Translate.vc / Espanhol → Turco / Éso
Éso tradutor Turco
1,151,355 parallel translation
Así que nadie habla de eso, y es lo peor que cualquiera de nosotros puede hacer.
Sonra kimse bu konuyu konuşmaz ve bu aslında yapabileceğimiz en kötü şey.
Es más que una serie sobre el suicidio de una chica o el abuso, la violencia sexual o la violación. Es mucho más que eso.
Bu genç bir kadının intiharından, cinsel tacizden, cinsel şiddetten, tecavüzden daha fazlasını anlatan bir dizi.
Eso es que no se comieron a nadie.
Yani belki de buradaki kimseyi yememişlerdir.
Claro, tiene que ser eso.
Tabii ya... Kesin öyle olmalı!
Reiner, ¿ oíste eso?
Reiner? Sen de duydun mu?
¿ Qué es eso?
O da ne?
Además, si eso es factible, hay esperanza para recuperar la Muralla María.
Maria Surlarını geri bile alabiliriz.
Con los métodos tradicionales se necesitan transportar muchas rocas, por eso había que planear rutas de suministros.
büyük miktarda madde ve levazımat taşımak zorunda kaldık. O yüzden surların ötesindeki karakollara olan ihtiyaç bizi yavaşlattı.
Eso es todo lo que puedo decirles.
Size verebileceğim tek bilgi bu.
¡ Miren eso!
Şuraya bakın!
Y eso que está cerca de la muralla.
Surun dibindeki bir yer için tuhaf bir durum.
¿ Aún sigues con eso, Connie?
Koni... Hala mı aynı hikaye?
Si eso fuera verdad, tu padre también tendría que ser un titán.
o zaman baban da Titan olmalı.
Eso hará que no se preocupe innecesariamente.
Oğlancağızı ailesi hakkında endişelendirmeseydin keşke.
Eso fue peligroso.
Çok dikkatsiz davrandın!
Por desgracia, eso creo.
İşte benim şansım.
Eso se cura con saliva.
Ne? Öpeyim de geçsin bari.
Eso me recuerda que Annie también me salvó.
Annie de beni kurtarmak için hayatını tehlikeye atmıştı.
¿ Qué significa eso de que era un guerrero?
Ne demek şimdiki gibi değildi? Allah aşkına?
¿ Qué fue eso?
O da neydi? !
No lo decía por eso.
Hayır! Ben... bunu demek isteme- -
Eso está claro.
Niye mi?
Eso pienso yo.
Bence öyle.
"Eso no es genial".
"Bence bu, hiç hoş değil."
Pero no quiero ser un idiota con eso.
Ama yine de uyuzluk çıkarmayacağım.
Eso pienso.
Bence öyle.
Somos todos los que dijimos : "Bueno, a la mierda con eso, sigamos".
Bizler şöyle diyenleriz : "Tamam, siktir et, devam edelim."
Fue difícil ver eso... mucho más serlo "?
İçinde olmak şöyle dursun... o arabaya bakmak bile zor. "
¿ Qué evita que deje de ser eso?
Şuna bir son vermesine engel olan şey nedir?
Hacen eso y uno hace...
Şöyle yaparlar, halin şudur...
Eso es lo mejor.
En iyi tarafı bu.
En el campo reproductivo, eso hacen las hembras.
Üreme açısından bakıldığında bu, onların işi.
He visto a tu padre y eso no va a mejorar.
Senin babanı da gördüm ve durum iyiye gitmiyor.
Y por eso el aborto es la última línea de defensa contra la gente de mierda de la especie.
İşte bu nedenle kürtaj, türün boktan insanlarına karşı kurulmuş son savunma hattıdır.
Así que... eso es lo que pienso.
Yani... benim düşüncem bu.
Algunos crían a sus hijos religiosamente y eso lo cubre.
Bazısı çocuğunu dindar yetiştiriyor ve konuyu çözüyorlar.
A la mierda con eso.
Siktirin oradan.
Eso les digo.
Onlara böyle söylerim.
Eso es.
Doğru.
Es 2017. ¿ Qué es eso?
2017. Bu ne?
¿ Cómo puede eso no ser una victoria cristiana?
Bu, nasıl Hristiyanlar için bir zafer olmaz?
¿ Cómo puede eso no ser una total victoria?
Bu, nasıl... Bu, nasıl tamamen bir zafer olmaz?
Pero eso es para nosotros.
Ama bu, bizim için.
Y lo inventaron, eso es lo peor.
En tuhafı da bunu uydurmuşlar.
¿ Cómo era eso?
Nasıl bir şeydi acaba?
Y no pueden hablar de eso con nadie ahora.
Bu konuyu artık kimseyle de konuşamaz.
Aparte de eso, no ".
Ama onun dışında, hayır. "
Eso espero ciertamente ".
Umarım kesinlikle öyledirler. "
¿ Cómo solucionará eso mi dinero?
Benim param bu işi nasıl düzeltecek?
No digo que eso esté bien.
Bunun durumu düzelttiğini söylemiyorum.
Y mi hija dijo : "¿ Qué es eso?".
Kızım, "Ne demek o?" diye sordu.