Translate.vc / Francês → Turco / Arma
Arma tradutor Turco
97 parallel translation
Le tapis rouge est déjà posé devant l'église... Papa brûle d'avoir des armoiries sur les confitures qu'il fabrique.
Hanover meydanı, St. Georges'un önünde halı serildi bile ve babam da reçel etiketinde bir arma için deli oluyor.
" Crest : Un lion couchant gardant ou
Pençelerinin arasında horozlu bir arma tutan... "
Sont-elles dans votre famille depuis longtemps?
Bu arma uzun zamandır ailenize mi ait?
Je marchais sur le rivage quand je vis une tour rouge qui portait une inscription et un écusson : un serpent enroulé autour d'un bâton.
Deniz kenarında yürüyordum sonra birden uzun, yuvarlak, kızıl kuleyi gördüm. Girişin üstünde bir kitabe ile arma vardı. Komik bir arma.
Avec un écusson sur la porte?
Kapının üstünde de bir arma vardı.
J'ai par hasard rencontré un spécialiste héraldique.
Şans eseri bir arma uzmanı ile tanıştım.
À la vue de la cloche, il s'est plié.
Gülhatmi arma konuştu onunla.
Et en jetant l'assiette, elle est redescendue en vacillant et le signe bleu tournait comme ça
Kafeteryada Cornell arması vardı. Tabağı fırlatınca tabak yere düşüp yalpa yapmaya başladı ve mavi arma şu şekilde döndü.
Et je me suis demandé.. il me semblait que le signe bleu tournait plus vite que le vacillement et je me demandais quelle était la relation entre les deux.
Hayret ettim, sanki mavi arma yalpadan daha hızlı dönüyordu. Bu ikisi arasında nasıl bir ilişki olduğunu merak ettim.
Dis-moi, ton insigne veut dire quoi?
Anlatsanıza, elbisenizdeki bu arma nedir?
Le même symbole qui était sur la vieille cheminée dans votre maison et sur ce collier.
Evinize kazınmış olan arma. Bu taşta da var.
"Les ongles, le bras, les code."
Dö nayils madam. - Dö arma, dö bolbov.
Tu penses que ça ressemble à une ornement de capot.
Kaput üstü arma gibi göründüğünü düşünüyorsun.
Pas besoin d'avoir un bout de ruban pour avoir de l'honneur.
Onur sahibi olmak için koluna arma gerekmez.
Faudrait de la pâte Arma.
Eğer Lava sabunu olsaydı işimi daha kolay halledebilirdim.
Mais quand il inséra la cassette dans l'autoradio, il arma un mécanisme qui, quand il essaya de quitter sa voiture, déclencha une explosion entendue à sept km à la ronde.
Ne yazık ki, kaseti aracının teybinde çalmaya çalıştığında arabadan çıkmaya çalışırsa, sesi 8 km öteden duyulacak bir patlama yaratacak,... bir mekanizmayı harekete geçirdi.
Elaine, que penses-tu de cet écusson?
Elaine, armaya ne dersin? Buradaki arma hakkındaki görüşün ne?
Et il se fera une belle commission sur une veste qui ne plaît à personne.
O satıştan epeyce de komisyon almalı, üzerinde öyle bir arma olan, kimsenin sevmeyeceği bir ceketti.
Une veste avec un écusson.
- Üzerinde arma vardı.
Cet écusson a l'air différent.
Galiba, bu arma farklı.
... le symbole de l'équipe militaire...
Aslında bu arma, çok özel bir askeri takımın sembolü.
"Est-ce le visage qui arma mille vaisseaux " et brûla les tours d'Ilion? "
Bu yüz değil miydi binlerce gemiye açtıran yelkenlerini ve yakan Illium'un harap burçlarını?
"Est-ce le visage " qui arma mille vaisseaux "et brûla les tours d'Ilion?"
Bu yüz değil miydi binlerce gemiye açtıran yelkenlerini ve yakan Illium'un harap burçlarını?
Ils ont les mêmes maillots que nous.
Bizimle aynı arma ve formayı giymişler.
Tu crois qu'il existe des patchs pour ça?
Bunun için bir arma yaparlar mı sence?
J'ai des bouttons et des posters.
Poster ve arma yaptırdım.
On décroche les mandats : bien. Sinon, on ne fait rien.
Herşey için arma iznimiz olursa güzel eğer olmazsa hiçbirşey yapamayız
Et son rôle dans un petit film nommé L'Arme Buccale!
Ve de "Arma-göt-on" adlı filmdeki performansı hakkında.
Il avait un logo sur sa chemise avec des lettres qui voulaient rien dire.
Cebinin üstünde de bir arma. Bir sürü harf vardı ama bir anlamı yoktu.
Travaillant avec la United Fruit, la CIA entraîna et arma une armée rebelle et trouva un nouveau leader pour le pays, le Colonel Armas.
United Fruit Company ile çalışarak, CIA silahlı bir isyan ordusu hazırladı. Yüzbaşı Armas adlı birini de ülkenin yeni lideri olarak seçti.
Pas de galons... ni d'insigne.
Arma yok - - nişan yok.
Un vrai, pas un tee-shirt, avec un dessin dessus.
Mm-hmm. Huh. Şu üzerinde arma olan gömleklerden değil herhalde?
Il y avait un logo?
Üzerinde arma var mıydı?
Écoute, Arma... le soir où Will est mort... tout le monde gesticulait et s'excitait... mais je t'assure... il n'a même pas cillé quand la moto lui a foncé dessus.
Bak, Anita... Slick'in öldüğü gece, millet koşuşturuyor, çığlıklar atıyordu ve... Tanrıya yemin ederim...
Quel film? Arma sur mon guidon.
Arma-get-it-on.
Arma sur mon guidon.
Arma-get-it-on.
Les scouts en utilisent pour les badges.
İzciler arma yapmakta kullanıyor.
ça mérite bien un badge, non?
İzci kız, bunun için özel bir arma alır herhalde.
Arma qui?
"Arma" kim?
Il y a un insigne.
Bir de arma var.
Nigel arma tout pour que semblez que tu le tuas?
Her şeyi ben yapmışım gibi gösterecek şekilde ayarladı. Demek Nigel onu sen öldürmüşsün gibi gösterdi.
Donc qu'est-ce qu'on fait avec l'écusson?
Peki şu arma olayı ne?
C'est un écusson que la femme de Doug nous avait fait.
Bu Doug'ın karısının yaptığı bir arma.
Joli écusson.
- Güzel arma. - Evet.
C'est ma femme qui a cousu ça sur nos blousons.
Unutma, sadece karımın yaptığı bir arma bu.
- Eh bien, il Arma, mais est tout à fait solitaire? .
Büyüleyici tarafları var ama insan yalnızlık çekebiliyor.
Le pâtissier s'arma de courage pensant trouver Chuck tenue en otage par le néfaste et désespéré Dwight Dixon.
Turtacı çaresiz ve ölümcül Dwight Dixon'ın elinde, rehine olarak tutulan Chuck'ı bulacağına dair kendini hazırladı.
L'ornement du capot...
Bir arma...
L'ornement sur le capot aurait été trop bas.
Arma çok aşağıda.
Cordon?
arma?
Il arma tout cela pour qu'il semble que... que je le fis. Comment est-ce que tu arrivas à cette conclusion?
Bunu nereden çıkardın?