Translate.vc / Francês → Turco / Brendan
Brendan tradutor Turco
1,109 parallel translation
Tu as vu "La momie"?
O Mumya filmlerini izledin mi? Brendan Fraser'dan fazla rolüm var.
Studio pas payer Brendan Fraser.
Brendan Frasier galiba fazla para istemiş.
Pas d'inquiétude, le nouveau George le supporte aussi bien que Brendan Fraser.
Bu arada merak etmeyin, yeni George da en az... Brendan Fraser kadar sağlam çıktı.
Sur les conseils de Brendan Fraser qui a eu des crampes sur le 1 er film il s'assura d'avoir une caisse plus grande.
Neyse ki Brendan Frasier'ın öğüdünü tutup... bu kez daha büyük bir sandık kiralamayı akıl etti.
Je vais m'adresser à Brendan Frasier.
Brendan Fraiser işimi görür.
Quoi qu'il en soit, Brendan, je t'admire et...
Herneyse Brendan, büyük hayranınım ve...
- J'adore Brendan Frasier.
- Brendan Frasier'ı seviyorum.
George de la Jungle, Brendan Frasier...
Jorge of the Jungle, Brendan Frasier...
Brendan Frasier va appeler Rob Reiner et me le faire rencontrer.
Brendan Frasier arayıp Rob Reiner'la görüşme ayarlayacak.
100 $ et le ballon qu'on a utilisé dans l'épisode où on casse le nez de Marcia, "Oh, mon nez, mon nez", que Brendan Frasier n'appellera jamais.
Ya da 1 00 dolar ve Marcia'nın "Ah, Burnum, Burnum" da kullandığı topun orijinali, Brendan Fraiser asla aramayacak.
Brendan.
Brendan.
Ce sera tout?
Hepsi bu mu Brendan.
Non, je voulais dire Brendan.
Hayır, Sessiz Ray değil. Brendan.
Ce gamin, Brendan Harris, croyait la trouver au magasin.
Brendan Harris, onu görmeyi beklermiş gibi dükkana geldi.
Brendan Harris a réussi le test.
Brendan Harris yalan makinesinden geçti. Güzel.
On a leurs billets. Brendan Harris l'a confirmé.
Brendan Harris bunu doğruladı.
Brendan Harris a tué ma fille?
- Kızımı Brendan Harris mi öldürdü?
J'ai interdit à tout Harris... de sortir avec une de mes filles.
Brendan ya da başka bir Harris'in Katie ya da başka bir kızımla çıkmasını istemem.
Parlons-en à Brendan dès demain.
Bence sabah ilk iş Brendan Harris'le konuşalım.
Ils cachent quelque chose, mais il est aussi suspect que Brendan.
Bir şey saklıyorlar fakat Dave ancak Brendan Harris kadar katildir.
"Premier enfant : Brendan, né en 1983."
İIk çocuğu Brendan Seamus, doğum 1983.
Sa femme enceinte, le petit Brendan...
Karısı hamileydi, küçük Brendan.
Brendan, je vais devoir interroger le personnel à nouveau.
Brendan, çalışanlarla tekrar görüşmem gerekecek.
'Craint des hommes et admiré des femmes, Brendan Blake cajolait Larry, son homoncule boiteux, qu'il nourrissait exclusivement de lait.'
"Erkeklerin korktuğu ve kadınların hayran olduğu Brendan Blake pencereden dönüp Larry'e vurmaya başladı, insana benzemeyen, kıllı spastiğe."
Alors qui était ce garçon au téléphone?
Bugün telefondaki o çocuk da kimdi? Brendan.
Brendan. - Brennan.
- Brennan.
Il a découvert le satellite du Point de Lagrange.
Uydunun bulunduğu noktayı keşfeden Brendan'dı.
Brendan, on n'est pas tous faits pour travailler sur le terrain.
- Endişelenme Brendan. Hepimiz saha görevi için yaratılmamışız.
- Vous me faites flipper.
- Brendan, beni boşuna korkuyorsun.
Oh, mon Dieu!
Aman Tanrım! Nasıl olduğunu bilmiyorum, Brendan.
Brendan!
Brendan!
Brendan?
Brendan?
C'est bon de te voir, Brendan.
Seni görmek çok güzel, Brendan.
Tu dois m'aider, Brendan.
Bana yardım etmelisin, Brendan.
Brendan, ça fait un bout de temps.
Brendan, görüşmeyeli çok oldu.
Elle n'allait pas bien, Brendan.
O pek iyi değil, Brendan.
- Salut, Brendan.
- Merhaba, Brendan.
Hé, Brendan, tu ne devrais pas être ici.
Hey, Brendan, burada olmasan iyi olurdu.
Brendan, je sais que tu en veux à tous ces gens, car tu penses que je t'ai quitté pour les suivre.
Brendan. Senden ayrılıp onlara gittiğimi düşündüğün için o insanlara kızdığını biliyorum.
Je suis désolée, Brendan.
Üzgünüm, Brendan.
Oublie-moi.
Çok üzgünüm Brendan.
- Brendan, tu te lèves tôt.
- Brendan, erken uyanmışsın.
Mais tu es têtu, Brendan.
Ama sen inatçının tekisin, Brendan.
- Qu'as-tu fait, Brendan?
- Sen ne yaptın, Brendan?
Tu ne peux pas, Brendan, d'accord?
Sen beni koruyamazsın, Brendan.
On m'y voit plus que Brendan Fraser.
Hayır, o buna katlanamazdı.
Brendan!
Brendan.
On peut t'aider, Brendan?
Yardımcı olabilir miyim Brendan?
Tu le regardes comme si tu voulais le massacrer.
Brendan'a onun burnunu kesmene ramak kalmış gibi bakıyorsun. - Hayır.
Brendan Harris?
- Brendan Harris mi?
C'est Brendan.
Brendan.