Translate.vc / Francês → Turco / Brève
Brève tradutor Turco
624 parallel translation
Je crois que ce sera une guerre brève... et qu'il y aura peu de pertes.
Çok az kayıp vereceğimiz, hızlı bir savaş olacağına inanıyorum.
- Juste une brève visite?
- Oh, deli bir aşçını turu olarak, ha?
Notre discussion sera très brève.
Çatışma kısa sürer.
- Ces quelques heures, cette vision brève de ce que la vie aurait pu être.
- Şu birkaç saat hayatımda geçirdiğim bir anlık gibiydi.
Peut-être que quand je vous ai vue, lors de cette brève rencontre, j'avais vu que vous n'étiez pas heureuse.
Belki, o gün kısa bir tesadüf sonucu raslaştığımızda sizi mutsuz gördüğüm içindir.
Il fait beau, aussi je serai brève.
Siz de gitmek istiyorsunuz. Kısa tutayım.
- Sois brève dans tes bénédictions.
- Çok fazla kişi için dua etme.
"La vie brève"
" Kısa Yaşam.'"
Je serai brève.
Fazla zamanınızı almayacağım.
Allons, faites-le, et soyez brève. Je vais attendre.
" Bağışlanmayı isteyin öyleyse, çabuk olsun.
Vous avez parlé d'une brève bataille.
Biraz uğraşırız dediniz.
Mais des cendres de cette catastrophe est apparu un nouveau Chicago... une ville de brique et de force, de béton et de courage... avec une brève histoire de violence qui bat dans ses veines.
Fakat bu felaketin küllerinden yeni bir Chicago doğdu, Tuğla ve kas gücü, beton ve cesaretten oluşan, kısa bir şiddet tarihine sahip olan bir kent.
Eteins-toi, brève chandelle!
Sön cılız kandil, sön!
Chaque matin, je me lève en priant, en priant que la journée soit brève.
Her sabah uyanıyorum ve dua ediyorum O günün gelmesi için
C'est la fin de notre brève et orageuse amitié.
Kısa ama zorlu arkadaşlığımızın sonu geldi.
La vie est si brève...
Hayat Kısa
La vie est si brève...
İçinizdeki arzu dalgaları
La vie est si brève...
Hayat kısa...
Je suis certain que vous excuserez ma discussion avec Morphée, brève mais intense.
İstemedim. İstemediniz?
Mes frères et mes soeurs, il y a beaucoup de trafic à cette heure-ci... et notre cérémonie sera donc brève.
Kardeşlerim, bildiğiniz gibi gecenin bu saatinde trafik yoğun olur. O yüzden kısa bir tören olacak.
L'idylle a été brève.
Bu kısa bir aşk hikayesi oldu.
La plupart des acteurs, quand ils deviennent des stars... passent par une brève phase de modestie.
Oyuncular yıldız olunca birçoğunun tevazuu kısa sürüyor.
"Je clos ce dossier en vous appelant instamment à consentir à cette brève ébauche qui m'a coûté tant de longs jours de labeurs."
Bu notlarımı sizden çok ciddi bir şekilde, üzerinde günlerce uğraştığım bu kısa görüntü biçimini onaylamanızı rica ederek kapatmak istiyorum. " "... - Orson Welles
Une léthargie, une brève euphorie, le coma, et le néant.
Uyuşukluk, sonra hızlı kalp çarpıntısı, koma. Daha başka bir şey yok.
Mais une mort brève aurait été trop douce pour toi.
Ama sen bir katilin kurşunuyla yaptığı kıyağı haketmiyorsun.
La rencontre fut une brève.
Buluşma kısa sürdü.
Mais je pense pouvoir affirmer... qu'une brève amélioration s'annonce.
Ancak, temkini elden bırakmayıp havanın kısa bir süreliğine açılmasını bekleyebiliriz.
Vous parlez d'une brève période de conditions à peine tolérables.
Bize zar zor katlanılabilecek hava şartları vaat ediyorsunuz.
Je sais que vous ne m'aimez pas... que vous m'avez écartée de votre vie... sauf 21 ans de frais de cours et de pensionnat... mais j'espérais qu'une brève visite vous plairait avant que je quitte... votre vie pour de bon.
Beni sevmediğini biliyorum baba benim için işkence gibi geçen 21 yıl boyunca beni hayatından çıkardın ama hayatından tamamen ayrılmadan önce kısa bir paylaşım yapabiliriz diye düşünmüştüm.
Et puis, je vous le dis en confidence ma brève fusillade a profité à lui, à Garibaldi.
Bir kaç tüfekçimiz gizlice ateş etti en çok Garibaldi'ye faydası oldu.
J'escomptais un long séjour ou une brève escapade.
Uzun bir kalış ya da kısa bir yolculuk bekliyordum.
Je serai brève.
Kısa keseceğim.
Avec une brève dans le carnet mondain.
Cemiyet Haberleri köşesinde bilgi olacak.
La vie est brève. Pourquoi ces idées noires?
İnsan yaşamı kırılgandır.
- Ma visite fut brève.
Umarım gelecek sefer, ziyaret daha uzun sürer.
- Une brève visite, sir Thomas.
- Kısa kesin Sir Thomas.
Pardonnez-moi, vous êtes venus de si loin pour une visite si brève.
Bu kadar kısa süreliğine sizi çağırdığım için beni affedin.
Malheureusement, notre relation fut brève, mais intense.
Ne yazık ki ilişkimiz uzun değildi, ama baş döndürücüydü.
Je serai brève.
İşimi fazla uzatmayacağım.
La douleur de te perdre provoquera ma rechute, plus horrible que le mal qui m'accablait avant la brève guérison due à ta présence.
Seni kaybetmenin acısıyla yaşamım, sana sahip olmadan önce içinde bulunduğum ve varlığınla bir nebze unuttuğum, eski halinden bile çok daha korkunç bir cehennem haline gelecek.
- Et très brève.
- Kısa bir hayat olurdu.
- Aussi brève qu'ici.
- Buradaki kadar kısa.
Je ferai en sorte que leur préparation soit brève.
Deneyeceğim ve eğitim programını kestirme yoldan bitireceğim.
Si je comprends bien, notre romance sera brève.
Anlaşılan aşkımız oldukça kısa sürecek.
Oui, il s'agissait de M. et Mme Samuel Brainsample, qui, après une brève et trompeuse apparition plus tôt dans le film, revenaient pour sauver la Terre.
Evet, onlar Bay ve Bayan Samuel Brainsample. Filmin başında kısa ve yanıltıcı bir görünüşten sonra dünyayı kurtarmak için döndüler.
- Je serai brève :
- Kısa keseceğim.
Pas mal pour une prestation aussi brève.
Buradan çıkıp gidelim. Bu karbüratörü!
Fais-la brève.
Kısa kesin.
Et à brève échéance, encore!
Zaman meselesiydi. Ve fazla zamanı kalmamıştı.
Je suis assez occupée, alors je serai brève, Keiko.
Çok meşgulüm o yüzden kısa keseceğim.
- Soyez brève.
Kısa kes.