English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Absolution

Absolution tradutor Turco

228 parallel translation
Son histoire, racontée dans l'espoir de la grâce divine et de l'absolution.
" Tanrı Lütuf'unu ve insaflı bağışlanmayı umut edişini bizzat anlattığı hikâyesi.
- Pour avoir l'absolution, il faut te dénoncer.
Çark edersen günahlarının af olacağını mı sanıyorsun?
Vous avez dû demander l'absolution... - avant de devenir prêtre? - Oui.
Ama rahip olmadan önce, günah çıkartıp vicdanınızı rahatlatmışsınızdır.
Je ne demande pas l'absolution.
Bağışlanma istemiyorum.
Il n'y a pas d'absolution pour ce que tu as fait.
Günah çıkarmamı falan sağlamayacak mısın? Yaptıkların bağışlanmaz.
Dis à ma mère qu'après avoir déplu à mon père... je suis allée me confesser... pour obtenir l'absolution!
Git ve anneme söyleyi ver. babamı mutsuz ettiğim için. gidiyorum Rahip Laurence'ın hücresine.
Tu vois, parfois... il y a des cas où l'absolution ne...
Bazı günahların... Bazı günahların affedilmesi için...
- Tu viens chercher l'absolution.
Buraya affedilmeye geldin.
Bien entendu, mais pourquoi ne pas leur vendre votre absolution, une rémission totale de leurs péchés passés et futurs pour lesquels vous pourriez payer?
Elbette ama... neden... kutsal hoşgörüye sığınarak... geçmişteki ve gelecekteki muhtemel günahlarınızın toplu bir affı için... senin ödeyebileceğin bir bedel yerine, onları satmayasın ki?
Elles obtiendront l'absolution.
Tanrı'nın hoşgörüsüne mazhar olacaklar.
A tous ceux des Forces Armées... qui ont sacrifié leur vie... dans cette juste et sainte guerre... pour une paix durable... je donne l'absolution... de tous leurs péchés.
Silahlı Kuvvetlerde görev yapan... ve genç hayatlarını... kalıcı barış için yapılan... bu adil ve kutsal savaşta feda eden herkes... tüm günahlarından... arındırılmıştır.
Que leurs consciences accablées par le péché, reçoivent ton pardon et ton absolution.
Bizi, sana itaat etmeyenlerden uzak tut.
C'est pour donner l'absolution à un vieil homme qui va mourir.
Ölmek üzere olan yaşlı bir adamın günah çıkarması için.
Tu veux l'absolution avant de te présenter devant Dieu?
Tanrı'nın huzuruna çıkmadan önce bağışlanmak istiyor musun?
Ils lui donneront l'absolution.
Onu günahlarından arındıracaklar.
L'absolution et une belle messe.
Günah çıkarma iyi bir ayindir.
Comment puis-je trouver l'absolution?
Bu işin içinden nasıl çıkabilirim?
Vous voulez mon absolution?
Günah çıkarmak mı istiyorsunuz?
Tu es en quête d'une absolution.
Bunu da günahının bağışlanması için yapıyorsun.
J'entendis la musique du vrai pardon remplir le théâtre... donnant à l'audience entière une absolution totale.
Tiyatroyu dolduran gerçek bağışlayıcı müziği duydum salonda oturanlara mutlak bir mükemmeli sunuyordu.
Récite-moi ton chapelet maintenant, fais pénitence, et je te donnerai l'absolution.
Kefaretin için, çok dua et ve tövbe et ben de seni bağışlayacağım.
Alors vous savez que je ne donne pas l'absolution pour un meurtre!
- O zaman, bir cinayetin bağışlanmasını kabul etmemin mümkün olmadığını da biliyorsundur.
Il n'y a pas d'absolution pour ça, mon père.
Bunun affı yok Peder.
Seigneur, donne moi ta compassion, et donne l'absolution aux errants, pauvres pêcheurs aveugles, qu'ils puissent trouver refuge, s'envelopper dans tes profondes ténèbres.
Tanrım, kalbime kavrayış zerk et ve her gün avare gezenin günahlarını bağışla ki günahkâr ruhum tanısın hakikatini. Çünkü bu dünyayı mesken tutan kördür ve nihayetsiz karanlığa gömülüdür.
Demandez lui de vous donner aujourd'hui l'absolution.
O halde Tanrınızdan bugün sizi affetmesini isteyin.
Je vous ai déjà donné une absolution générale.
Genel günah çıkarma işlemlerini yaptık.
Vous ne recevrez pas l'absolution de ma part.
Benden hiçbir bağışlama almayacaksın.
Donnez-moi l'absolution. Donnez-moi l'absolution, mon Père.
Günahlarımı affet beni arındır, peder!
Il n'est question ni d'acquittement, ni d'absolution, ni de bénédiction, ni de rien d'autre qu'unincroyable concours de circonstances que vous avez exploité au profit de votre client.
Buna beraat denemez avukat bey. Aklanma, temizlenme, kurtuluş da denemez ama koşullar öyle inanılmaz bir şekilde denk geldi ki... bu durumu müvekkilinizin lehine kullandınız.
Et vous supplie... au nom de Dieu de m'accorder l'absolution des fautes que j'ai commises dans ces'sectes'.
"Ve Tanrı'nın adıyla size yalvarıyorum -" " Tüm mezhepler... günahlarımı affedin... ve beni aranıza alın...
Une confession qui fait semblant n'obtient qu'un semblant d'absolution.
Bilmecemsi itirafın yanıtı da bilmeceyle olur.
Va et dis à ma mère que je me rends, puisque j'ai déplu à mon père, chez le frère Laurent, pour me confesser et recevoir l'absolution.
Anneme söyle : Babamı üzdüğümden, Günah çıkartmak için Gidiyorum Rahip Laurence'ın hücresine.
Chère Susan, est-ce une réponse que vous attendez de moi, ou est-ce une absolution?
Sevgili Susan benden cevaplar mı yoksa çözüm mü istiyorsun?
- Vous n'avez pas donné l'absolution.
- Günahlarımı çıkarmadınız.
Attendre une absolution qui ne viendrait jamais.
Hiç gerçekleşmeyecek olan... bağışlanmayı bekledik.
Je viens te donner l'absolution.
Ben buraya günahlarını bağışlamak için geldim.
De lui donner l'absolution.
Günahının bağışlanması için.
Donc, mon Père, si je comprends bien, cet homme a commis un meurtre, puis il est venu à votre confessionnal où vous avez décidé de lui donner l'absolution.
Peder, anladığıma göre bu adam cinayet işliyor sonra günah çıkarmaya geliyor siz de ona af vaat ediyorsunuz.
Et il l'a laissée ainsi pour aller à l'église demander l'absolution.
İşte kiliseye af dilenmeye koştuğunda kadını böyle bıraktı.
Je me suis confessée, repentie, et j'ai eu l'absolution.
- Evet ve günah çıkarttım, kefaret istedim ve affedilmeyi bekledim.
Il mérite l'absolution.
Bağışlanmayı hak ediyor.
Sous l'effet d'une sanction papale, l'entrée voûtée... de ce lieu saint de Jersey qui est vieux d'un siècle... sera un passage où l'on observera une totale indulgence- - C'est une croyance catholique peu connue offrant l'absolution... à ceux qui passeront sous sa voûte.
Papanın onayıyla, yüzyıllık Jersey... ibadet evinin giriş kapısı,... çok az bilinen bir Katolik dayanılarak, içinden geçildiğinde tüm geçmiş günahlardan arınılmayı sağlayan bir kapı olarak hizmete açılacak.
Je viens demander vos conseils, pas l'absolution.
Buraya tavsiye almak için geldim, ruhumu kurtarmaya gelmedim.
On n'est pas là pour l'absolution, On ne veut pas être rachetés.
Ama başaramadık. Doğa bizim için yine bilinen bir son hazırladı.
D'une certaine façon, j'essaie d'acheter mon absolution.
Bir bakıma, affedilmeyi denemiş olacağım.
- Restitution – Absolution
# Tazmin # # Affetme #
Alors donnez-moi la putain d'absolution.
Beni sadece affet.
Péché de pantalon, mérite l'absolution.
Derler ki : "Pantolonun suçu aklanır çabucak."
Je donne pas l'absolution.
Ben günah affetmem.
Il n'accordera pas l'absolution.
Günahlarını affetmez sonra.
Je n'ai pas besoin d'absolution!
Bağışlanmaya ihtiyacım yok!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]