English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espanhol → Turco / Voyager

Voyager tradutor Turco

1,644 parallel translation
Hasta que averigüemos exactamente lo que sucede, mantendré a la Voyager oculta detrás una luna clase 3.
Tam olarak ne olduğunu öğrenene kadar, Voyager'ı sınıf-3 ayın arkasında saklamaya devam edeceğim.
Puede que la Voyager sea la última defensa en contra de una invasión masiva de la Tierra.
Dünya'ya karşı yapılacak saldırının son savunması, Voyager olabilir.
En la última visita que hice recibía mis órdenes generales para la primera misión de la Voyager.
Oraya son gidişimi hatırlıyorum. Voyager'ın ilk görevi hakkında ki emirlerimi almıştım- -
Primer Oficial de la USS Voyager.
Komutan. Yıldızfilosu sicil numarası : 47-Alfa-6-1-2.
Es la Voyager.
Bu Voyager.
Voyager.
Voyager.
¿ Volar a la Voyager en pedazos... o mejor seguimos hablando?
Voyager'ı yok edecek misiniz, yoksa konuşmaya devam edecek miyiz?
La Voyager está sola en el Cuadrante Delta.
Voyager, Delta Çeyreği'nde yalnız durumda.
Tiene la frecuencia de comunicación de la Voyager y sabe como contactarnos.
Peki ala, Voyager'ın iletişim frekansını aldınız. Bizimle nasıl temas kuracağınızı biliyorsunuz.
Bueno, tengo que regresar a la Voyager.
Peki ala... Voyager'a geri dönmem gerekiyor.
Es un dibujo del Voyager o... quizás es un cinturón de asteroides.
Voyager'ın bir resmi. Veya belki de, bir asteroit kuşağı.
Soy la Capitán Janeway de la nave estelar Voyager de la Federación.
Ben, Federasyon Yıldız gemisi Voyager'ın Kaptanı, Janeway.
Indudablemente podría causar numerosos daños al Voyager y al vínculo.
Hiç şüphe yok ki, Voyager ile birlikte bağ'a önemli derecede zarar verebilirsiniz.
Dos o tres minutos. Tomando en cuenta que la Voyager pueda soportar más tiempo.
İki, veya üç dakika... tabi ki, Voyager tek parça olarak kalmayı başarabilirse.
Estos son los tres sistemas estelares siguientes por donde pasará el Voyager.
Bunlar Voyager'ın içinden geçeceği üç adet yıldız sisteminin yıldız haritası.
Usted sabe más sobre el Voyager de lo que parece.
Voyager hakkında, açığa vurduğundan daha fazlasını biliyorsun.
Habla la Capitán Janeway de la Nave de Guerra Voyager.
Savaşgemisi Voyager'ın Kaptanı, Janeway konuşuyor.
La Nave de Guerra Voyager. Una de las naves más poderosas de su tiempo.
Savaş gemisi Voyager- - zamanın en güçlü gemilerinden birisi.
Aún hoy que han pasado 700 años, todavía sentimos el impacto del encuentro con el Voyager.
Bugün, 700 yıl sonra bile, Voyager ile olan karşılaşmamızın derin etkisini hissediyoruz.
Tengo una curiosidad sobre el Voyager.
Voyager'ın kendisini merak ediyorum.
Los registros de los viajes del Voyager por el cuadrante son incompletos. Pero es seguro asumir que ellos interfirieron con muchas otras culturas, sí.
Kayıtlara göre Voyager'ın, bizim çeyreğimizde olan yolculuk bilgileri eksik, ama daha birçok kültüre burunlarını sokma ihtimalleri var, yani evet.
Eran capturados y puestos a trabajar...
Onları ele geçirip, zorla Voyager'ın savaşçı ekibine dahil ediliyordu.
Asegúrate que sea escoltado a salvo al Voyager.
Güven içinde Voyager'a kadar eşlik edin.
Han capturado a Tedran y una de sus ayudantes. Vienen hacia el Voyager.
Yaverlerinden birisi ile birlikte Tedran'ı ele geçirmişler.
La Nave de Guerra Voyager continuó su camino dejando la dinastía kyriana en ruinas.
Savaş gemisi Voyager kendi yoluna devam etti, ama Kyrian hanedanlığını harap bir şekilde bıraktı.
Espero que hayan encontrado su experiencia aquí valiosa y si quieren aprender más sobre el Voyager y su papel en la historia de nuestro planeta les sugiero que exploren el resto de esta exhibición.
Burada yaşadığınız tecrübeyi değerli bulduğunuzu umarım. Voyager'ın gezegenimizin tarihi üzerinde ki etkisi hakkında daha fazla şey öğrenmek istiyorsanız, bu serginin geri kalanını keşfetmenizi öneririm.
Es uno de los torpedos del Voyager. 25 isotones de fuerza.
Voyager'ın torpidolarından birisi- - 25 izoton gücünde.
He confirmado que viene del Voyager.
Bunun Voyager'dan geldiğini onayladım.
Pronto podríamos escuchar la versión del Voyager en sus propias palabras.
Önümüzde ki bir kaç gün içinde Voyager'da olanları ve hatta olayları, kendi deyişleriyle işitebiliriz.
El encuentro con el Voyager.
"Voyager ile karşılaşma."
Lo reconozco, es el Doctor del Voyager.
Seni tanıdım. Sen Voyager'ın Doktor'usun.
Se que esto será difícil para usted de aceptar pero mucho tiempo ha pasado desde que el Voyager se encontró con los kyrianos.
Bu söyleyeceklerimi kabul etmenin zor olduğunu biliyorum, ama Voyager'ın, Kyrianlar ile karşılaşmasının üzerinden, çok büyük bir zaman geçti.
El Voyager no era una nave de guerra, éramos exploradores.
Voyager bir savaş gemisi değildi. Bizler kâşiftik.
. El guió el ataque Kyriano contra el Voyager.
Voyager'a yapılan saldırıya liderlik etmişti.
Si estamos equivocados sobre eso, me pregunto si también estamos equivocados sobre el Voyager.
Eğer bu konuda hata yaptıysak... Voyager'ın kendisi hakkında da hata yapmış olabilir miyiz diye, merak ediyorum.
Habla la Capitán Janeway de la nave estelar Voyager.
Konuşan Yıldızgemisi Voyager'ın Kaptan'ı Janeway. Biz sizin düşmanınız değiliz.
Una trágica muerte sin necesidad pero como pueden ver el Voyager no fue responsable, después de que Tedran muriera el Voyager fue atacado por nueve naves kyrianas.
Trajik bir, gereksiz ölüm, ama gördüğünüz gibi, bundan Voyager sorumlu değil. Tedran öldükten sonra, 9 Kyrian gemisi Voyager'a saldırdı.
Tedran murió en el Voyager. Víctima de una conspiración sobre la opresión de mi pueblo.
Tedran Voyager'da öldü, halkımı bunaltan bir komplonun kurbanı.
Voyager ayudó a mis ancestros a empezar la gran guerra o fueron los Kyrianos los agresores como siempre lo ha creído mi pueblo?
Voyager, savaşın başlamasında atalarıma yardım etti mi, yoksa halkımın her zaman inandığı gibi saldıranlar Kyrianlar mıydı?
Todo lo que digo es que el Voyager no fue responsable.
Bütün söylemeye çalıştığım, bundan dolayı Voyager'ın sorumlu olmadığıdır.
Desde que era un niño pequeño, la primera vez que escuché el nombre del Voyager hizo volar mi imaginación.
Küçük bir çocukken, Voyager'ın adını ilk duyduğumda, hayal gücümü canlandırmıştı.
Supongo que el Voyager fue lo que me hizo enamorarme de la historia.
Sanırım, tarihe aşık olmamı Voyager sağladı.
Desde que me activó me he preocupado por limpiar el buen nombre del Voyager pero eso no es importante ahora, hay mucho en riesgo.
Beni yeniden çalıştırdığından beri, sadece Voyager'ın adını temize çıkarmak için uğraştım. Ama şu anda bu önemli değil. Bundan daha önemli şeyler var.
Tomó una pequeña nave y se dirigió en curso al Cuadrante Alfa intentando seguir el camino del Voyager.
Küçük bir gemi aldı ve Alfa Çeyreğine doğru, Voyager'ın izini bulabilme umuduyla yol aldı.
Prefiero permanecer a bordo de la Voyager.
Voyager'da kalmayı tercih ederim.
Star Trek VOYAGER T.05ep.07 23.976fps DVD Rip YoungDangerous 350MB.
Altyazı Bülent Aydemir ©
Para cuando el Voyager había atacado nuestras mayores ciudades,
Voyager büyük şehirlerimizi hedeflediğinde,
El Voyager tenía muchas armas a su disposición.
Voyager'ın depoladığı bir sürü silahı vardı, asimile ederek elde ettikleri de bunlara dahildi :
Resumo el trabajo del artefacto 271. Acumulador de datos del Voyager.
Voyager'a ait veri saklama aygıtı.
Usted es el Doctor del Voyager.
Sen Voyager'ın Doktor'usun.
El encuentro con el Voyager.
"Voyager ile Karşılaşma"

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]