Translate.vc / Francês → Turco / Boyle
Boyle tradutor Turco
211,125 parallel translation
Je suis bien où je suis.
Ben böyle iyiyim.
J'ai dit que j'étais bien où j'étais.
Böyle iyiyim dedim.
Bien comme ça.
Güzel, işte böyle.
Beau travail.
İşte böyle!
Pas comme ça.
Böyle olmaz.
J'ai éprouvé pareil la première fois.
İlk seansımda ben de böyle hissetmiştim.
C'est un peu notre dynamique, voyez?
Bizim dinamiğimiz böyle, anlıyor musun?
Non, tu ne joues pas comme ça. Chut.
Böyle oynanmaz ama!
- Je suis... ça ne pourra...
- Böyle bir şeyin olması imkân...
Bonne étoile.
İşte böyle.
Quelqu'un vous contrôle?
Böyle davranmanızı biri mi söyledi?
♪ on nous l'a dit et certains ont choisi d'y croire ♪
♪ Bize böyle anlatıldı ve bazıları buna inanmayı seçer ♪
Pas comme ça.
Böyle değil...
- Je ne marche pas comme ça, frérot.
Ben böyle yapmazdım kardeşim.
Je comprends pourquoi vous pensez ça, mais on est vraiment...
Neden böyle düşündüğünüzü anlıyorum ama biz cidden de...
David, bonjour.
Sanki böyle - - David, selam.
J'ai vu un cube de glace, un incroyable...
Ben buz küpü gördüm. Böyle kocaman...
Pourquoi tu dis ça?
Neden böyle diyorsun ki?
Et je n'aurais pas dû...
Ben böyle düşünmeme...
Je vais bien. - Vous vous disputez?
İyiyim böyle ben.
N'est-ce pas l'histoire du monde?
Dünyanın tarihi böyle şeylerle dolu değil midir zaten?
Tu vas faire ça tout le temps?
Yoksa sen... Hep böyle mi yapacaksın?
Ce n'est pas ce qu'elle disait?
O da böyle söylemedi mi?
Je suis bien.
İyiyim böyle.
Qu'est-ce que c'est?
Nedir bu böyle?
Qu'est-ce que c'est?
- Tamam. - Nedir bu böyle?
Mais qu'est-ce qui t'est arrivé là-bas?
Sana orada neler olmuş böyle?
Tu n'as pas le droit de me dire ça!
Böyle söylemeye hakkın yok!
Sam aurait pris le même chemin.
- Sam de böyle yapabilirdi.
Que se passe-t-il?
Neler oluyor böyle?
Je n'avais pas à suivre une méthode.
Böyle yapmama gerek yoktu.
Spearhead, cet endroit... ce n'était jamais chez eux... mais j'ai pensé que si je ne pouvais rien construire... au moins je pouvais protéger quelque chose.
Lider buraya asla sahip olmadılar. Düşündüm de bir şeyler inşa edebilirsem hiç olmazsa bazı şeyleri koruyabilirdim. Böyle düşündüm.
Vous savez, j'ai travaillé dans des endroits comme celui-là... détestant les gens comme moi... pauvre, ambitieux, attendant mon tour.
Böyle yerlerde çalışmaya başlayınca benim gibi insanlardan iğrenmeye meteliksiz, zenginlik hırsıyla sıramı beklemeye başladım.
Mais qu'est-ce que c'est?
- Bu da ne böyle?
Continue comme ça, et t'es virée.
Böyle olmaya devam et ve kovul.
Je ne peux pas en parler quand tu ressembles à ça.
Pekala hayır. Sen böyle görünürken seninle bu konuşmayı yapamam.
C'est ce qu'elle était... Un désastre.
O böyle biriydi, renkli.
C'est exact.
Sözler böyle.
Ça craint quand ça arrive.
Böyle olunca çok kötü oluyor.
- Je vais bien.
- Böyle iyiyim.
Ce n'est pas comme ça qu'on fait les choses.
Biz böyle şeyler yapmayız.
Comment allez-vous...
Nasılsın böyle...
Oui... C'est comme ça.
Evet, işte böyle oluyor.
Un gros camion peut percuté un voiture comme ça et juste avoir une griffure sur le pare-choc.
Böyle bir arabaya çarpan büyük bir kamyon tamponu bile çizilmeden uzaklaşabilir.
C'est ce que vous...
Sen böyle mi...
Vous êtes taillé dans le marbre. Et moi je suis comme une hideuse boule de graisse morte.
Sanki mermerden oyulmuşsun ve ben böyle iğrenç bir ölü et yığınıyım.
J'ai vu des choses comme ça mal finir.
Böyle şeylerin çirkin bittiğini gördüm.
Des amateurs comme lui craquent toujours.
Böyle amatörler hep batırırlar.
C'est ce qui s'est passé chez Max Rager.
Max Rager'da olanlar böyle.
Des artistes à moustaches et des mecs avec des pinces à billets, comme des chasseurs de gros gibier essayant de la faire tomber.
Bıyıklı sanatçılar, para klipsleri olan adamlarla onu mahvetmeye çalışan avcılar gibi böyle.
Je veux les prendre, comme pour les brosser, et ils sont... absents.
Ellerimi uzatır ve yüzümden çekerim böyle. ... ve sadece... saçlarım yok.