Translate.vc / Francês → Turco / Aime
Aime tradutor Turco
155,595 parallel translation
Lucy, une des choses que j'aime chez toi c'est ton courage.
Lucy, senin sevdiğim özelliklerinden biri de cesur olman.
J'aime les mecs qui ont de la conversation.
Ben sohbet edebileceğim birini isterim.
- J'aime son ensemble.
- Döpiyesini beğendim.
Personne n'aime ce que tu regardes.
İzlediklerini seven yok. Haksızlık bu.
Il y a une... baguette magique ou un dieu spécial qui aime les tueurs blancs?
Yani sihirli bir değnek ya da cinayete meyilli beyaz erkekleri seven özel bir Tanrı mı var?
Je t'aime énormément, Lorna.
Seni çok seviyorum Lorna.
Je vous aime tellement.
Sizi çok seviyorum.
Elle aime sa moutarde spéciale.
Kadın özel hardal seviyormuş.
Tu sais que j'aime raconter une bonne histoire.
Güzel hikayeler anlatmayı severim.
Je n'aime pas les longs machins qui te tambourinent le col de l'utérus.
Rahim boynunu zorlayan uzun aletleri sevmem.
J'aime rester serrée.
Ben sıkı kalmayı seviyorum.
J'étais déjà là, mais j'aime vraiment l'idée des poupées de cheveux.
Ben demin de gelmiştim ama bence saçtan bebekler gerçekten işe yarayabilir.
J'aime bien le soleil.
Güneş ışığı hoşuma gitti.
J'aime l'histoire que ça raconte.
Yani... Bir hikayesi olması hoşuma gitti.
J'aime l'argument que tu défends, et le fait que sans les jambes, on n'est qu'un éclopé déformé et répugnant.
Hayatında aşk olduğunda ayakların yere basar, olmadığında ise iğrenç, deforme bir sakat olursun.
- Je t'aime!
- Seni seviyorum!
Rasé de près, j'aime bien.
Tıraşlı halini beğendim.
J'ignore ce que ça veut dire, mais j'aime pas!
Ne dediğini anlamadım ama hoşuma gitmedi.
J'aime bien Diaz, mais on peut pas prendre pour elle.
Diaz'ı severim ama yaptığının cezasını biz çekemeyiz.
- Je n'aime pas les fêtes.
- Partileri sevmem.
J'aime bien.
Hoşuma gitti.
- Personne n'aime ça.
- Aslında kimse hoşlanmaz.
J'aime regarder les images.
Fotoğraflara bakmayı seviyorum.
J'aime travailler devant un public, j'ai donc invité ta famille à regarder.
Çalışırken izlenmeyi sevdiğim için de seyirci olarak aileni çağırdım.
Tout le monde sait que ce puto aime baiser contre du fric ou ce qu'on lui propose.
Bu puto'nun para ya da el altında ne varsa onun için sikişmeyi sevdiğini herkes biliyor.
Je ne veux plus entendre parler du fait qu'il tire plus vite que son ombre ou qu'elle aime les coups fourrés.
Yok efendim, o nasıl acemice davranmış, yok efendim, o nasıl hortumlamış, dinlemek istemiyorum.
La guerre psychologique, j'aime bien ça.
Psikolojik savaş. Hoşuma gitti.
Je t'aime, Benjamin Mendoza.
Seni seviyorum Benjamin Mendoza.
Je t'aime tellement.
Seni çok seviyorum.
Je t'aime plus que ma vie.
Seni canımdan çok seviyorum.
Et j'aime bien la partie sur l'équipe locale.
Ev sahibi takımla ilgili kısmı severim.
Parce que je l'aime.
Çünkü onu seviyorum.
Le fait qu'un SDF aime les associations d'aliments bizarres n'enlève rien à sa faim.
Evsiz bir adamın tuhaf yiyecek kombinasyonlarından hoşlanması aç olmadığı anlamına gelmez.
J'aime les histoires.
Hikâyeleri severim.
Et je l'aime encore. Et... l'amour fait souffrir.
Onu hâlâ seviyorum ve aşk acıdır.
J'aime connaître mes subordonnés.
Çalışanlarımla ilgili bilgi sahibi olmayı severim.
J'aime bien.
- Phyllis, ha? Hoşuma gitti.
J'aime bien vous écouter.
Seni dinlemeyi seviyorum.
Vous devez comprendre que le Christ vous aime tout de même.
Peygamber'in sizleri yine de sevdiğini anlamanız gerekiyor.
- Je t'aime.
- Seni seviyorum.
- Moi aussi, je t'aime.
- Ben de seni.
Je sais que tu as renvoyé Kady... et que tu n'aime pas donner l'asile, surtout à des pourris.
Kady'yi kovduğunuz biliyorum ve özellikle korunma konusunda sığınma talebinde bulunmaya hevesli olmadığnızı belirtti.
J'aime l'air.
Havayı severim.
Raven... - J'aime la plage.
Raven...
De ce que j'ai entendu sur comment Yolanda à fermé, les dents ne sont pas la seule chose que le Dr.Klein aime percer.
Dr. Klein'ın delmek istediği tek şey dişler değilmiş.
Je t'aime.
Seni seviyorum.
Il a aimé ce qu'il a entendu.
Sanırım hoşuna gitti.
Sauf que je n'ai pas aimé leur message :
Ama "Uyuşturucu kötüdür, falan filan"
J'aurais aimé qu'on me dise ça quand j'étais petite.
Keşke çocukken biri bana bunu söyleseydi.
Tu n'es pas très aimé.
Pek sevildiğin söylenemez.
J'aurais aimé être avec toi.
Keşke seninle olabilseydim.