon dolarlik grup davasini platin tepside önünüze koyuyorum.
- Bueno, vengo ahora.
- Hemen döneceğim.
Yo... vengo de la experiencia de Los Ángeles.
Neyse zaten ben LA ( Los Angeles ) deneyi için geldim.
- No... y para que conste... no soy mejor que nadie, pero quiero ser mejor que de donde vengo. Sí.
- Tabii tabii.
Vengo solo.
Solo takılıyorum.
Vengo a ayudar.
Yardım etmeye geldim.
Oráculo... mi madre murió... antes de que pudiera explicar el enigma de mi vida... así que vengo a usted, gran Oráculo de Gaia.
Kahinim. Annem hayatımın bilmecesini anlatamadan öldü. Bu yüzden size geldim, Gaia'nın yüce kahini.
Abogada del sindicato de bomberos. Vengo a hablar con mi cliente, Lawrence Dabkey.
Müvekkilim Lawrence Dabkey'le burada görüşmek için bir sendika avukatıyım.
Vengo aquí y me pone muy contento que mi niñez traumática haya transcurrido en la ciudad.
Peki, buraya gelmekten, ve travmatik çocukluğumun geçtiği şehrin içinde olmaktan gerçekten memnunum.
Vengo a ver a Emilie. ¡ Que el trabajo de Dios se haga!
- Emilie'yi görmeye geldim.
Vengo a ver al rey.
Buraya Kralla görüşmeye geldim.
Vengo equipado para la enfermedad incorrecta.
Zararlı hastalıklara karşı donanımlıyım.
Vengo desde Washington porque esos documentos no fueron enviados cuando se prometió.
Washington'dan geldim çünkü, bu belgeler söz verildikleri gibi gönderilmedi
Vas a hacer que el nuevo reverendo piense que nunca vengo a la iglesia.
Yeni hocayı sanki kiliseye hiç gelmiyormuşum diye düşündüreceksin.
Disculpa. Supongo, como que vengo de compras aquí.
Sanırım buraya yapıştım kaldım.
Vengo aquí los fines de semana por el Spa cuando está en uno de sus retiros espirituales.
Ruhsal inzivalarından birindeyken spa hafta sonları için buraya geliyorum.
Vengo aquí después de trabajar de noche. A fumar y a conversar con el sol.
Uzun gece mesailerimden sonra, buraya gelir ve güneşle konuşurum.
Ya vengo.
Hemen döneceğim.
Solo vengo de visita.
Öyle bir uğrayayım dedim.
El resto de ellos están aquí en alguna parte, que es donde que vengo en
Kalanlarıysa burda bir yerlerde, işte burda da sen devreye giriyorsun.
Vengo de verla.
Onun mekandan geliyorum zaten.
Su correo se estaba acumulando. Solo por eso vengo.
Postaları posta kutusunda birikiyordu, bu yüzden buraya geliyorum.
Mira, chica, vengo con regalos.
Evlat, hediyemi getirmek için geldim.
Y vengo con nuevos nombres para las parejas.
Şimdi yeni bir ilişkiye adamalıyım kendimi.
Vengo desde Luverne.
Luverne'den geliyorum.
yo soy la Muerte, vengo a llevarme el alma y dejar el cuerpo y voy a dejarlo frio.
Ben ölümüm Ruhu almaya gelirim Bırakırım cesedi Bırakırım buz gibi
Vengo con obsequios.
- Size armağan getirdim.
Solo vengo a hablar.
Sadece konuşmaya geldim.
Vengo de con un amigo quien tiene su cabeza metida hasta los puntos, que... y estoy muy segura de que es verdad... Literalmente va a conseguir matarse solo.
Az önce kafası kıçına girmiş bir arkadaşımın yanındaydım ve- - ve bunun doğru olduğundan eminim- -... kendini gerçek anlamda öldürtecek.
De donde yo vengo, este tipo de sacrificio no pasa inadvertido.
Geldiğim yerde, bu tarz fedakarlıklar karşılıksız bırakılmaz.
Amigo, no vengo a hacerle daño a nadie.
- Dostlarım. Halkınıza karşı hiçbir düşmanlığımız yok.
Vengo a ver a Talia Levi.
Buraya Dışişleri Bakanı Talia Levi'yi görmeye geldim.
Vengo aquí todos los días y no me drogo.
Hergün buraya geliyorum ama hiç kullanmıyorum.
Vengo aquí cada día así que puedo mejorar.
Buraya her gün geliyorum ve daha iyi olabilirim.
Vengo con una advertencia.
Seni uyarmaya geldim.
Vengo a inscribirme en octavo grado.
8. sınıfa kaydolmaya geldim.
Sr. Toretto vengo por recomendación de un amigo en común.
Ortak bir dostumuzun tavsiyesiyle buradayım. - Bay Hobbs.
Recién vengo de comprar cigarros.
- Cigarro'dan puro aldım.
Si no vengo con una nueva jugada, los árboles muertos, el regalo de la cigüeña van a ser lo que se llama puntos discutibles.
Yeni bir şeyler bulmazsam ölü ağaçlar, leyleğin hediyesi bunlar âfâki sorunlar olacak.
vengo a mi lugar de trabajo y hay una banda que no es de por aquí, encerrada en una habitación con un arma no registrada.
Bildiğim kadarıyla iş yerime geldim ve şehir dışından gelen bir grup elinde silahla odaya kitlenmişti.
Aquí vengo a salvar el día.
Günü kurtarmaya geliyorum.
En cuanto vea a mi madre, vengo directamente aquí.
Annemi görmeye gitmem lazım, sonra direkt buraya gelirim.
De donde vengo nos cubrimos las espaldas.
Geldiğim yerde, birbirimizin arkasını kollarız biz.
La gente no va... hablando de sus sentimientos en el lugar del que yo vengo.
Benim geldiğim yerde, insanlar duygularından bahsetmezler.
Vengo mañana temprano. ¿ Está bien?
- Öğlen gibi dönerim, tamam mı?
Vengo de Chicago y Buffalo.
Cinayetler için geldim.
No vengo desde los seis años, cuando tuve que ponerme elegante con papi.
Altı yaşından falan beri gelmedim buraya. Bayramlıklarımızı giyip babamla gelmiştik buraya.
Vengo por... la cita.
randevu için gelmiştim.
- Nunca vengo.
- Gelmiyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]