Translate.vc / Francês → Turco / Boxer
Boxer tradutor Turco
667 parallel translation
Dai Bando va t'apprendre à boxer, Huw. À lutter d'abord.
Dai Bando sana boks yapmayı öğretecek, Huw.
Tu n'arrêtes pas de boxer des gens.
Kıskançsın. Her zaman insanlara saldırıyorsun.
- Eddie, comment as-tu appris à boxer?
- Böyle dövüşmeyi nerede öğrendin?
Un boxer?
Bir dövüşçü mü?
Lui a commencé à boxer.
Ben polisliğe başladım. O da boksa.
Je l'ai fait. Je lui ai dit de boxer.
Neticede, dövüşmesini söylediğim için, onu o yapan benim.
Tu vas avoir 4 rounds à boxer.
Önünde dövüşecek dört raundun var.
Je ne pourrai plus boxer!
Artık dövüşemem.
Je voulais boxer son supérieur.
Binbaşı olan üstünü yumruklamaya kalkıştım.
"Tu pourras boxer et pour la bagarre tu seras servi" me promet-il.
Dedi ki "Boks yapabiliyorsan istediğin kadar dövüş al."
Le capitaine Holmes dit que tu ne veux pas boxer.
Yüzbaşı Holmes bizim için dövüşmek istemediğini söyledi.
Tu connais une loi militaire qui m'oblige à boxer?
Orduda boks yapmak zorunludur diye bir kural mı var?
Je ne veux pas boxer.
Boks yapmak istemiyorum. Bunu düşünmek bile istemiyorum.
Pourquoi devriez-vous boxer?
Neden boks yapman icap ediyor ki?
Il adorait boxer.
Boksu çok severdi.
C'est bien vous que j'ai vu boxer, il y a deux ans?
Birkaç yıl önce seni dövüşürken görmüştüm.
Avez-vous déjà vu boxer un champion?
Boks maçlarını sever misin? Hiç büyük bir boksörü seyrettin mi?
- D'abord regardez-le boxer.
- Ücret nedir? - Önce bir gör.
Je le regarde boxer.
Bir bakayım.
Ton gars, il sait boxer ou c'est juste un géant?
İşte... Dövüşebilir mi? İri adamlar denge kuramaz.
Et il ne sait toujours pas boxer.
Hala dövüşemiyor.
Bien. Votre grand escogriffe sait boxer maintenant?
Senin şu iri soytarı dövüşebiliyor mu artık?
Gus ne devrait pas boxer si tôt après son combat contre Brannen.
Gus'ın ringe henüz dönmemesi gerekiyordu.
- Il doit boxer!
- Çıkmak zorunda.
Au prix où je le paie, il pourrait boxer.
Bu kadar paraya, iyi maç çıkarsa.
Ça ne sert que quand on sait boxer.
Bunun ancak dövüşebilirsen yararı olur. Haydi.
Apprendre à boxer un peu.
Boksu biraz öğrenmelisin.
Ce n'est peut-être que brutalité et ignorance et certains gars se font amocher, je sais, mais comment veux-tu que je devienne quelqu'un sans boxer?
Belki gaddarlık, kan ve cehaletten ibaret. Belki bir sürü herif birbirinin beynini dağıtıyor. Ama benim gibi bir herif boks dışında nerede adam olabilir?
- Apprends-lui à boxer!
- iyi savuşturdu. - Haydi, Burnecker.
Ça veut boxer et ça fume!
Şu Güneylileri görüyor musun? Boks yapmaya gelmişler ama ellerinde sigara var!
- Et vous venez boxer?
Boks yapmaya mı geldiniz?
Je ne l'ai vu boxer qu'une fois, il y a des années.
Neye dikkat etmeliyim?
15 jours avant la guerre, je devais boxer Gustav Ruting, un compatriote à vous, tiens, au Palais des sports, en vedette.
Ama 15 gün önce, savaş ilan edildi, Ben de mecburen asker oldum.. Vatandaşın Gustav Rudin ile ringe çıkacaktım.. Sadece 15 gün ile parayı da kaybettim.
Je ne sais que boxer.
Ben sadece bokstan anlarım.
Tu ne peux plus boxer.
Artık dövüşemezsin.
Je ne sais rien faire d'autre que boxer.
Dövüşmek dışında hangi işten anlarım ki?
J'achète le Boxer mort.
Ölü Boxerı satın alacağım.
Des Boxers, ici?
Boxer'ler burada mı?
Si je tue un Boxer, ça fera un incident diplomatique?
Eğer bir Boxerı öldürürsem bu diplomatik bir kaza mı sayılır?
Auriez-vous des renseignements secrets sur les chefs des Boxers?
Binbaşı anlaşılan Boxer lideri hakkında gizli bilgi sahibisiniz.
J'ai vu celui qui commandait les Boxers qui ont agressé le ministre d'Allemagne.
Bu sabah Boxer liderini, bakanı öldüren adamı gördüm.
Les Boxers ne cherchent pas les poissons dans les arbres.
Boxer'lar balık için ağaca tırmanmıyor.
Les Boxers fuient devant les étrangers.
Boxer'lar yabancıları bıraktı.
C'est vrai, les Boxers sont trop mal armés.
Boxer'lar böyle bir gücü durduramazlar.
Malgré les promesses des Boxers, les étrangers se renforcent.
Boxer'ların boş vaatlerine karşın yabancı şeytanlar güçleniyor.
Il nous avait invités avec des amis, on était dans le jardin... Papa a mis les gants et a demandé à Georges de boxer avec lui.
Bir Pazar günü babam bizi aldı, hep birlikte gittik babam eldivenleri giydi, George'un kendisiyle boks yapmasını istedi.
Voudriez-vous apprendre à boxer aux petits?
Küçüklere boks hocalığı yapmak ister misiniz?
Vous l'avez vu boxer?
Onu dövüşürken gördünüz mü hiç?
Un Boxer.
- Boxer mı?
Les Boxers seront punis.
Boxer'lar cezalandırılacak.
Les Anglais sont immobilisés. Général, les Boxers sont plus utiles que vous le pensiez.
Boxer'ların senin inandığın kadar gereksiz olmadıklarını gördün.