Translate.vc / Espanhol → Turco / Yani
Yani tradutor Turco
304,602 parallel translation
Para que lo sepas, trabajo e sábado por la noche, tendría que ser el viernes.
Sadece şunu bil, cumartesi gecesi çalışıyorum, yani cuma günü olabilir.
Es decir, cuántas veces hay que disculparse por decirle a alguien que es una princesita y que no tiene ni idea de cómo criar a un niño?
Yani çocuk yetiştirme konusunda hiçbir fikri olmayan birine haklı bir prenses olduğunu kaç kere söylemek zorundayım?
Um, por fin terminé la reforma del baño principal, y se acabó mi pesadilla con el mármol.
Sonunda büyük banyonun yeniden modellenmesi bitti yani mermer kabusum sona erdi.
Así que... gracias.
Yani... teşekkür ederim.
Quiero decir, por si no estuviste escuchando durante los últimos años
Yani geçtiğimiz birkaç yılı bilmiyorsun.
Ya, y qué, va ella y lo paga conmigo?
Ne yani, acısını benden mi çıkarıyordu?
Así que el respaldo mundial de suministro de comida está en peligro.
Yani dünyanın yedek yiyecek tedariki tehlikede.
Entonces, qué tal si me quedo en el fuerte y lo ayudo a Ralph con su proyecto.
Yani, kalıp kaleyi korusam ve Ralph'a ödevinde yardım etsem nasıl olur?
Bueno, esta instalación autopurifica su aire, pero el sistema ha estado caído por días, así que las semillas han decaído un poco, las rejillas de ventilación solo mueven el polvo.
Pekâlâ, bu sistem havayı kendi saflaştırıyor fakat sistem günlerdir kapalı yani tohumlar bir parça çürümüştür, havalandırma sadece tohum tozunu ayağa kaldırıyor.
Y lo que comúnmente vence a la lógica es el miedo, así que imaginé que nunca la invitó porque tenía miedo.
Ve mantığı alt eden en yaygın şey korkudur yani sanırım korktuğu için ona asla çıkma teklif etmedi.
Entonces, el procesador de la instalación trabajó más y más rápido sin nunca poder alcanzarlo, creando una sobrecarga eléctrica hasta que quemó el generador y voló un fusible.
Yani, tesisin işlemcisi git gide hızlandı eşleşmeyi başaramadı, jeneratör ve sigortayı bozan elektrik dalgalanmasını yarattı.
¿ Entonces se apagó todo porque los programadores olvidaron sincronizar sus relojes? ¡ Correcto!
Yani sırf programcılar saatlerini ayarlamayı unuttu diye tüm tesis karanlığa mı gömüldü?
Así que solo Sly, Happy y Cabe.
Yani sadece Sly, Happy ve Cabe.
¿ Crees que pueden caer en coma y morir?
Sence hepsi komaya girip ölebilirler mi yani?
Esta es una década donde todos están tomando malas decisiones así que ¿ el que no te quiera en su vida?
Herkesin kötü kararlar verdiği bir on yıl bu yani kim seni hayatında istemez ki?
Así que si entramos y salimos rápido, deberíamos estar bien.
Yani hemen girip çıkarsak sorun yaşamamamız gerek.
Cuando encendí el alcohol una chispa debe haber encendido los sacos.
Yani alkolü yaktığımda bir kıvılcım çuvalları ateşe vermiş olmalı.
Así que quien sea que coja el dinero, con él.
Yani kim para harcarsa onlarda kal.
Así que, ¿ cuál es la alternativa?
Yani alternatif nedir?
Así que aún estás dentro de la ventana.
Yani, hala pencerenin içinde.
Así que... empieza por el principio.
Yani... baştan başlayın.
Así que, como estabas diciendo antes,
Yani, daha önce söylediğin gibi,
Hablando de Shepherd.
Yani Shepherd'la birlikte.
Así que, podemos usarlo para darles información falsa.
Yani, onları yanlış bilgilendirmek için kullanabiliriz.
¿ Y qué?
Ne olmuş yani?
Entonces... después de que se fue,
Yani... O ayrıldıktan sonra bile
De ahí los doscientos millones de dólares.
Yani, bu 200 milyon dolar.
- así que, como amigo tuyo...
- Yani, arkadaşın olarak...
Así que, o lees el mensaje... o la pierdes a ella.
Yani, mesajı okudun... Yoksa onu kaybedersin.
Así que, si mataste a alguien allí... diría que fue probablemente bajo sus órdenes.
Yani birini orada öldürdüysen... Muhtemelen emirlerinin altında olduğunu söyleyebilirim.
- Así que, si quieren su dinero, déjenos hacer la llamada.
- Jane... - Yani, paranızı isterseniz, Aramayı yapmama izin verdin.
¿ Y vas a sentarte con tu padre y decirle sinceramente que te mereces un ascenso?
Yani sen babanla oturacaksın ve dürüstçe terfiyi hak ettiğini söyleyeceksin?
Tu padre es un pobre, así que no importa si tienes su respeto.
Yani sana olan saygısı fark etmiyor.
Yo solo ejecuto tu visión, ¿ no?
Yani, ben sadece senin vizyonunu gerçekleştireceğim, değil mi?
¿ Tienen horario de verano?
Yani, gün ışığı tasarrufu var mı?
¿ Y esos son los tíos de la Atlántida?
- Yani bunlar Atlantis'ten mi? - Hı-hı.
¡ así que aparta de mi camino, cotorra causante de mi psicoterapia!
Yani yolumdan çekil, seni terapi kaynağı geveze!
Mis guantes de calor lo petarían, está claro, pero estoy muy ocupado, así que...
Isı eldivenlerim kesin ezip geçer. Ama kendi derdim yetiyor, yani...
- así que estamos aquí para regodearnos.
- Yani, buraya hava atmaya geldik.
Como podéis ver, la presentación del detector del gas del miedo requiere un poco de trabajo.
Yani gördüğünüz gibi bu korku gazı dedektörünün paketlenmesi... -... biraz emek gerektiriyor. - Hm, hı-hı, hı-hı.
¿ Te refieres a un material muy fino y reciclable?
Yani ince, geri dönüştürülebilir bir madde gibi?
Así, una compañía asquerosa consigue un envoltorio asqueroso.
Yani bir çöp şirketi çöp poşetini hak eder.
Es nuestro héroe más grande.
Yani, o baş kahramanımız.
Ya sé que no parezco intimidante, pero...
Yani, korkutucu görünmüyorum ama...
Así que, por favor, que dé un paso adelante y acepte su castigo con dignidad.
Yani lütfen öne çık ve cezanı onurla kabullen.
Voy a ir a aprender a patear traseros con Jackie.
Yani Jackie ile, kıç tekmeleme öğrenmeye gidiyorum.
¿ Nos vamos o qué?
Yani gidiyor muyuz, yoksa ne?
No necesito que ninguna de esas chinches humanas lo sepa, así que, por lo que a ti te concierne, no soy una conductora de Uber.
Bu insansı tahtakurularının bilmesine gerek yok. Yani senin de anladığın üzere, ben taksici değilim.
No es seguro para ti ir por ahí conduciendo para desconocidos.
Yani yabancılara sürücülük yapman güvenli değil.
- Así que vas a teddizarlo.
- Yani "Teddy" olacaksın.
- Bien, eso...
- Yani...