Translate.vc / Francês → Turco / 282
282 tradutor Turco
62 parallel translation
Le vol American Travelways numéro 282 en provenance du Caire vient d'atterrir.
Kahire'den kalkan American Travelways'e ait 282 sefer sayılı uçak iniş yapmıştır.
Au nom d'American Travelways, bienvenue sur le vol 282 à destination de Rome, puis de New York.
American Travelways'in 282 sefer sayılı uçağıyla önce Roma'ya, oradan da New York'a uçacağız.
Un détournement s'est produit il y a cinq minutes à bord du vol American Travelways numéro 282...
American Travelways'e ait 282 sefer sayılı uçak beş dakika önce kaçırıldı.
Le vol ATW 282 vient d'être detourne.
282 sefer sayılı ATW uçağı kaçırıldı.
Tour de contrôle des arrivées de Beyrouth, vol 282 American Travelways, commandé par le capitaine Abdul Rafai de la Revolution... du nouveau monde.
Beyrut kontrol kulesine, 282 sefer sayılı American Travelways yolcu uçağı Yüzbaşı Abdul Rafai'nin kontrolünde kendisi Yeni...
Vol American Travelways 282, ici aeroport Boumedienne.
American Travelways 282 sefer sayılı uçak, Boumedienne Havaalanı'ndan bildiriyoruz.
Vol 282?
282 no'lu uçak?
Vol 282, que faites-vous?
282 no'lu uçak, ne yapıyorsun?
Beyrouth, ici vol 282 American Travelways.
Beyrut 282 sefer sayılı American Travelways yolcu uçağından bildiriyorum.
Ici ATW282, terminé.
ATW 282 kalkıyor.
Que se passe-t-il?
00 : 07 : 05,282 - - 00 : 07 : 06,607 Yakalayın onu! Yakalayın onu!
Avec vos 282 000 dollars?
Senin 282.000 dolarınla mı?
Je le crois, et il appartient à M. Muir de nous dire ce qu'il y a acheté exactement avec 282 000 dollars.
Sanırım öyle efendim ve Bay Muir'in, 282 bin doları ile oradan ne aldığını bize anlatacağını umuyorum.
A cause des conditions météo et de l'érosion qui se produit sur le littoral des plages, et du fait que ce sont toutes mes économies... Domaine Green Turtle - 282 000 dollars... je voulais être sûr.
Değişen hava koşulları ve erozyon yüzünden bu para hayatım boyunca yapmış olduğum bir birikim olduğundan sadece emin olmak istedim.
282.
282.
Acier inoxydable, motif rayonnant, gargouilles luisantes... le tout conçu par William Van Alen... pour battre son ex-associé... qui construisait la tour Bank of Manhattan à 282,5 m.
Nirosta çeliği, kemerli kule, parlayan heykeller. Tasarımını William Van Alen yaptı, o sıralar 282 metrelik Manhattan Bankası Gökdelenini yapan eski ortağını geçmek istiyordu.
Rien n'est joué. On vient de comptabiliser 6 282 voix supplémentaires pour Baltar, ce qui l'amène à 21 569.
Daha tamamlanmadı ama şu ana kadar Baltar için 6.282 oy daha geldi ve toplam oy sayısı 21.569'a ulaştı.
La chaîne 282.
Kanal 282.
C'est la chaîne 282?
Bu kanal 282 mi?
Tu peux juste me dire si c'est la chaîne 282?
Lütfen bana söyler misin, bu kanal 282 mi?
Ouais c'est la chaîne 282.
Evet kanal 282.
Quoi? { \ pos ( 252,282 ) } De quoi je parlais?
Bu bir güven göstergesi Ciddiyim.
{ \ pos ( 112,282 ) } qui partait en couille avec le 11-Septembre. Tous ces gars, agissant dignement, mourant, les parents devant les enterrer.
Doğru şeyler yapan o kadar adamı ebeveynleri gömmek zorunda kaldı.
{ \ pos ( 192,225 ) } Et je cherchais quelqu'un qui me doit une faveur, quelqu'un qui a été irrespectueux { \ pos ( 282,205 ) } et qui s'est montré égoïste.
Ve bana borçlu olan bana karşı saygısızca davranan ve bencilce davranan birilerini arıyorum.
Pourquoi j'arrive pas à penser...
Lanet olası neden ben... 1116 01 : 03 : 06,282 - - 01 : 03 : 09,877 Tamam. Pekâlâ. 303.
Attention, pôle Sud : ceci est une notification de vol pour Papa 282.
Güney Kutbu'nun dikkatine. Papa 282 için uçuş duyurusu.
Carrie Stetko, appelez Comm au 282.
Carrie Stetko, lütfen 282'den İrtibat'ı arayın.
{ \ pos ( 162,282 ) } Je déverrouillerai quand tu te mettras à parler.
Sen konuşmaya başlayınca açarım.
{ \ pos ( 162,282 ) } Je suis un adulte, je peux pas...
Ben yetişkin bir adamım. Buradan çıkabilirim.
Toujours ouvert. { \ pos ( 132,282 ) }
Çok teşekkür ederim.
{ \ pos ( 132,282 ) } C'est son modus operandi, hein? - Que ferais-je sans toi?
Tabii ki Tommy'ye ihtiyacım olduğunda ortadan kayboluyor ve sen işimi hallediyorsun.
{ \ pos ( 232,282 ) } Huit, en fait, j'ai regardé ma montre. { \ pos ( 232,282 ) } Et je me suis demandée
Aslında sekizdi çünkü saatime baktım.
{ \ pos ( 232,282 ) } pourquoi je ne l'avais pas encore fait.
Ve hâlâ niye yapmadığımı merak ettim.
{ \ pos ( 232,282 ) } Avant de me souvenir. { \ pos ( 232,282 ) } Tu allais être ma seconde vie.
Sonra benim ikinci hayatım olacağını hatırladım.
{ \ pos ( 232,282 ) } Mais je pensais que... { \ pos ( 232,282 ) } et tu me l'as fait croire, { \ pos ( 232,282 ) } que j'allais avoir une autre vie.
Ama sandım ki, sen de beni ikna ettin yeni bir hayatım olacaktı.
{ \ pos ( 232,282 ) } Chérie, tu l'as dit dans ta façon de m'embrasser.
Tatlım öpüşünden belliydi.
{ \ pos ( 232,282 ) } Dans ta façon de me déchirer.
Beni parçalamandan belliydi.
{ \ pos ( 232,282 ) } Je t'aime. { \ pos ( 232,282 ) } Je te déteste.
Seni seviyorum.
On a démoli leur expertise médicale.
Birisi 93, diğeri 282. Onların medikal dayanaklarının her bir parçasını yerle bir ettik.
- Nathan Muir via Thomas Quinn Investissement 282 000 dollars, sur un compte à Grand Caïman, pas plus.
Ona Cayman Adaları'ndaki hesapta 282 bin dolarımın olduğunu söyle.
282 000 dollars?
- 282.000 dolar?
Je vais te dire... { \ pos ( 252,282 ) } C'est un sacré signe du destin.
Ya orada... Manyak mısın? Ya ayağın kayarsa?
{ \ pos ( 112,282 ) } C'est le cours normal des choses, tu sais?
Anladın mı?
{ \ pos ( 112,282 ) } Tu me suis?
Ebeveynler çocuklardan önce ölmelidir.
{ \ pos ( 112,282 ) } On peut en dire, des choses, là-dessus.
Bunun için söylenecek çok şey var. Hem de çok.
{ \ pos ( 112,282 ) } Rends-moi service.
Şunun üstüne bas.
274. 275. 276...
27 4, 275... 276, 277... 278, 279... 280, 281... 282, 283...
Ah bon?
Özel bir İnternet sayfasından gruplarına üyelik kabul eden eşinin tek örneği bir çete olduğu söyleniyor. 16.2 ) } İsimsiz 289.8 ) \ frx8 \ fry4 } Görünüşe göre bazılarının ucu Awakusu Kulübüne dayanıyor 282.6 ) } İsimsiz 592.2 ) \ frx2 \ fry12 \ frz359.256 } Başsız sürücü Dollars'ın üyesi { cuts off near the end }
{ \ pos ( 132,282 ) } Dès que j'ai besoin de Tommy, il disparaît,
- Teşekkür ederim Franco.
{ \ pos ( 132,282 ) } et te voilà, à régler les affaires.
- Tabii, bir şey değil.
{ \ pos ( 232,282 ) } Tu n'allais pas remplir ça. Personne.
Kimse dolduramayacaktı.