English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / 252

252 tradutor Turco

105 parallel translation
- Deux cent cinquante-deux.
- 252.
Distance 830 pieds.
252 metrede beni uyar.
Distance 830.
252 metrede uyarılacak.
Braniff International, vol No 252 en provenance de Houston, à l'arrivée, porte 10, parcours rouge.
Houston'dan gelen 252 sefer sayılı Braniff Havayollarının uçağı 10 numaralı girişten, kırmızı salona varmak üzeredir.'
150 discussions sur des opérations sur le vaisseau, 252 conversations de nature personnelle, 5 couples dans une rencontre romantique...
Geminin kullanımıyla ilgili 150 tartışma,... 252 normal kişisel diyalog, beş çiftin romantik buluşması...
Central, ici Panella.
Merkez, Cruiser 252.
[Skipped item nr. 251 ] [ Skipped item nr. 252]
Burası dondurma sarayı!
On a besoin de renforts au 2-5-2, 132 ème est.
Destek istiyoruz. Doğu 132. Cadde, 252 numara.
Et moi je n'ai que la 252 pourrie?
Bense hâlâ bu işe yaramaz 252'yi kullanıyorum.
Dix étages, 252 pas, en tout.
On kat. Toplam iki yüz elli iki adım.
KIM Eun-seo Sungbuk Pyungchang 252-56
Kim Eun-seo Adres : Sungbuk Pyungchang 252-56
Ce qui nous donne 252 minutes et demie.
Bu da... 252.2 dakika eder.
Soeur, c'est seulement 11,252 livres.
Kardeşim, bu sadece 11.252 £ eder.
C'est un recouvrement de créances pour services rendus par M. Davido, Ernest, d'un montant de 252 $.
Birdenbire çok kaygı verici bir durumda bulmuşlardı kendilerini.
252 Estrella.
252 Estrella.
Vol Aeroflot SU 252 pour Moscou.
Aeroflot 252 sefer sayılı Moskova uçağı.
Quoi? { \ pos ( 252,282 ) } De quoi je parlais?
Bu bir güven göstergesi Ciddiyim.
{ \ pos ( 252,235 ) } Je suis toujours ta fille, tout autant qu'elle.
Şu küçük velet kadar ben de senin bir kızınım.
{ \ pos ( 252,205 ) }
- Selam, tatlım.
{ \ pos ( 252,225 ) } - et ils sont bien sales.
- ve bayağı bir kirliler.
Le temps que les pompiers éteignent le feu, 252 Baker Street était réduit en cendres.
İtfaiye ; 252 Baker Caddesindeki yangını kontrol altına almış.
Le propriétaire du 252 Baker Street a obtenu 925.000 dollars de son assurance quand l'immeuble a brûlé.
252 Baker'ın sahibi, bina yandığında sigortadan 925 bin dolar aldı.
Donc l'immeuble de Baker Street fait tâche.
Yani 252 Baker, göz zevkini bozan bir şey.
Il y a un squat de drogués un peu plus bas au 252 Baker.
252 Baker'da kapısını çalacağınız, bir sürü bağımlı var.
Ça fait 76,8 m.
Bu, 252 fit eder.
252.
252.
Numero 252.
252 numara.
252, huh?
252, ha?
Qu'est ce qui t'es arrivé 552 00 : 46 : 55,126 - - 00 : 46 : 56,252 Il a été attaqué
Sana ne oldu?
{ \ pos ( 192,230 ) } que t'as accès aux richards de la ville, ceux que les ravisseurs adorent. { \ pos ( 252,260 ) } Puis ils vont s'enticher de moi
Adam kaçıranlar gasp yapmayı severler ve beni iyileştirmek için sonbaharda aşağıya düşecekler ve Gloria'nın nerede olduğunu söylerler.
{ \ pos ( 252,260 ) } Parce que celui qui a l'héroïne, gagne la guerre.
Çünkü bu oyunu büyük eroin takımları kazanır.
{ \ pos ( 252,270 ) } Celui que les Kings ont jeté près des urgences?
- Acile 2 blok kala bırakılan kralı mı diyorsun?
{ \ pos ( 252,240 } J'ai transféré Ty dans la Metro Division il y a quelques semaines.
Ty'ı iki hafta önce Metro Bölümüne yan aktarma olarak gönderdim.
{ \ pos ( 252,270 } Fry est l'un des officiers les plus décorés de la police.
Fry, servisteki en donanımlı ajanlardan bir tanesidir.
{ \ pos ( 252,270 } Un de mes plus vieux contacts.
Bana bilgi taşıyanlardan biriydi.
{ \ pos ( 252,270 } Il m'a parlé d'un certain Terry Isaiah. { \ pos ( 252,270 } Il fabrique et vend ecstasy et méthamphétamine.
Bana ekstazi ve metanfamin satan Terry Isaiah adında birinden bahsetmişti.
{ \ pos ( 252,270 } La rumeur dit qu'il est intouchable parce qu'il a un flic à sa botte.
Söylediğine göre bu operasyon dokunulmamıştı çünkü arkasında bir polis vardı.
{ \ pos ( 252,270 } Je vois. Maintenant on fait plus confiance aux criminels qu'aux flics?
Anlıyorum polisin mi bir suçlunun mu sözüne inanalım?
{ \ pos ( 252,270 } Tu sais combien de fois la DAI a enquêté sur Fry?
Fry'ın I.A.D. tarafından kaç defa araştırıldığını biliyor musun?
{ \ pos ( 252,270 } Tu sais que Fry va être promu?
Biliyorsun Fry'ı yüzbaşı yapıyorlar.
{ \ pos ( 252,270 } J'avais oublié que t'étais aussi sexy en uniforme.
Üniformanın içinde ne kadar da yakışıklı görünüyorsun!
{ \ pos ( 252,270 } J'ai cru que tu m'avais épousé pour mon charme.
Benimle bunun için evlendiğini sanmıştım.
{ \ pos ( 252,270 } C'était l'uniforme.
Nedeni üniformaydı.
{ \ pos ( 252,260 } Tu bosses combien de temps sur cette affaire?
Bu dava ne kadar sürecek?
C'est dommage, j'aime ce genre d'affaire. { \ pos ( 252,270 } Tu restes à la maison. Horaires normaux.
Aslında bu davada olman güzel çünkü evde kalıyorsun, çalışma saatlerin belli.
{ \ pos ( 252,270 } Tu voudras peut-être être un peu plus prudent { \ pos ( 252,270 } maintenant que je suis... enceinte.
Sadece biraz dikkatli olman gerektiğini söylemeye çalışıyorum çünkü ben hamileyim.
{ \ pos ( 252,270 } Ils t'ont appris d'autres langues à Devonshire?
Devonshire Bölümü'nde sana başka diller öğrettiler mi?
{ \ pos ( 252,270 } Tu peux lire ça?
Bunu okuyabiliyor musun?
2-5-2.
252.
Je vais te dire... { \ pos ( 252,282 ) } C'est un sacré signe du destin.
Ya orada... Manyak mısın? Ya ayağın kayarsa?
{ \ pos ( 252,270 } C'était contre moi?
Söyleyeceğin başka bir şey var mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]