Translate.vc / Francês → Turco / Baska
Baska tradutor Turco
185,374 parallel translation
Alors quoi, on va dehors, capturer quelqu'un d'autre?
Nasıl olacak, dışarıya çıkacağız ve başka birini mi yakalayacağız?
Je ne sais pas quoi faire d'autre.
Anne, yapılacak başka ne var bilmiyorum.
Il n'y a pas d'autre solution.
Yapılacak başka birşey yok.
Ni les cendres du premier commandant, si c'est tout ce qu'il y a là-dessous.
Eğer aşağıda ilk komutanın, küllerinden başka şeyler de varsa.
On nous a amené ici pour une raison. Réfléchis, y-a-t-il une autre clé?
Buraya bir sebep için getirildik gaia, düşün, başka bir anahtar var mı?
Je n'ai rien d'autre à dire.
Diyecek başka bir şeyim yok.
Le premier mandat d'un sénateur heureux d'être là.
Orada olduğuna sevinen bir başka ilk dönem vekiliydin.
Il y a d'autres issues?
Başka çıkış yolu var mı?
Désolée, je ne peux pas en dire plus.
Üzgünüm. Başka bir şey söyleyemem.
Heureusement, l'agent Ritter a sécurisé une autre copie de la NSA.
Neyse ki Ajan Ritter, Büro'dan başka bir kopyasını çıkartabildi.
On sait que MacLeish est coupable. Reste à trouver comment le coincer.
MacLeish'in suçlu olduğunu bilmek başka, suçlu olduğunu kanıtlamak başka.
MacLeish a d'autres partenaires.
MacLeish'in başka ortakları var.
Quel genre d'instructions?
Ne gibi bir talimat? Başka bir suikast denemesi mi?
- Quelqu'un aurait pu se joindre à vous?
- Görevinize başka biri mi katıldı?
Et aujourd'hui, c'est une autre victime de la guerre.
Şimdi de bir başka savaş zayiatı olacak.
Voilà mon conseil du moment.
Bu saatte başka tavsiye veremem.
Elle avait d'autres choses en tête.
Onun aklında başka şeyler vardı.
Eh bien, il y a d'autres cartes à jouer.
Oynanabilecek başka kartlar da var.
Vous n'avez pas le choix, monsieur.
Başka çareniz yok efendim.
Langdon n'a pas parlé d'autres attaques.
Langdon başka saldırılardan bahsetmedi.
Mais si on n'arrive pas à passer le Sénat, on n'aura probablement pas d'autre chance.
Ama Senato'dan geçiremezsek muhtemelen başka fırsatımız olmayacak.
Pour qu'elle s'allie au Président, il doit y avoir autre chose.
Ama Başkan'ı böylesine bağrına basması... Başka bir iş var bunda.
J'espérais trouver un moyen d'accélérer le processus pour passer au vote.
Hızlandırmanın bir yolunu bulabilmeyi umuyordum, belki başka bir taslağa ekleriz.
Ils ont encore d'autres témoins à appeler.
Daha görecekleri başka tanıklar var.
Ils ont d'autres témoins à appeler.
Daha başka tanıklar da görecekler.
Je pensais affronter autre chose.
Başka bir şeyle boy ölçüşmeyi düşünüyorum.
Ce n'est qu'un tas de mensonges.
Yalandan başka bir şey değil deyin, yeter.
Vous ne m'avez pas donné le choix.
Başka çare bırakmadın ki.
Autre chose.
Başka bir şey.
Je préfèrerais faire n'importe quoi plutôt que de vous interroger.
Seni sorgulamak yerine başka bir şey yapmak isterdim.
Nous n'avons pas le choix.
Başka seçeneğimiz yok.
- quand il m'a torturé.
-... başka seçeneği olmadığını söyledi.
Un autre cas.
Başka bir konu.
- On n'a rien d'autre à proposer.
- Başka diyecek bir şey yok.
On a besoin d'un autre moyen pour arrêter ça.
Başka bir yol bulmalıyız.
Si ca se passe autrement, elle meurt.
Başka bir şey yaparsanız kız ölür.
Est-ce que tu te souviens d'autre chose?
Patlayıcı olabilir. Başka bir şey hatırlıyor musun?
À ce stade, quel autre choix nous avons?
Kurt bu noktada başka şansımız var mı?
J'ai pas eu le choix...
Başka şansım var değildi...
- Il avait pas le choix.
- Başka şansı yoktu.
Quelque chose ne va pas?
Başka bir sorun mu var?
Il y a peut-être une autre taupe?
Belki de başka bir köstebek var? - Belki de sadece...
C'était sympa de prétendre être quelqu'un d'autre pour le week-end, mais je suis... en retard là.
Haftasonu için başka biri olmak zevkliydi ama artık mesai zamanı.
La formule a été modifiée pour déterminer le moment où le lithium devient si cher que c'est plus rentable de juste, vous savez, envahir un autre pays.
Formül, hangi noktada lityumun, gidip başka bir ülkeyi işgal edip lityumunu almaktan daha pahalı olduğunu belirlemek için ayarlanmıştı.
Dis nous à qui on doit s'intéresser dans Daedalus.
Daedalus'da başka kime bakmamız gerektiği konusunda şiirsel konuşmaya başla.
Quelqu'un d'autre de Daedalus dont on devrait savoir quelque chose?
Daedalus'da başka bilmemiz gereken kişi var mı?
Si c'est un autre des tes plans pour me récupérer, je te jure...
Ben... eğer bu başka bir beni geri kazanma planınsa yemin ederim...
Il doit y avoir un autre moyen.
Başka bir yolu olabilir.
Même si Zach Riley ne prépare pas une attaque américaine pour déclencher la guerre, quelqu'un d'autre le fait.
Zach savaş başlatacak bir saldırı planla - mıyorsa bile buradaki başka biri planlıyor.
Il ne se préoccupe pas des problèmes des autres.
Başka insanların sorunlarına aldırmaz.
Il envoie un autre message.
Başka bir mesaj daha atıyor.