English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espanhol → Turco / Visita

Visita tradutor Turco

13,292 parallel translation
Pope, tienes una visita.
Pope, ziyaretçin var.
Tienes visita. ¿ Quién?
- Ziyaretçin var.
¿ A qué se debe esta visita?
Peki bu zevki neye borçluyum?
Bueno, vamos a invitar a María para una visita y ver si ella está tramando algo peor que el adulterio.
Tamam, Mary'yi görüşmeye davet edip, zinadan daha beter şeylere meyilli miymiş görelim.
Otto During está planeando una visita a finales de esta semana.
Otto Düring, bu haftadan sonra bir ziyarette bulunmak istiyor.
Ayer fueron mil, así que este no es el mejor momento para una visita.
Dün bin kişi geldi. O yüzden ziyaret için iyi bir zaman değil.
Negociamos un pago importante por su ayuda en ofrecernos seguridad por nuestra visita.
Ziyaretimiz için bize sağladığınız güvenlik için yüksek bir ödeme yapmayı kabul ettik.
Significa que nos han dicho que limitemos el tiempo de visita a una hora. No más.
Ziyaret saatimizin bir saat ile sınırlandırılması demek oluyor.
Su coche seguiría al suyo hasta las base aérea de Basri, pero usted en el último minuto anuló la visita.
Basri Hava Üssüne giderken onun aracı sizinkini takip edecekmiş ama son anda vazgeçmişsiniz.
Al menos mi visita ayudó a alguien.
- Oraya gitmemin bir yararı dokundu en azından.
El tipo que vive aquí salió corriendo cuando recibió una visita del FBI.
Bu evde yaşayan adam, onu görmeye geldiğimizde kaçıp gitti.
Bueno, si es falso, voy a volver a hacer una visita.
Eğer sahteyse, seni bulurum.
Revere, tanto dentista como orfebre... estaba haciendo una visita a la sobrina de Betsy.
Hem dişçi hem de gümüşçü olan Revere, o gün Betsy'nin yeğenine bakmaya gelmişti.
Luego de su visita... la sobrina de Betsy se recuperó por completo.
Ziyaretinden kısa bir süre sonra, Betsy'in yeğeni iyileşmişti.
- Confío en que sea una visita corta.
- Umarım kısa bir ziyaret olur.
Siento que no podamos hacer la visita.
- Tura katılamadığımız için özür dilerim.
Ojalá nuestra visita pudiera durar más, pero en unos cinco minutos, algunos amigos míos van a venir a arrojarte a una furgoneta y llevarte a la capital, donde una maldita sopa de letras de FBI, ACD, ATAFE y DDJ te estarán esperando para una ronda de preguntas y respuestas.
Daha uzun kalmak isterdim ama 5 dakika içinde bazı arkadaşlar seni araca bindirip FBI, DEA, ATF DOJ'dan oluşan Washington'daki alfabe çorbasına götürüp sorguya çekecekler.
Digo... ¿ A qué le debemos el placer de tu visita?
Demek istediğim bu şerefi neye borçluyuz?
¿ Por qué no visita el hospital?
Neden hastaneye gitmiyorsun?
Puedo hacer una visita a la dirección.
Yönetici ile görüşebilirim.
Bien, según recuerdo, estaba esperando tu visita cuando recibí una carta informándome que no estabas disponible.
Hatırladığım kadarıyla gelmeni beklerken uygun olmadığını yazan bir mektup almıştım.
Ya se terminó la hora de visita.
Görüşme saati sona erdi.
- Acabo de hacer una visita a Dolores Kelly,
Delores Kelly ile görüştüm.
Hablando de eso, tal vez deberíamos ir a pagar su vidente otra visita, ver si hay algo ha roto en el foco en lo que respecta a esa misteriosa amenaza contra nosotros si, es decir, que está preparado
Tehdit demişken. Belki de gidip şu falcını bir daha ziyaret etmeliyiz. Bizi tehdit eden şeyler konusunda dikkat çekici başka bir gelişme olup olmadığını sorarız.
Así que tengo que esperar a que deje esas tarjetas de visita por toda mi casa.
Yani oturup evimin her köşesini aşk notlarıyla doldurmasını mı beklemeliyim?
¿ Sería posible que hiciéramos una visita a tu miniverso por dentro?
Mini-evreninde bize etrafı gezdirebilir misin biraz?
- ¡ Monstruo! - Vaya. Mala visita.
- Gezinti kötü geçmiş galiba.
Tengo que hacerle una visita.
Görmeliyim burayı. Görebilirsin.
Acompañó a mi patrulla en su visita a Wapping del año pasado, señor.
Geçen sene Wapping'e yaptığınız ziyarette size eşlik etmiştik efendim.
El Ministro del Interior le hizo una visita a las diez de la noche.
İçişleri Bakanı onu gece 10'da ziyaret etti.
Pensé que quizás esta visita podría proporcionarme la base para uno.
Düşündümde belki bu ziyaret hikayelerimden birine konu olur.
Vamos a hacerle una visita.
Bir ziyaret edelim bakalım.
Devuélveme a mi hermana, o quizás podría pagarlo con una pequeña visita a tu hermano Tristan.
Bana kardeşimi ver. Ya da belki ağabeyin Tristan'ı ziyaret edebilirim.
- "EMBAJADA DE ES EE.UU." - supongo que no es una visita de cortesía.
- Nina. Tahmin ediyorum ki muhabbet... -... etmek için gelmemişsindir.
No cada día me visita un oficial de alto rango... de la Agencia Central de Inteligencia.
Her gün CIA'in üst düzey yetkilileri tarafından ziyaret edilmiyorum sonuçta.
Tuve una intensa visita de un gracioso llamado Smith o Jones.
Smith ya da Jones adlı bir komedyen beni ziyarete geldi.
Le debo una visita, de todas formas.
- Onu ziyaret etmem gerek zaten.
La visita de orientación comienza en cinco minutos.
Tanıtım ve alışma turu beş dakika içinde başlayacaktır.
Mira, voy a hacer una nota para cambiar la cama de tu madre, pero me temo que las horas de visita han acabado, así que, al menos que desees unirte a cantar...
Annenizin çarşaflarının değiştirilmesi için de not düşeceğim fakat ziyaret saatimiz bitti maalesef. Koroya katılmak istiyorsanız buyurun tabii.
Bueno, Oliver me dijo que han estado trabajando sin parar este pasado mes, así que sugerí una visita de tu madre... - Es exactamente lo que necesitabas, ¿ y adivina qué?
Oliver bana bu ay sürekli çalıştığını söyledi ben de annesinden bir ziyaretin tam ihtiyacı olan şey olacağını söyledim ve tahmin et ne oldu?
Invitar a tu madre a una visita sorpresa no fue la mejor idea.
Anneni haber vermeden davet etmek çok iyi bir fikir değildi.
Necesito que hagas una visita a domicilio.
Evine gelip seni bilgilendirmem gerekti.
Estupendo. ¿ Por qué no le hacemos a Tristan una visita... y se la pedimos de forma agradable?
Neden Tristan'a ziyarete gidip ona çok kibar bir şekilde sormuyoruz?
Bueno, fue algo memorable en su primera y única visita a Baker Street.
Aslında daha çok sizin tek ve ünlü baker sokağına ziyaretinizde olur
A pesar de las delicias grasosas, sé que esta no es una visita social.
Verdiğin ikramlara rağmen bunun arkadaşça bir ziyaret olmadığını biliyorum.
Cuando la gente va a al zoo también visita museos.
Hayvanat bahçesine giden insanlar ayrıca müzeleri de ziyaret ederler.
- Sí, vamos a hacer la visita.
- Evet, hadi turlayalım.
Hay una mujer que lo visita.
- Onu ziyaret eden bir kadın var.
Desafortunadamente, no es una visita social.
Maalesef bu bir ziyaret değil.
A las 22 : 01, mi hombre me lleva a hacerte una visita.
10 : 01'de adamım beni sana bir ziyaret yapmaya getirecek.
Creo que puedo usar la visita de Ballard para convencer a Tamir que Dmitry apareció por una buena razón.
Tamir'i, Dmitry'nin gelişinin iyi bir nedeni olduğuna ikna etmek için, Ballard'ın ziyaretini kullanabiliriz bence.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]