Translate.vc / Espanhol → Turco / Únas
Únas tradutor Turco
53,826 parallel translation
O quizá unas chancletas en uno de los puestos.
Ya da belki bir tezgâhtan bir çift terlik alırsın.
Solo nos dio unas pocas pistas.
Bize sadece birkaç ipucu verdi.
Su mamá se había ido, y, en medio de esta desgracia unas personas me ofrecieron una cura que me dejó en deuda con ellos.
Anneleri ölmüştü ve tam da bu ızdırabın ortasında bazı kişiler bana tedavi sundu ve onlara borçlandım.
Llevaron a algunos trabajadores hace unas horas.
Birkaç saat önce bir grup işçiyi içeri doldurdular.
¿ Quieres unas 12 vírgenes o algo así?
12 bakire falan mı istiyorsun?
¿ Quieres unas galletas?
Kurabiye alır mısın?
Necesito que responda unas preguntas.
Sana birkaç sorum var.
Solo unas palabras en privado.
Çok kısa. Özel.
- Pero hay unas cúpulas...
- Ama altında kubbe şeklinde bir yapı...
Sé que esta es una situación difícil, pero tengo que hacerle unas preguntas.
Zor bir durum olduğunu biliyorum ancak size bazı sorular sormak zorundayım.
- Unas horas en el avión.
- Uçakta birkaç saat.
Escucha, cuando empecé, me tomó unas semanas... para realmente tomarle el ritmo.
Dinle, ben ilk başladığımda işi gerçekten kavramam haftalar aldı, inan bana. Tamam.
Hemos tenido unas buenas semanas pensando en Completion, imaginando un día en que todo el mundo esté en El Círculo, cuando toda la humanidad este conectada y unida. Y sucederá.
The Circle'da ki herkes, dünyadaki herkes birbirine bağlıyken, bütünleme, günü tasavvur etme üzerine düşünerek birkaç güzel hafta geçirdik ve bu gerçekleşecek.
¡ Aggie y yo nos sentimos como unas alcohólicas gracias a estos dos!
Bir içki alın! Bu iki kişi sayesinde ben ve aggie lushes gibi hissedeceksiniz!
Solo hice unas llamadas, no fue nada.
- Önemli değil. Birkaç arama yaptım sadece.
Acabamos de tomarnos unas. Sí, tío, me levantaría a daros la mano si no me estuviera cagando sin parar.
Evet, şu an pötür pötür sıçıyor olmasam kalkıp elinizi sıkardım.
Una compañía local de refrescos vuelve a estar en la cuerda floja debido a unas declaraciones controvertidas.
Şimdi sırada, tartışma yaratan sözler nedeniyle yeniden başı dertte olan yerel bir gazoz firması.
Estuve en mi apartamento viendo una película con mi compañero Mac y luego me fui al bar a tomar unas copas.
Oda arkadaşım Mac'le evde oturup bir film izledik. Sonra da biraz içki içmek için bara gittim.
Tengo unas preguntas. - Dispare.
Birkaç sorum var ama.
Disparé a unos cuantos amarillos que querían mangarnos unas deportivas de la fábrica.
Fabrikadan spor ayakkabısı yürütmeye çalışan birkaç malı vurmuşluğum var.
Aunque hemos cambiado unas cosas.
Birkaç temel kuralım var ama.
Gracefield está a unas cinco horas.
- Gracefield yaklaşık beş saattir.
Sólo buscaré unas cosas y revisaré el buzón.
Ben sadece birkaç eşya alıp postalarıma bakacağım.
Ros y yo tenemos que ir a Portland a unas reuniones.
Ross ve benim bazı toplantılar için Portland'a gitmemiz gerek.
Ahora le voy a tomar unas muestras de la boca y el motivo de hacerlo primero es sobre todo para que pueda tomarse un té.
İlk önce ağız içinden örnek alacağım. İlk bunu yapmamızın nedeni basitçe çay içmen için engel kalmasın.
Le asignarán una consejera especializada en violencia sexual que se pondrá en contacto en unas 24 horas.
Sana bir özel cinsel şiddet danışmanı atayacaklar. 24 saat içinde seninle iletişime geçeceklerdir.
- No es una antigua casa señorial, con unas casitas en los alrededores que usaban los trabajadores de la finca.
Eski bir malikane, zamanında malikanede çalışanların yaşadığı kulübeler var etrafta.
Sí, hoy en Matemáticas, ella respondió a unas realmente...
Evet, bugün matematik dersinde, bazı çok ciddi...
¿ Puedo hacerte unas preguntas?
Sana birkaç soru sorabilir miyim?
Gracias a esta jovencita se hizo silencio como para que, al menos, pudiera decir unas palabras.
Genç bayan sayesinde oda sessizleşti de birkaç kelime duyurabildim.
Unas armas enormes.
Büyük silahlar.
Parecen unas bombas de gas pero no veo adónde las llevan.
Bir grup gaz pompası sanırım ama nereye götürdüklerini göremiyorum.
Estoy escribiendo un libro sobre el accidente. Y quisiera hacerle unas preguntas.
Kaza hakkında bir kitap yazıyorum ve size birkaç soru sormak istiyorum.
Acabo de decirle que íbamos a estar... - unas noches en la casa de su tía.
- Teyzesinin evinde birkaç gece geçireceğimizi söyledim.
Si te traje unas flores, ¿ me tratarías mejor?
Sana biraz çiçek getirdim, daha iyi muamele görürsün?
Las fuerzas serbias son unas de las mejores, pero pidiendo algo ridículo.
Kuvvetler oluşumları Sırbistan en iyi, Fakat saçma şeyler mi istiyorsun?
# Necesito unas gafas Necesito dinero #
Bir çift ayakkabı lazım Para lazım
- Aspirar unas rayas en el altar.
- Mihrapta biraz kokain falan çekebiliriz.
Déjame tomarme unas selfies.
O zaman ben biraz selfie çekeyim bari.
Todas estas perras aquí son unas malditas putas.
Burdaki orospuların her biri sevişmenin hakkını veriyor.
Uh, ella se fue hace unas tres semanas.
Üç hafta önce ayrıldı.
No creo que la he visto aquí durante unas pocas semanas.
Bir haftadır onu görmedim.
la chica en la foto... - Oye, oye, Steve... Eso es mucho dinero para sólo unas cuantas fotos, ¿ sabes?
Steve, bu miktar birkaç resim için oldukça fazla değil mi?
Ahora, normalmente ya para ahora Steve ya habría tomado unas ocho tazas de café... Y realmente no maneja la cafeína tan bien.
Normalde Steve, şimdiye kadar sekiz bardak kahve içmiş olur ama kendisi kafeini pek kaldıramıyor.
Y una pelea con un oso en Chacery Lane, una rebelión contra los cocineros por unas natillas, iniciada por él, mientras deliraba sobre fortunas y tesoros escondidos.
Chancery Lane'de bir ayıyla kavga kötü muhallebi yüzünden aşçılara karşı tarafından başlatılan bir ayaklanma ve servet ve gizli hazineler hakkında ipe sapa gelmeyen konuşmalar.
Señor Delaney, a menos que nos digáis los nombres de vuestros cómplices... Cada uno de los puntos... que os acaban de poner en vuestra carne... los arrancaré yo mismo con mis uñas.
Bay Delaney iş birlikçilerinizin isimlerini vermediğiniz takdirde az önce vücudunuza atılan her bir dikişi kendi tırnaklarımla sökeceğim.
Con el fin de mostrarles de manera más simple y segura su efecto explosivo, usaré este instrumento... para extraer... con mucho cuidado... unas cuantas gotas.
Patlayıcı etkisini en basit ve emin bir şekilde size göstermek üzere çok dikkatli hareket ederek yalnızca birkaç damla aktarmak için bu aleti kullanıyorum.
Ha dicho unas pocas gotas.
- Sadece birkaç damla dedi.
Tuvimos unas palabras.
- Atıştık biraz.
Ahora, si podéis darme todo eso y lo que decís es confirmado, entonces... estas personas no serán necesarias y esperaréis al juicio en la misma celda que ocupó Tomás Moro, con unas vistas nada desagradables del río Tamesis.
Tüm isteklerimizi yerine getirip söylediklerinizi kanıtla desteklerseniz o zaman bu insanlara ihtiyaç olmaz. Thomas Moore'un da kaldığı hücrede duruşmayı beklersiniz. Hücrenin Thames Nehri manzarası gayet iyidir.
Le di su nombre a nuestro amigo. Dijo algo de unas tierras en el Pacífico.
Dostumuza adınızı söyledim ve o da bana Pasifik'teki bir toprak parçası hakkında bir şeyler anlattı.