Translate.vc / Francês → Turco / Buildings
Buildings tradutor Turco
95 parallel translation
La nuit passée, après vous avoir quitté, je marchais le long de... et regardais les grands buildings... et je pensais à ce que Thoreau a dit -
Geçen gece, senden sonra etrafta yürüyüp büyük binalara bakıyordum ve Thoreau'nun dediklerini düşündüm.
Puis il y a la moitié de la premiere scene d'une piece... située dans la Tour Penchée de Pise, tentant d'expliquer... pourquoi elle penche, pourquoi tous les buildings sensés devraient pencher.
Bir de, Eğik Pizza Kulesinde geçen bir oyunun açılış sahnesinin yarısı da var. Kulenin neden eğildiğini ve bütün akla uygun binaların neden eğilmesi gerektiğini anlatmaya çalışıyor.
Les enfants jouent avec des pierres, d'autres construisent des buildings...
Diğer çocuklar oyuncaklarla oynarken ailenizdeki çocuklar taşlarla oynadılar.
Maudire tout. Vagabonds, clodos, bébés, ouvriers, épouses et aussi parents, grands pontes, buildings, trains, camions...
Alayına tükür - sokak çocuklarına, serserilere, bebeklere, işçilere, ev kadınlarına, ailelere, kodomanlara, binalara, trenlere ve kamyonlara.
Cher Monsieur, j'aimerais me plaindre de cette dernière scène... où des gens tombent du haut de grands buildings.
Efendim, bir önceki çekimdeki insanların yüksek binalardan düştükleri sahneler konusunda şikâyette bulunmak istiyorum.
Aidez l'Excitante Saga Islandaise 18B MacNorton Buildings, Oban.
Heyecanlı İzlanda Destanına Yardım. 18B MacNorton Buildings, Oban.
La plomberie des grands buildings...
Yükselen binalarda...
- De nouveaux buildings?
Yeni bir inşaat mı?
C'est pas buildings.
Binalar, hayır.
Si on enlevait 60 % des buildings, à Yokohama... ça ressemblerait à ça.
Yokohama'daki binaların yüzde altmışını atsan burası gibi gözükür.
Ça ressemble à Yokohama avec 60 % des buildings en moins?
Gerçekten, binaların yüzde altmışı gitse Yokohama'ya benzemez mi?
Je construis les plus beaux buildings de New York.
New York'un en büyük binalarını yapıyorum.
En plus, il est vieux... Plus que d'autres... mais plus jeune que certains buildings.
Hem o yaşlı diğer insanlarla karşılaştırıldığında yani.
Ne tirez pas avant qu'il soit sorti des buildings.
Binaların arasından ayrılana kadar ateş etmeyin.
Quelle magnifique invention que la ville, ces immenses buildings de verre et d'acier sous le soleil de l'après-midi, ces femmes élégantes en robes d'été,
Şehir, ne de harika bir insan icadı. Cam ve çelikten binalar akşam güneşini yansıtıyor. En iyi kıyafetlerini zekice giyinmiş hanımlar.
Mais leurs buildings sont moins dangereux.
Oradaki binalar bunun kadar tehlikeli değildir.
Et il marche du côté de la rue et pas des buildings.
Ve caddelerde yürüyor.
Tu vas traîner dans des tranchées, grimper au sommet de buildings avec des bombes qui explosent tout autour de toi et la guerre qui fait rage sous tes yeux?
Arkanda bombalar patlayacak. Bir savaşın içinde olacaksın.
Houston, les buildings approchent.
Houston, binalara yaklaşıyoruz.
82... Essex Buildings Oslo Street
82, Essex Konutları Oslow Sokağı Kuzey Kısım 1 numara.
ce matin-là, ils ont balancé deux avions sur deux buildings et sur nous, le plus gros boulot de l'histoire de notre métier.
O sabah, bir kaç binaya uçak fırlattılar ya bizim mesleğimizdeki en büyük görevi üstümüze atmış oldular.
De haut en bas, des grands buildings aux parkings.
En yüksekten, en düşüğe, gökdelenlerden, otoparklara kadar.
- Parce que je suis Garr Haybridge, et que mes buildings sont renommés, car conçus par moi.
Çünkü ben Gaar Haybridge'im, ve benim binalarım ünlüdür çünkü onları ben tasarlarım.
Au contraire, excuse-moi, les vents trois-quarts heurtent les buildings sur un angle, exerçant une pression sur les deux côtés ancrés par un seul coin.
Buna karşılık- - izninle- - keşişleme binaya belli bir açıyla çarpar, iki yüze birden baskı yapar ama tek köşe desteği vardır.
Regardons ce qui se trouvait à l'intérieur de ces buildings.
Bir göz atalım bakalım, bu binaların inşasında neler kullanılmış.
La Tour Nord fut terminée en 1970, s'élevant à 417 mètres de hauteur et la Tour Sud fut achevée en 1973, culminant à 415 mètres, ce qui faisait des Twin Towers les plus grands buildings du monde, jusqu'à ce que la Tour Sears soit achevée en 1974.
Kuzey Kulesi'nin, 1970 yılında, boy uzunluğu 417 m. olarak ve Güney Kulesi'nin, planlandığı gibi, 1973 yılında, boy uzunluğu 415 m. olarak tamamlanmış olması, 1974 yılında Sears Kulesi tamamlanıncaya kadar, onları dünyanın en uzun binaları yapıyordu.
"Le feu est certainement ce qui a causé la chute des buildings."
"Binaların ayakta kalamamasının nedeni, kesinlikle yangındır."
Ce qui signifie que les propos du Dr. Brown suggérant que 1100 ° C ferait fondre l'acier de haute qualité utilisé dans ces buildings n'ont aucun sens.
Hiç mantığı yokken, neden Dr. Brown, bu binaların inşasında kullanılan yüksek kalite çeliğin 2.000 ° F'de eriyebileceğini ima etti?
"Si l'acier de ces buildings s'est affaibli ou a fondu, ce n'était certainement pas dû au kérosène, de quelque type que ce soit" "sans parler des brefs incendies à l'intérieur des Tours."
"Eğer bu binalardaki çelik yumuşadı ya da eridiyse, bunun, kısa süreli yangın bir tarafa, jet yakıtından kaynaklanan hiçbir çeşit yangından dolayı olmadığı hususunda, hepimizin hemfikir olabileceğini düşünüyorum."
et un nombre de sons crépitants avant que les buildings ne s'effondrent.
Ve binalar çökmeden önce çıkan pek çok çatırdama sesi. " Dünya Ticaret Merkezi'nin orta kısmında bir yerde, bu kırmızı parıltılardan vardı....
Dans toutes les vidéos montrant les effondrements, des explosions peuvent être vues déchirant les buildings 20 à 30 étages sous la vague d'éboulement.
Çökmelere ait bütün görüntülerde, söz konusu patlamalar, yıkım dalgasının 20 ila 30 kat aşağısında, binalardan gelen patlamalar şeklinde görülebiliyor.
Vers la fin, elle crie, " Je vois des buildings.
Sona yakın, " Su ve binalar görüyorum.
À New York, je montrais les buildings en disant : " Mon père a fait la tuyauterie.
Eskiden New York'ta yürürken binaları gösterip bu binanın su tesisatını babam yaptı, derdim.
... ou des évennements étaient improvisés... ou des groupes jouaient un peu partout comme dans des escaliers ou dans les couloirs des buildings ou dans une ruelle
Orada gösterilerimizi ilginç yerlerde bir apartmanın merdivenlerinde, yolda falan sergiliyorduk ya da arka sokaklarda bir yerlerde.
Satanés buildings qui aspirent les fréquences radios.
Lanet olası binalar bütün radyo sinyallerini engelliyorlar.
J'apprécie vraiment les buildings, les gens, et il y a une energie que New York a.
Binaları çok taktir ediyorum. Ve New York'daki insanların çok değişik bir enerjisi var.
Parce que son peuple a explosé les buildings à New York.
Çünkü, onun halkı New York'ta ki binaları havaya uçurdu.
Il préfère les buildings abandonnés.
O terkedilmiş binaları tercih ediyor.
... personne, du moins dans notre gouvernement, et je ne pense pas que le gouvernement précédent aurait pu imaginer des avions volant dans les buildings.
... en azından bizim hükümetimiz akıl edemedi, ve bizden önceki hükümet de, uçakların binalara çarptırılacağını öngöremezdi.
Le scénario d'au moins un des nombreux exercices de guerre effectués au matin du 11 septembre impliquait des avions volant dans des buildings.
11 Eylül sabahı uygulanan tatbikat senaryolarından bir tanesi, binaya yönelen bir uçak senaryosuydu.
Les buildings poussent comme des chromosomes sur l'ADN de ses rues.
DNA'yı oluşturan sokaklarında kromozom gibi çoğalan binalar mevcut.
Il possède cinq buildings rien qu'à Miami, donc c'est dur de dire dans lequel il est.
Şu an Miami'de beş ortak mülkü var. Hangisinde olduğunu bilmiyoruz.
Tous ses buildings sont en centre-ville.
Tüm binaları şehir merkezinde.
Ses buildings sont ceux en rouge.
Kırmızılar adamın binaları.
Tu penses qu'un de ses buildings se trouve dans une zone morte?
Binalarından biri ölü bölgede mi?
Non, aucun des buildings n'est assez proche d'un aéroport pour ça.
Bu binalardan biri hiçbiri havaalanına o kadar yakın değil.
S'il est coupable, pourquoi pousse-t-il des violeurs du haut des buildings?
Eğer o yaptıysa, neden etraftaki seks suçlularını binalardan atsın?
C'est bien Temple Buildings?
Burası Temple Apartmanı mı?
Il s'appelle John Phillips, 237 Chapel Wharf Buildings,
John Phillip adında bir adam. 237, Chapel Wharf Binası.
Elles représentent toutes des buildings de Haybridge.
Hepsi Haybridge binaları.
... que l'avion ait volé droit dans les buildings.
... doğrudan binaya yönelen bir uçak.