Translate.vc / Francês → Turco / Albatross
Albatross tradutor Turco
61 parallel translation
Il a joué dans "Luther" et "Nobody Loves An Albatross". Il fait surtout de la télé et de la radio.
Luther ve Kimse Albatros Sevmez adlı iki oyunda pek çok TV ve radyo eserinde.
Je devais faire mon premier reportage important et Mario... Il était photographe au studio Albatros.
Bugün benim ilk önemli fotoğraf seansım olacaktı ve Mario da bir fotoğrafçıydı Albatross ajansında yardımcı elemandı.
La clé de tout, Mme Mayer, se trouve à l'Albatros.
Bayan Mayer, her şeyin anahtarı Albatross ajansında.
Studio Albatros.
Albatross ajansı.
Il s'agit de Gisella Pozzani, 32 ans, directrice du studio Albatros, qui est au centre de ces crimes horribles.
Adı Gisella Pozzani, 32 yaşındaydı. Seri cinayetlerin merkezi olarak görünen Albatross model ajansının sahibiydi.
La deuxième, Mario Ferreri, un photographe qui travaillait pour le studio Albatros.
İkinci kurban Mario Ferreri idi Albatross ajansında çalışan bir fotoğrafçıydı.
Albatros?
Albatross? Bir bakalım.
- M. Albatros, l'opération n'est pas finie.
Bay Albatross, henüz ameliyat bitmedi.
- M. Albatros, s'il vous plaît...
- Bay Albatross, lütfen!
Des pêcheurs ont trouvé des débris de l'Albatross, hydravion construit par M. Seton et avec lequel il tentait de faire le tour du monde.
Balıkçılar, "Albatros" a, Bay Seaton'ın dünyanın etrafında uçma girişimi için yapılmış olan uçağına ait olduğu sanılan bir enkaz bulmuşlar. "
J'ai quitté le lycée pour rejoindre l'équipage du bateau école Albatros et faire un demi tour du monde.
Albatross okul gemisinin mürettebatına katılmak için lise son sınıfı bıraktım. Dünyanın yarısını dolaşıp geleceğiz.
Je suis Shay Jennings, le second de l'albatros.
Albatross'un ikinci kaptanıyım.
L'albatros nous emmènera loin messieurs, mais il demande une attention constante.
Albatross, bizi çok uzaklara götürecek, ama sizden sürekli ilgi bekler.
L'Albatros?
Albatross.
Après des semaines de manœuvres, ayant passé la saison des ouragans, l'Albatros a pris le large.
Haftalarca süren eğitimi ve fırtına mevsimini geride bıraktıktan sonra Albatross açık denizlere yelken açtı.
Dis-lui qu'on est le voilier Ecole Américain, l'Albatross.
Onlara Amerikan okul gecimis Albatross olduğumuzu söyle.
C'était comme si l'Albatros nous avait fait remonter le temps.
Sanki Albatross bizi başka bir zamana götürmüştü.
L'Albatros.
Albatross.
J'ai le regret de vous dire que votre commandement de l'Albatros paraît caractérisé par l'imprudence, l'incohérence et l'absence de discipline. Ça vous fait rire?
Bana kalırsa, siz Albatross'a çok dikkatsiz, dengesiz ve disiplinsiz bir şekilde kaptanlık etmişsiniz.
Et vous étiez le second de l'Albatros?
Ama Albatross'un ikinci kaptanısın, öyle mi?
L'Albatros n'était pas seulement un bateau ou une école.
- Bay Gieg. - Albatross, yalnızca bir gemi değildi. Ya da bir okul.
Au cours des trois ans qui suivirent le naufrage de l'Albatros, Chuck Gieg, Tod Johnstone et d'autres partirent au Vietnam. Ils en revinrent tous sains et saufs.
Albatross, battıktan sonra geçen üç sene zarfında Chuck Gieg, Tod Johnstone ve diğerleri Vietnam'a gitti.
Albatross!
Albatros!
Albatros Quatre!
"Dördüncü" "Albatross'a"!
Capitaine de l'Albatross.
Albatros'un üstadı.
Les Albatross, vous m'entendez?
Albatroslar, beni duyuyor musunuz?
L'Albatross.
The Albatross.
L'Homme blanc supporte le poids des Nègres autour de son cou comme un putain d'Albatross.
Beyaz adam zencinin ağırlığını boynunda taşıyordu, tıpkı bir albatros gibi.
J'étais cuisto sur l'Albatros, je bossais pour un homme d'affaires qui emmenait ses partenaires à Tahiti.
Albatross adlı bir gemide aşçıydım, ortaklarını Tahiti'ye götüren bir iş adamı için çalışıyordum.
Un Albatross D-3, pas vrai?
Albatross D-3, değil mi?
Jette un œil. Clique sur celui intitulé'Albatross'.
"Albatros" isimli dosyaya bak.
Donc Albatross, la taupe, l'homme qui a tué Wendy...
Wendy'yi öldüren köstebek "Albatros"...
Alors Albatross, la taupe, l'homme qui a tué Wendy...
Wendy'yi öldüren köstebek "Albatros"...
Ce sont les dossiers Albatross?
Onlar... "Albatros" dosyaları.
- Albatross l'a déjà fait Ils ont désigné David meurtrier de Wendy
- "Albatros" daha önce de Wendy cinayetini David'in üstüne yıkmıştı.
Comment trouver Albatross si tout ce qu'on a c'est un dépôt effectué depuis une banque inconnue
- Takım elbiseli. - Dostlarını ara. "Albatros" u nasıl bulacağız ki?
Albatross a loué un box à Ashburn, il y a 3h.
"Albatros" üç saat önce Ashburn'de bir depo kiralamış.
La casquette de baseball travaille pour Albatross
Beyzbol şapkalı adam "albatros" için çalışıyor.
Le gars qui a eu Huck et qui travaille pour albatross...
Herif Huck'ı yendi ve Albatross için çalışıyor...
Je veux être sure, Je dois être sure, et vous le devriez aussi, D'autant plus que le dernier homme que nous avons accusé à tort a fini mort.
Albatross olmakla suçlayacaksam emin olmalıyım, emin olmak istiyorum, sizde emin olmalısınız, özellikle son yanlış suçladığımız adamın sonunda öldüğünü düşünürsek.
Il y a quelques semaines, je suis entré ici par effraction et copié la clé usb que tu avais sur Albatross.
Bir kaç hafta önce, buraya gizlice girdim ve senin Albatros'tan aldığın belleği kopyaladım.
- Albratross est quelqu'un d'autre.
- Albatross başka biri.
Cela doit être le gars avec la casquette de baseball, celui qui travaille pour albatross.
Bu Albatross üzerinde çalışan, beyzbol şapkalı adam olmalı.
Abatros sait qu'elle est après lui.
Albatross onun peşinde olduğunu biliyor.
Il a financé l'Albatross.
Albatros'un yapımını o karşılamıştı.
L'Albatros?
Albatross'a mı?
"Brick goélette Albatros, 1961."
Albatross Guleti.
Je commandais l'Albatros.
Ben Albatross'un kaptanıydım.
20 % de fichiers Albatross étaient cryptés.
Flaş belleği teslim edersek kendi kuyumuzu kendimiz kazarız.
Donc Albatross, la taupe, l'homme qui a tué Wendy... est celui qui a divulgué leur noms aux terroristes.
Aynı zamanda da ajanların adlarını teröristlere sızdıran kişiymiş.
Si je l'accuse de trahir son pays d'être la taupe, d'être Albatross
Eğer onu vatana ihanetle, köstebek olmakla