Translate.vc / Espanhol → Turco / Ítems
Ítems tradutor Turco
59 parallel translation
Algunas veces son ítems inusuales los que se pierden como un sillón.
Bazen olağandışı şeyler kaybolur. Mesela koltuk.
Ítems de lujo, ciertamente, pero soy un hombre que aprecia los cosas finas de la vida.
Kesinlikle bir lüks fakat ben hayatın zarif yönleriyle tatmin olan birisiyim.
Bettger citando a George M. Adams. " El mejor vendedor es aquel que dice la verdad honesta sobre sus ítems. Eso siempre es impresionante.
Bettger, George Adams'dan alıntı yapıyor. " En zeki ve en iyi satıcı, her zaman elindekiyle ilgili açıkça doğruyu söyleyendir.
Y tengo muchas ideas emocionantes... como introducir algunos ítems nuevos al menú, y... traer shows musicales en vivo los fines de semana y quizás... y quizá hasta una vez por semana... un espacio para cantantes y comediantes locales... Algo en que tú me podrías ayudar por tus antecedentes televisivos.
Ve bir sürü heyecan verici fikrim var bazı yeni yemekleri tanıtmak gibi hafta sonları canlı müzik getirmek gibi ve belki de haftada bir gece bile yerel şarkıcılara ve komedyenlere evimizi açmak sen televizyon geçmişinle bu konuda bana yardımcı olabilirsin.
Estamos pasados en algunos ítems pero no creo que eso vaya a ser un problema.
Bütçenin biraz üzerine çıkmışız ama sorun çıkacağını zannetmiyorum.
El sistema nervioso central selecciona ítems de una constante tormenta de sensaciones.
Yoğun duyu fırtınaları merkezi sinir sistemi tarafından süzülür.
Debería reconsiderar los ítems que están delante suyo.
Önünüzdeki nesneyi hatırlarsınız.
- son de ítems de precisión, ¿ huh?
Bu tür aletlerle ilgilisin, huh?
Los siguientes ítems han sido calificados EC-10 censurados
Parçalar EC-10'da tanımlandı.
Los siguientes ítems han sido calificados EC-10.
Eşyalar EC-10 olarak tanımlandı.
El primer juego de ítems están para conectarlo con el objetivo que buscamos.
İlk parçalar seni hedeflediğimiz genel alana aşina kılmak için.
Otros ítems en la colección incluyen una seda decorada del siglo XVII
Sergideki diğer eserler şöyle : 17. yy. dekoratif ipek.
Y esa muñeca no me dejaba pasar en 6 ítems o menos.
Ve bir şırfıntı beni "en fazla 6 ürün" kasasından geçirmiyor.
ahora, en caso de que se estén preguntando por que tengo cierto interés y fascinación. llamémosla. con tortura o decapitaciones y todas estas cosas que he mencionado es por que cada uno de estos ítems me recuerda la vida.
Şimdi, eğer benim işkenceye kafa kesmeye ve bahsettiğim diğer şeylere olan bu ilgimin ve hayranlığımın sebebini merak ediyorsanız bunların her biri her yaşandığında her seferinde bana insanların gerçekte nasıl canavarlar olduğunu tekrar tekrar hatırlatması.
Si usted está en la calle o aguardando instrucciones aquí hay algunos ítems que usted y su familia pueden necesitar.
Eğer yoldaysanız veya listedeki tahliye sıranız hakkındaki talimatları bekliyorsanız bu yerler, sizin ve ailenizin ihtiyacı olabilecek yerler.
Todos los ítems de su agenda son importantes, estoy de acuerdo.
Gündemdeki tüm konular önemli, buna katiliyorum.
Ninguno de los 233 ítems.
233 kanıt içinde 1 tane bile yok.
Estos ítems pertenecieron a Avatars pasados, tus propias vidas pasadas.
Bu parçalar Avatar'ın geçmişine aittir. Kendi geçmiş yaşamların.
Debajo de un ítem importante, escriben otros ítems con letras adelante.
Önemli maddelerin altına, alt maddeler yazarlar.
En los años 1800, por ejemplo, un niño rara vez pedía más de un artículo y usualmente eran ítems de naturaleza intangible.
Örneğin, 1800'lerde, çocuklara birden fazla dileği olup olmadığı sorulmazdı ve genellikle dilekleri maddiyattan uzak, manevi şeylerdi.
Cuando mueres, todo lo que dejas son los recuerdos que creaste en la vida de las otras personas. O un par de ítems en un recibo.
Öldüğünüzde, tek geriye kalan insanların hayatlarında bıraktığınız anılardır ya da sadece kağıttaki birkaç sipariş.
62 ítems en mi página de IMDB 62.
IMDB'de 62 madde var bana ait. 62.
Lo están haciendo en internet a las victimas se les carga ítems caros televisores de plasma, reservas de hoteles.
İnternet üzerinden. Mağdurları lüks ürünler alarak borçlandırıyorlar : Plazma TV, otel rezervasyonları.
Oye. ¿ No podríamos poner esto bajo "ítems necesarios para la supervivencia"?
Hey, bunu "yaşam için zorunlu maddeler" altında listeleyemez miydik?
Prestar atención a estos ítems proyecta un tipo de importancia en ellos.
Bunlara dikkat etmesi onlara bir anlam yüklediğini gösterir.
Penelope Rossi es un hombre que usa códigos de colores en sus notas escritas a mano en sus cuadernos. Lapicera azul para ítems de evidencia lapicera roja para suposiciones y teorías.
Penelope, Rossi notlarını belli renklerle kodlandırarak yazan biri, kanıtlar için mavi, varsayımlar ve teoriler için kırmızı kalem kullanıyor.
Deberíamos poder generar nuestro propio ejemplo de referencia secundaria de ítems que le pertenecen a Bonnie o Jason.
Bonnie'ye ya da Jason'a ait eşyalardan yola çıkarak ikinci başvuru numunelerimizi hazırlamalıyız.
Bueno, entonces "Obligué a Randy beber del retrete cuando tenía 8 años" y "Obligué a Randy beber del retrete cuando tenía 10 años" mejor que sean dos ítems separados.
O zaman "Randy'e sekiz yaşındayken tuvalet suyu içirdim" ve "Randy'e on yaşındayken tuvalet suyu içirdim" iki ayrı madde olursa iyi olur.
Se enviaron algunos ítems por error,
Yanlışlıkla bazı parçalar gönderilmiş.
En nombre de mi hermano, tengo algunos ítems para aclarar.
Ağabeyim adına açıklığa kavuşturmam gereken birkaç husus var.
Ítems cerrando en la próxima hora bajo £ 8.
20 liradan ucuz bir saat içinde bitecek açık arttırmalar.
Muchos de los ítems aquí, como la piedra de sangre, Pete con la que luchaste anoche, canalizan la energía tangencial la energía tangencial es como la energía que forzó al empleado del museo anoche, a bueno, a casi cometer homicidio.
Buradaki eşyaların bir çoğu, senin de dün cebelleştiğin kan taşı gibi, Pete, yüzeysel bir enerji yayarlar. Yüzeysel enerji, geçen geceki müze görevlisini neredeyse cinayet işlemeye iten bir enerji çeşididir.
Le gusta coleccionar ítems de gente famosa.
Ünlülerin eşyalarını toplamayı sever.
Hay otros diez ítems en la agenda.
- Hadi ama, Roy. Gündemimizde on tane daha konu var.
Alguna vez hubo ítems comestibles en la bolsa.
Evet, bir zamanlar o poşetin içinde yiyecek vardı.
El jurado se declaró a favor de Margaret Keane en todos los ítems.
Jüri, Margaret Keane'i tümüyle haklı buldu.
Disculpe, me han sido confiados ítems confidenciales que- -
Affedersiniz ama her gün gizli saklı işler yapıyorum zaten.
No he encontrado a nadie con por lo menos dos ítems en mi lista.
En azından listemdeki 2 maddeye uyan bir adam bile görmedim.
Cuando tengas un trabajo encubierto... encontrarás a un hombre que tenga todos los ítems de tu lista.
İş dünyasında gizli bir iş bulduğunda o listedeki her maddeye uyan bir erkek bulacaksın.
Ellos tienen ítems en mi lista.
Bu erkeklerden gerçekten listemdeki maddelere sahip olanlar var.
Son dos o tres ítems por cabeza... pero eso es más que en el mundo de la moda.
LİSTE MADDESİ # 3 : İçten. Şimdiye kadar 2'şer, 3'er çıktı ama ama bu moda dünyasında 2-3 daha demek.
Hablando de dinero, he estado revisando estas declaraciones, y me he dado cuenta que algunos de los ítems mas cuestionables... la chita, el aeroplano de riesgo, la sangre del cordón humbilical de Ross Perot... adión, lupus.
Para demişken, bu dosyalara bakarken, en sorgulanabilecek şeyleri not aldım çita, gösteri uçağı, Ross Perot'ın kordon kanı. Güle güle, Lupus.
Bueno hay un costo sustancial al querer obtener estos ítems, así que tengo que tomarlo...
Sizi uyarmalıyım ki bu şeyde çok az şarj olabilir.
Habilidades ítems.
Yetenekler eşyalar.
intentan hacer una intervención en los dos ítems
Güney İrlanda hakkında bir deklarasyonda mutabakata vardık.
Suponiendo que por algún milagro pasen a los policías, de acuerdo, hay un compartimento donde guardo ciertos ítems que no quiero que mis empleados de dedos pegajosos se lleven.
Diyelim ki bir mucize oldu polisleri geçtiniz,.. ... eli uzun çalışanlarımın çalmalarını istemediğim belli malları tuttuğum bir bölüm var.
El sistema fue diseñado para operar sin intervención humana. el índice de dropeo de ítems y dinero.
insanlara ihtiyaç olmadan çalışmak üzere tasarlanmış. SAO'daki dengeyi sağlıyor. Yaratıkların ve NPC'lerin yapay zekâları para ve eşya düşme oranları gibi şeyler Cardinal'in kontrol ettiği programlar tarafından hesaplanıyor.
Ítems de importancia histórica para las dos guerras de Irak y Afganistan...
Irak ve Afganistan savaşlarıyla ilgili tarihsel önemde belgeler...
Recuerden que tres días atrás los rescatistas descubrieron ítems que aparentemente pertenecían a los estudiantes, como carpas, mochilas y demás equipo.
Üç gün önce kurtarma çalışanları öğrencilere ait olduğu sanılan eşyaları bulmayı başardılar. Çadırlar, sırt çantaları ve diğer ekipmanlar.
- Una declaración jurada legal. Una orden de pedido de búsqueda que cubra la historia de Hansen, Lista de ítems que esperamos encontrar en su casa, su trabajo,
- Evinde, iş yerinde, araçlarında, uçağında bulmayı umduğumuz nesnelerin listesini, ve Hansen'ın geçmişini de içeren arama emri isteği, ve yeminli ifade.
También siento que te quedaste con algunos ítems con ADN en ellos esta noche.
DNA örneği olan bir kaç eşya taşıdığını da sezinliyorum. Ne harikulade, hatta canice bir plan.