English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Espanhol → Turco / Yank

Yank tradutor Turco

1,527 parallel translation
Los machetes no tienen impacto... en nuestra cultura.
Palaların bir yankısı yok. Kültürümüzde.
- No. Ahora todo saldrá en el noticiero de las 6 : 00.
Cünkü aksam haberleri bununla yankılanacak.
Um, dejame escuchar el eco de que acabo de decir.
Az önce söylediklerimin, yankısını bir dinleyim.
Todavía oigo la realimentación.
Hala yankı duyuyorum.
El sonido haciendo eco en las profundidades de los bosques, un continente despertó.
Ormanların derinlerinde yankılandı. Bir kıta uyandı.
El Doctor me dijo a mí que le diga que bajo ninguna circunstancia usted dejara eco detrás de los platos vibrantes.
Doktor size hiç bir şekilde, hareketli plakların arkasına yankıların geçmesine izin vermemeniz gerektiğini söyledi.
Las atrocidades cometidas retumbarán por siempre en esas paredes.
Burada yaşanan büyük kötülükler, her zaman evde yankılanacak.
Esa noche, mientras los gritos de su hermano de sangre Seraphim le llamaban en la noche, mi padre Vitomir se zambulló en el mar Adriático, pero con los ojos llenos de lágrimas...
O akşam, kan kardeşi Serafim'in gözyaşları gecede yankı yaparken babam Vitomir bütün Adriyatik Denizi'ni gözyaşlarını akıtarak, yüzerek geçti.
Desde que llegué, unos ruidos resuenan insistentemente en mi cabeza.
Buraya geldiğimden beri, kafamda bazı sesler yankılanıyor.
Ya está echo.
Zaten yankı.
"un graznido más grave y hueco... y son típicas las notas graves y resonantes".
Daha düşük, yankılı hırıltı. Derinden tınılar, tipik sesleridir.
Esta película está dedicada a las mujeres que participaron en este caso a su valor y dignidad y a la victoria memorable que empezó en Minnesota y resonó en todo el mundo.
Bu film ; bu dava uğruna savaşan kadınlara, onların cesaretine ve onuruna ve North Country'de başlayıp yankıları bütün dünyaya yayılan dönüm noktası niteliğindeki zafere ithaf edilmiştir.
- Detección de ultrasonido.
- Sesin yankısı ile yer belirleme metodu.
Y por esa razón ud. debe hablar bajito.
Yankı nedeniyle alçak sesle konuşup yan yana oturmalısın.
¿ Consigue escuchar el eco?
Yankıyı duyabiliyor musun?
Sumergida en la piscina, sólo oía el latido de mi corazón retumbando en el agua.
Havuzun içine dalar, suda yankılanan kalp atışlarım dışında... hiçbir şey duymazdım.
- ¿ Hay eco aquí?
- Burası yankı mı yapıyor?
Quizá fuera eco.
Yankıdır.
Deben haber sabido que habrían repercusiones.
Bunun çok yankı uyandıracağını bilmeleri gerek!
Quizá querían repercusiones.
Belki de yankı yapmasını istediler.
Pero el eco del bosque, era la única respuesta.
Ama tek yanıt, kadim ormandan gelen yankıydı.
¡ El mensaje debe resonar por toda la interred!
Bu mesaj, bütün InterLink boyunca yankılanmalı!
Un toque siniestro resonó en mis oídos
Uğursuz bir ölüm haberi kulağımda yankılandı.
Dejé un recuerdo atrás
Şarkımız, o terk edilmiş şehirlerde hala yankılanıyor.
El sonido de su eructo aún resuena en el Boeing 747.
Sesi tüm Boing 747'de yankılanır.
REVELAN SUS VERDADERAS CARAS
"Sessiz Otelden Yankılanan Çığlık"
Cuando buscábamos alimento, el aire vibraba con un sonido que jamás había oído.
Yiyecek ararken - havada daha önce duymadığım sesler yankılandı.
Quizá haya un pasaje o tal vez una página que resuene con su curiosidad.
"Belki ilginizi çekecek... " yankılanan bir metin... " ya da bir sayfa vardır.
La onda expansiva del Big Bang estaba resonando a través de la nube ondeandola y arremolinandola.
Big Bang'ın şok dalgaları bulutun içinde yankılanarak, onu sarstı ve bir girdap oluşturdu.
No estoy segura pero encontré un eco electrónico en su registro de llamadas y cada vez que ella hablaba con Jack hubo alguien más en la línea, también.
Emin değilim, ama arama kaydında elektronik yankıya rastladım, ve Jack'le her konuşmasında, hatta başka birileri de vardı.
Si pueden encontrar alguna prueba de que estamos involucrados,... a largo plazo, las repercusiones serán tan... serias como las que enfrentamos con los terroristas. Tony.
Eğer işin içinde olduğumuza dair bir kanıt bulurlarsa uzun vadede, yankıları, en az teröristlerle karşı karşıya kaldığımız durum kadar ciddi olacaktır.
Las consecuencias del ataque que autorizaste están escalando.
Yetki verdiğin saldırının yankıları gitgide artıyor.
Estoy escuchando ecos.
Bazı berbat yankılar duyuyorum.
Las grandes ideas hacen mucho ruido cuando caen, Shawn.
Büyük fikirler hayata geçirildiklerinde büyük yankı yaparlar, Shawn.
El también creía que las grabaciones de las peleas se convertiría en un gran negocio en el mercado de los videos domésticos.
Ayrıca bu boğuşmaların film haline getirilmesinin yeni filizlenen video piyasasında büyük yankı uyandıracağını düşünüyordu.
La prensa dijo que fue un éxito.
Gala, basında büyük yankı yaratmış.
No hay chirrido y con alguna reveberación.
- Vızıltı yok ve biraz yankı var.
Quizá un eco.
Veya belki yankıdır.
Los disparos de Horatio y Brad no hicieron eco.
Horatio ve Brad'in konumlarından yapılan atışlar yankı izi bırakmadı.
Entonces fue el pistolero misterioso.
O hâlde gizemli yankıdan esrarengiz tetikçi sorumlu.
Si hallamos el eco, hallamos su posición.
Yankıyı bulursak tetikçinin konumunu buluruz.
Horatio disparó primero, el eco indica que el segundo fue Vincent y Brad disparó al caer.
Önce Horatio ateş ediyor. Yankılara bakılırsa ikinci Vincent. Brad üçüncü.
No sé qué harán conmigo. Leo.
Sadece, hayatımızın Leo dışarı yank olamaz.
Me dijiste que los Ancianos no se librarían de mí.
Sen Elders beni yank söyledi biridir.
Pero si el subjefe decide que esto fue una pérdida de tiempo y de recursos, entonces habrá repercusiones serias.
Ama eğer Amir bunun muazzam bir zaman ve kaynak israfı olduğuna karar verirse, illa ki ciddi yankıları olacaktır.
Este lugar hace eco como una iglesia.
Burası, kilise gibi yankı yapıyor.
cuando dejemos resonar la libertad, cuando la dejemos resonar desde cada pueblo y cada caserío, desde cada estado y cada ciudad, seremos capaces de apresurar la llegada de ese día cuando todos los hijos de Dios, negros y blancos,
özgürlüğün çınlamasına izin verdiğimizde, her köyde ve her mezrada bunun yankılanmasına izin verdiğimizde, her eyaletten her şehre, o gün önümüz açılacak, Tanrı'nın çocukları, siyah adamlar ve beyaz adamlar,
La noticia reverberó por toda Wisteria Lane hasta que todos los residentes supieron de su desaparición.
Wisteria Lane'de yaşayan son kişi onun yokluğunu farkedene kadar, kelimeler yankılandı.
Mientras la frase "cuidados constantes" resonaba en su cabeza...
"Devamlı bakım" kelimeleri kafasının içinde yankı yaparken,
Mecanismo de seguro con resonancia sónica.
Yankı rezonatörü mekanizmayı kilitlemiş.
'La única pregunta que se formula en todas partes es...'
"Motilal Khurana cinayeti, şehirde büyük yankı uyandırdı."

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]