Translate.vc / Francês → Turco / Béate
Béate tradutor Turco
30 parallel translation
Le juif Charlie Chaplin fut accueilli par une foule béate lorsqu'il visita Berlin.
"Bir yazar, yurtdışında Alman ismini şerefle taşımaktan... daha iyisini yapamaz."
Cette grande vache béate et souriante.
- İnek Mabel. Onu reklam panolarında gördün baba.
Les êtres humains égares dans la confiance béate en leur propre force et leur propre sagesse.
İnsanların aptal çocukları, kendi güçlerinin ve bilgeliklerinin yanılgıları altında, kendilerini kandırıyorlar.
Satisfaction béate et ahurie.
Akılsızlık. Boş bir memnuniyet.
Elle s'extasiait sur l'émission Vidéo Gag, mais s'était retrouvée béate en entrapercevant Les Simpson.
Chicago`ya gitmek mi? O kadar vaktim yok. Pazartesi günü işimin başında olmalıyım zira patronum tam anlamıyla bir pislik.
Elle était béate.
Alice çok mutlu görünüyormuş.
A ce stade, j'étais dans l'ignorance la plus béate.
Hikâyemizin bu noktasına kadar, mutlu bir şekilde cahildim.
Béate, en fait.
Ve şık.
Je me languis de la béate ignorance de mon moi.
Eski cehaletimi nasıl da arıyorum.
Voudriez-vous savoir que vous allez mourir ou préféreriez-vous vivre vos derniers jours dans une ignorance béate?
Ölecek olduğunu bilmeyi mi, yoksa son günlerin olduğunu bilmeden yaşamayı mı isterdin?
La citrouille en était béate de surprise.
Meyveler şaşırmış görünmez.
La seule chose que je voudrais voir exploser c'est la tête béate de Ray.
Benim tek dağıtmak istediğim Ray'ın kendini beğenmiş yüzü.
Une minute, vous êtes dans une béate romance d'ado, et celle d'après, elle voit des crocs, des yeux qui brillent et des griffes.
Bir an mutlu bir gençlik aşkı içindesindir. Sonra bir an gelir sivri dişlerini, parlak gözlerini ve pençelerini görür.
Restez là si vous voulez voir votre mère béate d'admiration.
Annenin dilinin ağzından nasıl sarkacağını görmek istersen bekle.
Des havres de la béate ignorance... au travers des vastes océans de sottises académiques... jusqu'à ce qu'enfin vous arriviez ici, aux bords de mon petit royaume.
Cahilliğin mutluluk veren sahillerinden akademik zırvalıkların upuzun okyanusundan krallığımın sahillerine kadar buraya varana kadar geldin.
Vous pourriez appeler ça l'ignorance béate, mais c'est toujours de l'ignorance.
Cehalet mutluluk verebilir ama yine de cehalettir.
Je me suis dit que si tu prenais Beate de 1 à 5 h, puis je viendrais la chercher, ça nous aiderait beaucoup.
Düşündüm ki, Beate'ye 1'den 5'e kadar belki sen bakabilirsin. Sonra gelir alırım onu. Büyük bir yardım olurdu bu.
Voici Beate et Monika.
Bu Beate ve Monika.
Et toi, Beate?
- Sen ne dersin, Beate?
Je te présente Beate.
Bu Beate.
- Beate.
- Beate.
- Beate?
- Beate mi?
Beate!
Beate!
Beate?
- Beate?
- Beate!
- Beate!
Bonjour.
Merhaba. Ben Beate.
Beate. J'étais celle qui...
Ben şu...
Beate Frelle.
Beate Frelle.
Et maintenant Beate est morte.
Şimdiyse Beate öldü.
Alexander Brandstrup a un alibi pour le meurtre de Beate.
Alexander'ın, Beate'nin cinayeti esnasında nerede olduğu belliymiş.