English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Brew

Brew tradutor Turco

53 parallel translation
roger la frite m'a envoyé bouler.
Karen, Steak ve Brew bile telefonda bana bozuk çaldı. Orada nasıl masa bulurum?
Ta rivale va avoir de sérieux ennuis.
Bu bira ( brew ) senin bütün rekabet problemlerini çözecek.
Je ne peux plus supporter l'odeur d'ici.
"Black Brew" nerede? İki sokak geride.
Et seuls les crétins prononcent "brew-sketta".
Ve sadece budalalar "brew-sketta" der.
Tu sais qu'un bar organise des soirées pour parler de ce blogue?
Brew Yurdu, bir açık oturumunu senin blog'una ayırmış, biliyor muydun?
On regardait le Championnat de Combat Ultime au Brew King avec le reste de l'équipe. Pourquoi?
Brew King'de dövüş final müsabakasını seyrediyorduk takımın geri kalanıyla.
Je n'y connais rien mais cette bière s'appelle vraiment "Stone Brew Nation"? C'est quoi, ce truc?
Ben iyi bir bira içicisi sayılmam fakat "Stone Ruined Asia" denen biradan bir tane daha alabilir miyim?
Ecoutez, je travaille à "Sheboygan Lager sales", alors quand j'ai vu ce mec de "Milwaukee Brew".
Sheboygan Biraları'nın pazarlamasıyla uğraşıyorum.
Comme ce qui s'est passé avec le mec de Milwaukee Brew...
Milwaukee'nin adamına yaptığım gibi.
Diana m'as dit que tu avais eu un boulot à Java Brew.
Diana bana Java Brew'de yeni bir işe başladığını söyledi.
Toute la ville vous a vus Charles toi vous battre à la brasserie.
Tüm kasaba Brew'de Charles ile kavganızı gördü.
Tu t'es endormi il y a deux heures, à mi-chemin de l'infusion.
2 saat önce uykuya daldın ve Brew'in az ilerisindeyiz.
♪ Falling Skies 3x08 ♪ Strange Brew Première diffusion : 21 juillet 2013
3. Sezon 8. Bölüm "Garip İçki"
Et la voiture de Connor était au Brew quand cela s'est produit, donc...
Ayrıca olay gerçekleştiğinde, Connor'ın arabası kafedeydi...
On pourra s'arrêter au Brew
Geçerken bir bardak içebiliriz.
On a eu la plus bizarre des entrevue aujourd'hui au brew.
Bugün kafede acayip garip karşılaştık.
Hier soir au Brew, je suis presque sûre que Shana parlait à Ali.
Dün kafede, Shana'nın Ali'yle konuştuğuna eminim.
Shana était sensée me retrouver au Brew, mais elle n'est pas venue.
Shana'yla kafede buluşacaktık ama gelmedi.
La cérémonie commence a 8h, mais nous devrions quitté le Brew à 7h.
Tören 20'de başlıyor. Kafeden 19'da çıkalım bence.
Elle m'a demandé d'aller chercher des cafés au Brew et quand je me suis retournée, elle était partie.
Bana Brew'den kahve ister miyim diye sordu ve gitti ardından oraya döndüğümde yoktu.
The Brew.
Brew'deydim.
J'ai une bière bien fraîche pour toi.
Buz gibi bir brew geliyor.
quelqu'un lécher de la Special Brew sur une moquette.
Birisinin halıdan bira içtiğini...
Est-ce que la Special Brew peut tuer un microbe?
Bira mikropları öldürür mü?
Non, elle refuse d'aller au stade des Dodgers depuis qu'elle un vu un fan des Brew Crew se faire piétiner en sortant.
Dodger Stadyumu'na gitmek istemiyor. O statta Brew taraftarlarından birinin haşat olduğunu gördüğünden beri böyle.
Il a besoin de savoir ce qui a été diffusé au Brew.
Birinin ağzını tutamayıp yaydıklarını bilmeli. Ne oldu?
On ne sait pas qui était au Brew avec Hanna et Sydney.
Kafede Hanna ve Sydney'in çevresinde kim vardı bilmiyoruz.
J'ai été au Brew pour prendre un sandwich et il est juste devenu un peu trop amical.
Sandviç almaya kafeye gitmiştim biraz fazla cana yakın davrandı, tamam mı?
Tu travailles toujours au Brew?
- Aynen. Kafede hala çalışıyor musun?
J'évites le Brew au maximum.
- Kafeden uzak duruyorum.
Oh, Chugga-Brew.
Sakız-Brew.
Algae brew?
Yosun içkisi?
Mais la dernière fois que l'ancienne amie de quelqu'un s'est présentée au Brew, c'était CeCe.
Ama en son birinin eski dostuyum diye yanımıza gelen kişi CeCe'ydi.
J'aidais juste jonny au Brew.
Johnny'e yardım ediyordum.
Que s'est-il passé au Brew hier?
Dün Brew'de ne oldu? Ezra ikimizi mi öğrendi?
Laisse-moi te le dire franchement :
Let me brew you up a hot cup of tellin'it like it is.
Et si on se retrouvait au Brew dans une heure?
Bir saat sonra Brew'da buluşalım mı?
Tu m'avais dit que tu allais au Brew.
Brew'a gideceğini söylemiştin.
Une amie me cherche au Brew.
Hey, arkadaşlarımdan biri Brew'de beni bekliyor.
Tu as laissé ton inscription pour une compétition de photo au The Brew.
Fotoğraf yarışması için başvurunu Brew'de unutmuşsun.
Quand aurais-je ma propre expo au Brew?
Brew'de ne zaman kişisel sergim olmuştu?
J'allais au Brew pour ramener des muffins pour Caleb toi, et te faire la surprise
Ben de tam Brew'dan kek alıp sana ve Caleb'a süpriz yapacaktım.
Non, Nicole est aussi photographe et elle a vu ta carte postale au Brew.
Hayır, Nicole da fotoğrafçı. Kafede senin ilanını gördü.
Oh mon dieu. Strange Brew?
Tanrım. "Tuhaf Karışım" mı?
Bien, j'avais raison. Les informations ont été cryptées et stockées sur Strange Brew qui est convenablement nommé.
Haklıymışım, veriler şifreli olarak Garip Karışım'da saklanıyormuş.
T'es plus celui à qui j'ai dit au revoir devant le Brew cet été-là.
Geçen yaz The Brew'ün önünde veda ettiğim insanla aynı kişi değilsin.
J'étais avec Caleb en train de regarder ton disours sur son ordinateur au Brew...
Senin konuşmanı Caleb'la The Brew'da onun bilgisayarından izliyordum.
Je pensais que vous deux aviez fait ça au Brew.
The Brew'da bu işi çözdünüz sanıyordum.
Non, svp.
Evet Adamlarından bazıları "Black Brew" nin dışında.
J'ai de l'artisanale, une brune,
Birkaç Craft Brew çeşidi, Siyah Bira, IPA, kış buğdaylı var.
Je mangerai n'importe quoi, tant que ça ne vient pas du Brew.
- Her şeyi yerim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]