English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Athlète

Athlète tradutor Turco

860 parallel translation
Tu sais que Neeko est un athlète professionnel?
Neeko'nun profesyonel bir atlet olduğunu biliyorsun, değil mi?
Lui c'est un grand athlète... un guerrier de sang... Un exemple dont Tate peut être fier!
O doğuştan iş bitirici, safkan bir savaşçı, Tate'in gurur duyacağı türde bir adam!
Le temps passa et le fils adoptif d'Arrius endurci et fortifié par les galères, devint le plus grand athlète de son époque, l'idole de Rome.
Zaman geçti, ve Arrius'un evIatIik ogIu kadirgaIarda edindigi güç ve dayanikIiIik sayesinde zamaninin en büyük atIeti ve Roma'nin idoIü oIdu.
Il faudrait être un athlète.
Atlet olmak lazım.
Et celui-ci c'est l'athlète, l'hercule.
- Peki bu kim? - O da... Ah!
Vous êtes un vrai athlète.
Boylu poslu birisiniz Bay Tarzan.
Tu as des épaules d'athlète.
Bir at gibi omuzların var.
Il avait plus l'air d'un athlète que d'un artiste.
Apaçık bir şekilde, bir sanatçıdan çok bir atlete benzemeye çalışıyordu.
J'ai le plaisir de présenter ce beau trophée et cette médaille... au grand athlète qui a remporté la principale course... M. Richard Nugent.
Bu özel günün kazanını ve büyük atlet, Bay Richard Nugent'a bu güzel zafer hatırası ve madalyayı vermekten büyük bir onur duyuyorum.
Et elle a épousé un athlète.
O da, bir atletle evlendi.
Tel un athlète avant la compétition, elle comptait les calories, se couchait tous les soirs á 21 h.
Olimpiyatlar için hazırlanan bir sporcu gibi, her kaloriyi sayıyor, gece saat dokuzda yatıyordu.
"James Wilson Athlète de l'année"
James Wilson Senenin En İyi Çok-Yönlü Sporcusu Ödülü
II se prend encore pour un athlète!
Zavallı hala kendisini atlet zannediyor.
Il était sûr d'avoir battu le Noir, un bel homme et un athlète remarquable.
Çok iyi bir insan ve iyi bir atlet olan zenciyi dize getirdiğine emindi.
La moralité, c'est capital pour un athlète.
Ve ahlak bir sporcu için en önemli şeydir. Anladın mı?
Soudain jaillit des coulisses un athlète, vêtu d'un slip immaculé.
Kanatlı atların yanında kusursuz mayo giymiş bir atlet.
Il renvoie d'un geste son conseiller et désigne l'athlète au public en déclarant : "Je croyais que mon éminence était grise, mais le sien a la blancheur Persil."
Onun danışmanı uzakta görünür. sporcu ve puan daha sonraki sahnede..... bu şekilde düşündüm, Sonra gri bir çamaşır... ama Persil o kiri beyazlatır..'
- Moi, je suis un athlète russe.
Ben de Olimpiyatlar için Rusya'dan geldim.
- Vous n'êtes pas athlète?
- Olimpiyatlara geldiğini söyledin. - Öyle.
On dirait que vous avez gardé un corps d'athlète.
Hala oldukça iyi bir vücuda sahip görünüyorsun, değil mi?
Bel athlète, ce garçon.
O çocuk gerçekten büyüleyici bir atlet.
Gabler est un athlète sexuel.
Gabler cinsel bir sporcu gibi.
Une véritable athlète.
Benzersiz. Her tarafına dokunun.
Moi, je deviendrais un athlète professionnel.
Ben profesyonel sporcu olurdum.
les années ont passé, et il comprend qu'il ne sera jamais un athlète professionnel...
Zaman akıp geçer ve artık profesyonel sporcu... olamayacağını anlar.
Je suis à la fois un athlète et un intellectuel.
Peki sen ne düşünüyorsun? Sanırım zeka ile fiziğin, sporcu ile bilginin üstün bir birleşimiyim.
Un athlète naturel.
Doğuştan sporcu.
C'est un bon athlète et il a un palmarès.
- Düzgün sicili olan iyi temiz biri.
On peut être grosse et avoir été une athlète.
Birkaç kilo aldım diye bir zamanlar sporcu oluşumu yok sayamazsınız.
Je l'aime parcequ'elle chante en me grattant le dos pendant des heures en me disant que je suis athlète, que je suis beau, que je mesure 1,80m. Voilà!
Seviyorum, çünkü sırtımı kaşıyarak saatlerce bana şarkı söylüyor, atletik ve yakışıklı olduğumu, boyumun 1,80 olduğunu söylüyor.
C'était un sacré athlète.
Adam lanet atletin biri idi, emin ol.
Je vais te l'arranger, moi, l'athlète.
Büyük atlet bu konuda neler düşünüyor, görelim.!
Devenir un athlète qui parle de lui à la troisième personne.
Kendisinden üçüncü tekil şahıs olarak söz eden biri olup çıkacağım.
Ma photo d'athlète vedette va décorer les boîtes de céréales dans quelques mois.
Birkaç ay sonra tahıl gevreği kutularına resmimi basacaklar.
Grand athlète.
İyi atlet.
De l'athlète que vous avez été.
- Çok iyi bir sporcu olduğunu da. Ama eskiden farklıymışsın.
Ce sera un athlète
Olacaktır güçlü bir adam
Questions comme pieds d'athlète... très irritant à la fin.
Sorular ayak kokusu gibi : Bir süre sonra sinir bozuyor.
J'étais un sacré athlète, vous savez.
Ben bir atlettim.
J'étais un vrai athlète.
- Ben harika bir atlettim.
C'est un truc d'athlète.
- Bu bir atlet numarası.
Nous avons eu un mal diabolique à trouver un athlète.
Bir atlet bulmak için muazzam zorluklara katlandık.
Un athlète en pleine possession de ses moyens.
Çok iyi durumda bir atlet. Ne diyebilirim?
C'est un athlète et il a des réflexes fantastiques donc il aurait évité la voiture.
Refleksleri harika bir atlet o. O arabaya çarpmayacaktı.
A quoi tu t'attendais, de la part d'un athlète?
Ayrıca, doğuştan sporcu birinden ne bekliyorsun ki?
pour tenir cinq minutes face à un athlète supérieur.
.. dayanacak yeteneği olmadığını kanıtlayabilirim.
Parce que c'est un athlète professionnel?
Profesyonel bir atlet olduğu için mi?
Je me sens comme un athlète.
Sporcu gibiyim.
Je veux comparer la foi à la course de l'athlète.
Bir yarışta koşmak ile inancı karşılaştırmak istiyorum.
Mais c'est une athlète!
Ama ne atlet!
Pas cet athlète olympique, j'espère?
Ve bebop tazısına da kesinlikle âşık olmazdı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]