English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Bossés

Bossés tradutor Turco

1,597 parallel translation
Tu peux pas arriver en retard, si tu bosses ici.
Eğer burada çalışacaksan, işe zamanında gelmelisin. - Neden bahsediyorsun.
J'ai dormi pendant des jours ou tu bosses vraiment vite?
Ya günlerdir uyuyorum, ya da çok hızlı çalışıyorsun. Uykusuzluğun ne durumda?
Hé, bosse, bosse, pas de bosse, bosse, trois bosses verticales, quatre bosses et un carré.
Hey, bump, bump, bump yok, bump, üç dikey bumps, dört bump ve bir daire.
Tu bosses dans quoi?
- Ne işle uğraşıyorsun?
Tu bosses à la télé, c'est ça?
Sen stüdyo da mı çalışıyorsun?
Tom. Tu ne bosses pas?
Bir kaç kez bağış yaptım.
Tu bosses pour moi.
Sen bana çalışıyorsun.
Depuis combien de temps tu bosses ici?
Peki sen söyle bakalım, ne kadar zamandır buradasın?
Oui, de sales éraflures, des bosses à l'arrière et sur le flanc.
- Evet. Fena sürttürdüm. - Arkayı ve yanı göçerttim.
- Où sont les bosses?
- Hani hasar nerede peki? Tamir ettirdim.
Une seule de ces bosses est sérieuse. Les vitres et la peinture prendront un autre jour.
Camlar ve boya bir gün daha sürer.
Dans ta vraie vie tu bosses pas non plus à l'usine!
Gerçekte fabrikada da çalışmıyorsun.
Et maintenant, on dirait que tu bosses au Neptune Grand. qui était l'endroit où le faux devoir a été posté.
Şimdi de sahte ödevin İnternet'e yerleştirildiği yerde çalıştığın ortaya çıkıyor.
Réjouis-toi, tu ne bosses avec personne dont les couches étaient...
Bebek bezlerini şey yapmak zorunda olduğun birisiyle çalışmak... durumunda olmadığın için şükretmelisin. - Yemek zorunda olduğun.
Ils n'avaient rien pour les malentendants, j'ai donc pris une carte pour aveugles avec toutes les bosses.
Sağır insanlar için olanından yokmuş ben de körler için olanından aldım.
Dis-moi, depuis quand tu bosses ici?
Baksana, ne kadar zamandır burada çalışıyorsun?
Tu bosses, mec. Uh, Julian me remplace.
Julian yerime bakacak.
Sur quoi tu bosses?
Çalıştığın konu ne?
C'est lié aux disciples latinos sur lesquels tu bosses avec les fédéraux?
Federallerle çalıştığın Latin Müritler işiyle ilgisi var mı?
Oui. C'est sympa où tu bosses.
Evet, güzel bir yerde çalışıyorsun.
Pourquoi pas? tu bosses ici. Et les employés ont besoin de beepers.
Çalışanlar çağrı cihazı kullanır.
Tu bosses pour Yoon Yeo-jung?
Yoon Yeo-jung için mi çalışıyorsun?
Toi aussi tu bosses pour lui je te signale.
Bildiğim kadarıyla, sen de onun ürkütücü maaş listesindesin.
Oh, tu bosses sur mon affaire maintenant?
Benim davamda mı çalışıyorsun?
Tu bosses avec Jake, aussi.
Jake'le de çalışıyorsun.
Tu bosses avec ton ex-mari, dans ce qu'il considère comme un sanctuaire.
Eski kocan için kocan için yapılmış bir mabette çalışıyorsun.
Il y a beaucoup de bosses sur la route.
Yolda bir sürü tümsek olacak.
Cette femme retient l'eau comme un chameau à deux bosses.
O kadın iki hörgüçlü bir deve kadar su tutuyor.
Le reste n'est que plaies et bosses venant des 17 bastons du semestre.
Öteki ağrılar bu yarıyıl karıştığı 17 kavgadan kalan... -... şişlik ve çürükler yüzünden.
J'y peux rien si tu bosses tout le temps.
Hep bu işi yapacaksan konser ayarlayamam ki.
C'est trop cool que tu bosses ici.
Harika bir mekânda çalışıyorsun.
Oh, alors maintenant, tu bosses sur ton livre avec mon fric?
Şimdi de benim paramla kitap mı yazıyorsun?
On sait que tu bosses pour Rezian.
Rezian'ın maaşlı adamısın.
Tu bosses pour nous, Nick.
Bunun için çalışıyorsun, Nick.
Tu bosses pour des connards.
- Puşt heriflerin evlerini düzenliyorsun.
Oui, mais les nanas avec qui tu bosses veulent coucher avec toi.
- Ben bunu hiç başaramadım. Ama seninle çalışan kızlar seni becermek istiyor, öyle değil mi?
Tu bosses avec elle depuis... une journée, c'est ça?
Onunla kaç gündür çalışıyorsun... Bir gündür mü?
Tu bosses sur quoi?
Ne üzerinde çalışıyorsun?
Tu bosses pour qui?
Kim için çalışıyorsun?
Je sais comment tu bosses.
Haydi. Nasıl çalıştığını biliyorum.
Et le type avec qui tu bosses?
Beraber çalıştığın adam da...
Tu bosses encore quand tout le monde a fini.
Herkesin işine koşuyorsun.
Elle a une corde de piano, j'ai une... chose en métal couleur bronze avec des bosses.
O bir piyano kablosu araştırıyor, bense üzerinde kabartma olan bronz bir metal parçası...
Quand vous tournez, le peigne en métal vient frotter sur les bosses, en créant une mélodie.
Kolu çevirdiğinde şuradaki metal çatal bu plaka üzerindeki kabartmalara sürtünüyor ve müziği oluşturuyor.
Seulement quelques bosses et des contusions.
Sadece biraz ezik ve morluk var.
Tu bosses pour la Marine, DiNozzo.
Donanma için çalışıyorsun DiNozzo.
Et tu bosses encore...
O halde burada çalışmaya devam edersin.
Tu bosses tes procédures d'autopsies?
Otopsiye yeniden mi göz atıyorsun?
Écoute, tu bosses bien, Cooper t'apprécie.
Bak, isinde iyisin. Cooper seni seviyor.
Tu bosses sur ce truc tout le temps.
Sürekli o şeyle uğraşıyorsun.
Les cheveux ne poussent pas normalement, ainsi on retrouve des noeuds et des bosses dans le cheveu.
Saçlar normal olarak büyüyemez. Bu yüzden saçlarda düğümler veya saç köklerinde şişmeler olur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]