Translate.vc / Francês → Turco / Breeze
Breeze tradutor Turco
190 parallel translation
C'est au tour de Sea Breeze, monté par Ie capitaine CarI LutenfeId.
Sırada Deniz Meltemi'yle Kaptan Carl Lutenfeld var.
- Commandant Brise Connington, madame.
- Yarbay Breeze Connington.
Hey there, cool breeze.
Sen oradaki, bıdık delikanlı.
Nivéa.
Sea Breeze.
Appelez-moi Lou Breeze.
Bana Lou Breeze'i bağla.
Non, en fait Mr Breeze m'a aidé.
- Bay Breeze çok yardımcı oldu.
Je bois un sea breeze. J'espère que vous avez les moyens.
Ben Deniz Meltemi içiyorum, umarım ısmarlayabilirsin.
Non, Vincent prenait un Sea Breeze.
Hayir, Vincent "sea breeze" icti.
- J'ai vu une photo dans une publication, et j'ai lu votre article dans Omni sur les apparitions de Golf Breeze.
Bir kere fotoğrafını görmüştüm. Ayrıca Omni'de, UFO'larla ilgili bir yazını okumuştum.
Je l'ai dit. J'ai bu quelques verres à Kool Breeze.
Dediğim gibi, Kool Breeze'de bir şeyler içtim.
T'étais pas bien alors t'es allé à Kool Breeze?
İyi hissetmediğin için mi Kool Breeze'e gittin?
J'ai quitté Kool Breeze et suis rentré à pied.
Kool Breeze'den çıktım, eve yürümeye başladım.
Je vais faire un tour à Kool Breeze, le bar où est allé ton frère juste avant le meurtre, le barman t'a identifié.
Kool Breeze'e uğradım. Adamı vurmadan önce kardeşin ordaymış. Barmen senin de orada olduğunu söyledi.
Il était à Kool Breeze et tout, et Victor, il a dit "Le Meilleur".
Kool Breeze'deydi ve Victor My Man, Darryl'ı öldürdü dedi.
Comment ça va, petit?
- Hey, ne var ne yok, delikanlı? - Ne haber, Cool Breeze? - Görüşmeyeli uzun zaman oldu.
Je ne parle pas français, alors écoutez-moi. Un sea breeze.
İyi Fransızca bilmiyorum, sabırlı ol, bir deniz meltemi istiyorum.
La gazette de la résidence, La Brise de Boca.
Seçim bülteni. The Boca Breeze.
Vous avez vu la gazette?
- Bugünün Boca Breeze? sini okudunuz mu?
La vie est légère, si on reste cool.
"Life is just a breeze when you stay fresh and cool"
/ / Once the gentle breeze / /
/ Once the gentle breeze /
Il faisait une Brise de Mer qui t'emmenait à Tahiti.
Seni Tahiti'ye yollayacak Sea Breeze kokteyli hazırlardı.
Tous les vendredis soirs... il me faisait un cocktail et on dansait sur Johnny Mathis.
Her cuma, günün sonunda bana bir sea breeze hazırlardı, ve Johnny Mathis'e dans ederdik.
Nate, il faut que tu ailles prendre un corps à Bay Breeze. - Comment?
Nate, Bay Breeze Huzur Evi'nden bir ceset alman gerek.
Une brise fraîche me réveille...
Woken by a cool breeze. Hey...
Une brise fraîche me réveille.
Woken by a cool breeze.
- J'ai été cherché un corps à Bay Breeze, sur un appel de Vanessa.
- Bu sabah Breeze Körfezi'nden birini aldım. Vanessa bizi önermiş.
Encore un décès à Bay Breeze!
Breeze Körfezi'nden bir iş daha gelmiş!
Elle vient de Bay Breeze?
Breeze Körfezi Bakımevi'nden mi getirildi?
¤'As gentle as a summer breeze ¤'
¤'... yaz esintisi kadar nazik. ¤'
Laisse-les voler au vent, se prendre dans les branches
My hair l`ll let it fly in the breeze and get caught in the trees
Un 77 et un Sea Breeze, ma biche?
Yedide Yedi ve Deniz Esintisi güzelim.
Ouais, mais maintenant qu'on a le Summer Breeze à nouveau, on pourrait naviguer jusqu'à Catalina.
Evet, ama şimdi "Yaz Esintisi" yeniden oyunda olduğuna göre, Catalina'ya gidebiliriz.
Quand la sueur coule sur mon front, je me rafraîchis avec Air Brise.
Terlemeye başlayınca... ... Cool Breeze'le serinlerim.
Un Sea Breeze pamplemousse.
Greyfurt sea breeze.
Un Bay Breeze.
- Bir bay breeze alabilir miyim? - Hemen getiriyorum.
Sinon, un Sea Breeze...
İstersen onun yerine sea breeze ısmarlayabiliriz.
Je te suis depuis 8 semaines et pas une fois tu n'as commandé autre chose qu'un Sea Breeze.
Çünkü sekiz haftadır seni izliyorum ve sea breeze kokteylinden başka bir içki ısmarladığını görmedim.
Tout sauf un Bay Breeze.
Bay breeze dışında her şey olabilir.
Comes the loving breeze
Sevgili kömür parçaları geliyor
Les plaies et les furoncles ne sont pas grand-chose pour nous aujourd'hui, avec nos lotions astringentes et nos crèmes de beauté, mais à cette époque, c'étaient des fléaux incurables.
Şu anda yara ve çıban bize küçük görünebilir. Çünkü Sea Breeze kan durdurucumuz ve Ponds serinletici kremimiz var. Ama o zamanlar bunlar, çaresiz dertlermiş.
Sa chanson fétiche est "Summer Breeze" de Seals and Crofts.
Beğendiği şarkı, Seals and Crofts'dan "Summer Breeze".
Summer breeze makes me feel fine Blowing through the jasmine in my mind
"Summer breeze makes me feel fine Blowing through the jasmine in my mind"
"Summer Breeze" est ma chanson fétiche.
"Summer Breeze" benim çok beğendim bir şarkıdır.
Summer breeze...
Summer breeze...
Je vais l'emmener faire de la voile sur le Summer Breeze,
Onu Summer Breeze'le bir gezintiyle çıkaracağım.
Je vais racheter le Summer Breeze, - Oui.
Summer Breeze'i geri alabilirim.
# Quand le rythme de la rumba se fait entendre # # Viens, danse avec moi # # Fais moi tanguer #
d when marimba rhythms start to play d d Dance with me d d Make me sway d d Like a lazy ocean hugs the shore d d Hold me close d d Sway me more d d Like a flower bending in the breeze d
Le professeur, Terry Breeze, c'est vraiment un gars sympa.
Bateri hocası, Terry Breeze harika bir adam.
On a un macchabée à Bay Breeze.
Bayan F. Vanessa aradı.
- Vas-y.
Bay Breeze'de taze bir ölü var.
Un Sea Breeze, Tony.
- Deniz meltemi, Tony.