Translate.vc / Francês → Turco / Boré
Boré tradutor Turco
50 parallel translation
D'accord... mais si c'est une fille, ce sera Boré, comme toi.
Tamam. Kız olursa da Bore olacak, seninki gibi.
Voir Tante Boré...
Bore halayı görmek.
C'etait dans du liquide de bore et- -
Sıvı bor içinde, yerçekimi kaldırılmış halde geldi.
Eh Bore, attends'.!
Bora dinle! Beklesene!
Cinq, du bore. Six, du carbone. Sept, de l'azote.
Altı, Karbon, ve yedi, Nitrojen.
C'est bizarre, cet excrément d'éléphant ne contient pas de bore.
Bu komik. Bu filin dışkısında çok bor eksikliği var.
La mère a préparé des beignets de yuca farcis.
Annem Yuca dolmasy böre? i hazyrlady.
Futurama vous est présenté par le bore en fusion.
Molten Boron size Futurama'yı sunar!
Rien ne vaut le bore en fusion!
Hiç kimse Molten Boron sevmez!
- Et le radar sur "ligne de visée". - Pas si vite.
- Havadan havaya radar durumu BORE.
L'analyse indique la présence de carbone, bromure, bore et calcium.
Örnek analizi karbon, bromür, bor ve kalsiyum gösteriyor.
Si tu ne te rends pas compte de ta valeur la vie ne rime à rien.
Don't take yourself for granted, without you life is such a bore.
Il y a quatre types de bore :
Dört çeşit bor var.
Pentahydrate de bore, décahydrate de bore, soude anhydre, sulfate de bore...
Pentahidrat bor, deksahidrat bor...
Et il y un autre type de bore...
- Bir çeşit daha var.
Le nom de la société est "IBC International Bore Chimie".
Şirketin ismi IBC, uluslararası bor kimyasalları.
Comment le bore arrive-t-il à la côte avant son départ pour la Chine?
Çin'e gitmeden önce boru kıyıya nasıl naklediyorlar?
Ok. 23 horizontal le nombre atomique du Bore : cinq.
Pekala. 23 soldan sağa "Bor'un atom ağırlığı". Cevabı "on" olacak. - Evet.
Le toit du bâtiment est en nitrure de bore cubique.
Orası barınak olarak yapıldı. Kübik bor-nitrür çatısı, dinamik vektör koruması var.
Des particules de titane, de magnésium, de bore sont encastrées dans ces fractures crâniennes.
Titanyum, magnezyum, tavlı bor tanecikleri, kafatasındaki çatlaklara gömülmüş.
Le bore, l'argon,
Boron. Argon.
Les investissements internationaux à long terme pour les minéraux tels que le pétrole, l'or et le bore ont été favorable à l'intérêt de notre pays.
Petrol, altın ve bor madenlerinde yapılan uzun vadeli çok uluslu yatırım ortaklıkları, ülkemizin çıkarına olmuştur.
Et le fil dans sa côte était en triple acier de bore et de manganèse.
Kaburgasındaki tel tetikleyiciydi, bor manganez ve çelik.
Comme agent de réticulation, on utilise du sel de bore.
Çapraz bağıntılı olarak da borik asit kullanıyoruz.
Plus de ballons pour l'anniversaire.
Görünüşe böre doğum günü çocuğu için balon kalmadı.
volée par Lex Luthor dans cet épouvantable film "Le retour de Superman"... sodium, lithium, bore, hydroxyde de silicate.
Ki bu da "Süperman Dönüyor" filminde Lex Luthor tarafından çalınan kriptonitin kimyasal formülü ile eşleşiyor. Sodyum, lityum, bor, silikat hidroksit.
Elle ne savait pas ce qu'étais le bore.
Bor'un ne olduğunu bilmiyordu.
On a 190l d'hydrure de bore de niveau industriel à l'arrière d'un camion avec nulle part où le traiter.
Elimizde 50 gallon ( 190litre ) endüstriyel borhidrür var, kamyonda yatıyor ve işleyecek yer yok.
Alors dites moi, l'hydrure de bore...
Peki söyleyin bana, borhidrür - -
0.5 milligrammes de bore.
.5 miligram of bor.
Bore...
Bor...
Trifluore de bore?
- Evet.
Cher "beau gosse", j'espère que tout va bien à Boreton *. * Bore = ennui
"Sevgili Yakışıklı, umarım Boreton'da her şey yolundadır."
Bore renforcé aiguisé au laser CO2.
CO2 lazerle keskinleştirilmiş süper sert bor.
Hydrogène, hélium, lithium, béryllium, bore, carbone...
Hidrojen, Helyum, Lityum, Berilyum. Bor, Karbon, Nitrojen.
Hydrogène, hélium, lithium, béryllium, bore, carbone, azote, oxygène, fluor, néon.
Hidrojen, Helyum, Lityum, Berilyum, Bor, Karbon, Nitrojen, Oksijen, Fulorin.
Hydrogène, hélium, lithium, béryllium, bore, carbone, azote, oxygène, fluor. D'accord!
Tam da benim düşüncelerim.
Hydrogène, hélium, lithium, bore, carbone, azote, oxygène, fluor, néon, sodium.
Hidrojen, Helyum, Lityum, Berilyium, Bor, Karbon, Nitrojen, Oksijen, Florin, Neon, Sodyum.
Cette petite ville est ennuyeuse à mourir.
This small town can bore you to death.
Un excès de bore produit cette couleur.
Bor miktarındaki fazlalık bu rengi veriyor.
Et grâce à Jimmy, nous avons du bore.
- Kesinlikle. Ve Jimmy sağ olsun boronumuz da var.
Le bore fond à 3 700.
- Boron ise 3.700 derecede erir. - Sigortası vardı değil mi?
Vous assurez, pas vrai? Le bore a aussi un effet de Desoxydation... Sur l'or blanc,
Ayrıca Boron'un beyaz altın üstünde oksitsizleme etkisi de vardır, tüm bunlar birleşince ortaya yeşil bir duman sütunu çıkıyor!
La seule chose qui pourrait être capable de t'aider est que la poudre qui a servi l'élément explosif contient du bore. ( élément chimique )
Yardımcı olabilecek tek şey... barut olarak kullanılan... patlayıcı madde bormuş.
Et les feux d'artifice expliqueraient le bore dans la poudre à canon que nous avons trouvé dans la mine.
Ve havai fişekler mayında bulduğumuz... borlu barutları açıklıyor.
Il y aurait une offre à 250 000. Pourquoi elle ne les vend pas?
- İddiaya böre 250 bin dolarlık bir teklif varmış.