English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Blizzard

Blizzard tradutor Turco

229 parallel translation
À travers la neige ou la grêle, à travers le blizzard ou les tornades, à travers le vent et la pluie, par-dessus les montagnes et les plaines, se jouant des éclairs et du tonnerre, toujours confiant, toujours dévoué, rien ne l'arrête.
Kar, dolu ve sulusepkeni tipiyi, fırtınayı rüzgar ve yağmuru dağların tepesini, düzlükleri çakıp duran şimşekleri ve göğün gürlemesini aşar gider hep güvenilir, hep doğru hiçbir şey durduramaz onu.
Je l'ai vite ramené de l'aéroport. Son avion a été pris dans un blizzard.
Onu hava alanından mümkün olduğu kadar hızlı getirdim.
Un jour, ma mere et moi avons ete pris dans le blizzard.
Bir pazar günüydü, hatırlıyorum, ikimiz neredeyse bir tipide kayboluyorduk.
Oui. Du désert aux montagnes, de la pluie au blizzard, j'ai chéri cette petite copine dans ma couverture.
Evet, Çölde ve dağda yağmurda ve tipide bu güzel şişeyi yatağımda sakladım.
Jeune inconscient, à poursuivre des panthères dans le blizzard.
Seni aptal çocuk, bu tipide panter kovalıyor.
J'étais bourré, pendant un blizzard...
Bir gün atımın üzerinde içe içe giderken düştüm.
Et ils se tuent eux-mêmes, comme à Cheyenne Wells, un troupeau affolé par un blizzard en 61... s'est jeté d'une falaise!
Bazıları kendi kendilerini öldürdü. Buffalolar, Cheyenne bölgesinde. Bir kez toplu intihar etmişti koca sürü tepede toplanıp sonra hep birlikte uçuruma atlamış.
On les poursuivait, mais le blizzard nous a fait perdre leurs traces.
Kar fırtınasına yakalanana kadar peşlerinden gittik. Sonra izlerini kaybettik.
Exposés au blizzard, c'est pire.
- Bizi bu fırtınada dışarı atarsanız, aynı değil. - Çok kötü yağıyor.
Et le blizzard est aussi pénible ici.
Dışarıdaki fırtınayla burası arasında fazla bir fark yok.
Il y a un blizzard dehors.
Bak, biz dışarda kar fırtınasına yakalandık.
Au blizzard.
Pekâlâ, kar fırtınası başlamak üzere.
J'ai l'impression que le blizzard continue.
Hala kar fırtınası devam ediyor sanırım.
Après une dispute, les allemands et les italiens firent demi tour, en emportant le dernier filet à cheveux. Le 3ème jour, le blizzard se leva.
Büyük bir kavganın ardından Almanlar ve İtalyanlar kalan son saç filelerini alıp geri döndüler.
Le blizzard... soufflait depuis huit jours.
Sekiz gündür tipi vardı.
J'ai entendu moins de vent dans un blizzard.
Amma da attın ha!
Ou en plein blizzard, dans un double sac de couchage?
Evet, veya yukarıda Whitney'de o kar fırtınasının olduğu gecede mi? Çift katlı uyku tulumunda, kur yapıyor.
Quand on a trouvé l'île, ils ont déclenché le blizzard.
Adayı bulduğumuzda, fırtına kopartıyorlar.
Après le blizzard, j'ai cherché pendant des heures.
Fırtına dindiğinde, saatlerce aradım.
Je vous ai dit, père de Donald, rien vu à cause du blizzard.
Size söyledim ya, Donald'ın babası. Tipide hiçbir şey göremedik.
... et un blizzard, qui d'ores et déjà fait date dans l'histoire de cette ville.
... hafta sonu boyunca gerçekleşen yoğun tipi şeklindeki kar yağışı, gördüğünüz gibi... bu kentin tarihindeki en kötü kar fırtınalarından biri oldu.
Le coeur fissile explosera seulement si, au moment critique, il est bombardé par un blizzard de neutrons, et le blizzard est créé par l'initiateur...
Bölünebilir çekirdek sadece kritik durumda nötron bombardımanına tabi tutulursa infilak eder. Bu bombardıman da bir insiyatör tarafından başlatılır.
L'hiver dernier, quand elle a pu venir me voir à Chicago, ils lui ont dit une heure avant qu'elle partait, seule, dans le blizzard.
Geçen kış, benimle Chicago'da buluşmasını ayarladıklarında... bir saat içinde oraya uçtu... tek başına, bir fırtınanın içinden.
On a été pris... dans le blizzard.
Bir tipiye yakalandık.
Avec ce blizzard, je n'ai pas pu vous y emmener.
Şiddetli bir tipiydi, sizi tehlikeye atmak istemedim.
Virginia, le jour du blizzard?
Virginia, tipi ne zamandı?
À part mon éditeur, mon agent, et toute personne qui me sauve la vie dans le blizzard.
Sadece editörüm, ajansım ve bir de beni araba kazasından kurtaran kişi.
Tu t'attends à quoi? À l'histoire d'un type qui tombe d'une colline dans le blizzard?
Ne bulmayı bekliyorsun, kar fırtınası sırasında otomobiliyle uçuruma düşen bir adamın hikayesini mi?
Et en plein blizzard.
Hem de tipide. Öyle dedi.
L'endroit le plus touché par le blizzard est le Sommet des Veuves.
Bu tipide Springfield`in yasaklanmış Dul Tepesine çıkmak çok zor.
On peut pas sortir, il y a du blizzard.
Dışarı çıkamayız. Tipi var.
Attendez-vous à des routes dangereuses, avec... ce blizzard.
Bu akşam bu kar fırtınası yüzünden ulaşım sorunu beklenebilinir.
Ce blizzard.
Bu kar fırtınası.
Le service national de la météo annonce un gros blizzard.
Büyük birkar fırtınası öngörülüyor.
- On a annoncé un blizzard.
- Kar fırtınasından söz ediliyor.
Peut-être ce blizzard qu'on est pas censés avoir.
Belki de gelmiyecek olan kar fırtınası.
- Un gros blizzard approche.
- Büyük bir fırtına geliyor.
... ce blizzard.
kar fırtınası yüzünden.
Ce blizzard.
Bu kar fırtınası mı.
On a annoncé un blizzard.
Kar fırtınasından söz ediliyor.
Je sais qu'il y a un blizzard.
Kar fırtınası olduğunu biliyorum.
- A cause du blizzard!
- Kar fırtınası yüzünden!
- Je vous l'ai dit, le blizzard!
- Söyledim, kar fırtınası var.
Le blizzard...
Kar fırtınası!
- J'espère... - Des rafales de neige... mais le blizzard va frapper en dehors de la ville.
- Sonra biraz kar yağacak ama fırtına kent dışında kalacak.
Plutôt le blizzard et le gel, tout, plutôt que ce rien
Güneşli sabahlar henüz gelmedi. Bana kar fırtınalarını ve donmuş boruları ver, ama yılın bu zamanını verme.
J'ai toujours pensé que je tomberais amoureuse en soignant un soldat aveugle... touché au combat. Ou en secourant un homme des griffes d'un blizzard... quelques secondes avant l'avalanche.
Aşık olmanın her zaman savaşta yaralanmış kör bir askere yardım etmek olduğunu ya da birini çığ düşmeden hemen önce kar fırtınasından kurtarmak olduğunu hayal ettim.
C'est un blizzard.
Fırtına şiddetinde rüzgar.
Bon, j'ai le cheveu cassant, la peau sèche. J'essuierais le blizzard pour t'avoir.
Anladık, saçım cansız, tenim de kuru, ama senin için karda kışta kalmaya razıyım.
Quand on arrive de l'autre côté, on est complètement gelé... comme si on venait de traverser un blizzard, tout nu.
- Diğer tarafa geçtiğinde, buz kesmiş olacaksın. Tipiye tutulmuş gibi.
Le monstre maudit. Le blizzard.
Lanetli canavar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]