Translate.vc / Francês → Turco / Burr
Burr tradutor Turco
179 parallel translation
Je vais annuler le déjeuner avec Winston Burr, vu comme je me sens...
En iyisi Winston Burr ile olan randevumu iptal edeyim, hissettiğim şekilde...
Votre appel, M. Burr. Mme Bullard.
- Bayan Bullard görüşmeniz hazır, Bay Burr.
- Ecoute bien, la procédure brevetée Winston-Burr pour les candidats au divorce :
- Dikkat et Winston Burr'un potansiyel boşanmalar için patentli söylemi bu :
Winny Burr.
Winny Burr.
Winnie Burr.
Winnie Burr.
- Winnie Burr?
- Winnie Burr mu?
Je lui ai parlé ce matin, et elle m'a tout dit au sujet de Burr.
Linda ile konuştum, Winston Burr hakkındaki her şeyi anlattı.
Attends, Burr.
Dur Burr.
Objection, Raymond Burr.
Bir dene, sivri zeka Raymond.
- Burr et Swain ont signé.
- Burr ve Swain, bu iş sizin. - Anlaşıldı, efendim.
Les agents Burr, Bartolo et Shepherd.
Ajan Burr, Bartolo ve Shepherd.
Et je me suis mis à penser... que si un écrivain de la télé... allait voir Perry Mason et lui disait... "Voilà, M. Raymond Burr, voilà une histoire comme celle-ci."
Ve düşündüm bir TV yazarı gelip Perry Mason şöyle dese "İşte Bay Raymond Burr, böyle bir hikaye var."
Je n'ai pas peur, M. Burr.
Kesinlikle korkmuyorum, Bay Burr.
Je travaille au laboratoire Frankensense Burr.
Her neyse, Frankensense ve Burr İlaç Laboratuvarında çalışıyorum.
J'avais pas un rond. FRANKENSENSE BURR SOCIÉTÉ PHARMACEUTIQUE
Beş parasızdım.
Le père Noël, Curly, Raymond Burr.
Noel Baba, Curly, Raymond Burr.
Raymond Burr est pas rigolo.
Hayır. Raymond Burr şişman değil.
Eh, Burr, écoute, j'ai réfléchi à notre petite guerre.
Burr, dinle, başlatacağımız bu küçük savaşı düşünüyorum.
Prisonnier matricule 01R289, Burr Redding.
Mahkûm No 01R289, Burr Redding,
Il faut que vous compreniez comment les choses fonctionnent ici.
Burr, burada işlerin nasıl yürüdüğünü kavraman gerekli.
Oh, je suis content que tu sois ici, Burr.
Burada olmana sevindim Burr.
- Burr Redding est votre ennemi.
- Burr Redding senin düşmanın.
Burr, J'ai entendu dire que t'étais remis en circulation.
Burr, senin tedavüle çıktığını öğrendim.
On n'aime pas Burr Redding plus que toi.
Burr Redding'i senden daha çok seviyor değiliz.
Je sais que t'as connu Burr Redding dans le même coin que moi.
Burr Redding'i benimle aynı sokaktan tanıdığını biliyorum.
Burr a appris que tu m'avais dénoncé aux flics.
Burr beni polislere ispiyonlayanın sen olduğunu öğrenmiş.
Burr Redding dit que tu peux vivre parce que toi et lui avez un passé.
Burr Redding'e göre yaşaman gerekiyormuş çünkü ikinizin bir geçmişi varmış.
Burr Redding pense que je suis son soldat le plus loyal.
Burr Redding beni sadık bir askeri sanıyor.
Tu vieillis, Burr.
Yaşlanıyorsun Burr.
- Faut que j'parle à Burr.
- Burr'le konuşmam lazım.
J'veux sauver la vie de Burr.
Burr'un hayatını kurtarmaya çalışıyorum.
Burr est toujours en vie.
Bu Burr kahpesi hala yaşıyor Augustus.
Burr.
Burr.
Comme celle qui dit que vous avez signé un traité avec Redding.
Birisinin söylediği, siz salakların Burr Redding'le barış yapması gibi.
Maintenant que Burr t'a éjecté, il te faut un ami.
Şimdi sen de Burr'den uzağa düştün, arkadaşa ihtiyacın var.
Burr Redding?
Burr Redding.
Inspecteur Eckhart? Je suis l'Inspecteur Ellie Burr.
Dedektif Eckhart, ben Detektif Ellie Burr.
Ellie Burr. Bienvenue à Nightmute.
Nightmute'a hoş geldiniz.
- Je voudrais l'Inspecteur Burr.
- Dedektif Burr lütfen.
- Inspecteur Burr.
- Dedektif Burr.
Je soupçonne Burr Redding d'être le responsable.
Burr Redding'in sorumluluğundan şüphe ediyorum.
- Je veux parler à Burr.
- Burr'le konuşmak istiyorum.
Si tu as un message pour Burr Redding, les télécoms c'est moi.
Burr Redding'e bir mesajın varsa, senin PTT'en benim.
Tu sais que Burr s'est excité quand t'es tombé malade.
Sen rahatsızlanınca Burr inanılmaz köpürdü, biliyor musun?
Mais Burr a pas besoin de le savoir.
Burr bunu bilmemeli.
Burr et Morales se sont bouffé le nez et ont fini au trou.
Burr ve Morales biraz dans ettiler, şimdi ikisi de delikte.
Si Burr découvre que tu m'as donné la came,
Eğer Burr malı verenin sen olduğunu anlarsa,
- Je le dirai à Burr.
- Burr'e bunu söyleyeceğim.
- Je mangeais la nourriture de ta mère, à table avec vous, assis à la place de ton père.
- Burr. - Sizin masanıza oturdum, babanın sandalyesine oturdum, annenin yemeklerinden yedim.
C'est comme tu disais, Burr, la vie arrive comme elle arrive.
Bak, senin söylediğin gibi Burr, işler olacağına varıyor.
Burr... c'est pas la drogue qui m'a rapproché de toi.
Burr... sana yakın olmam için uyuşturucuya ihtiyacım yok.