English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Cars

Cars tradutor Turco

711 parallel translation
J'ai commandé 2 side-cars, le garçon a compris "motos"!
Neden olmasın? Garsona bir çift sidecar getirmesini söyledim, budala motor kokteylide almış.
Side-cars... motos!
Sidecar'lar...
Des cars? Á Sand City, à 45 bornes.
En yakın durak Sand City'de, 32 mil ileride.
Les cars qui ne marchent pas...
Otobüsler çalışmıyordu.
On surveille l'aéroport, les cars et les gares.
Havaalanını, otobüs terminallerini ve istasyonları gözetliyorlar.
Dans les bazars des marchands endormis, tes doigts agiles nous procureront des vêtements princiers.
Uykulu tüccarların çarşısında senin çevik parmakların bize prens kıyafetleri temin edebilir.
Les bazars des marchands.
Tüccarların çarşısı...
À la recherche d'un trésor rare, le prince de Perse arrive dans le bazar de Chiraz.
Pers Prensi, nadide hazine arayışıyla Şiraz çarşısına gelmişti.
J'ai été surpris, hier, en rentrant du marché de voir que vous aviez fait votre lit.
Dün çarşıdan döndüğümde yatağınızı kendinizin yaptığını... görünce çok şaşırdım efendim.
- À la sortie d'un bazar.
- Bir çarşıda karşılaşabilirsin.
"Hier, j'ai vu ses sœurs, Jane et Elizabeth, courant presque sur Market Street, essayant d'échapper à leur disgrâce."
Daha dün kız kardeşleri Elizabeth ve Jane'i... çarşıda utanç içerisinde... koşar adım yürürken gördüm.
Je peux en acheter vingt au marché.
Ben istesem çarşıdan yirmisini birden satın alırım.
Tu devrais aller au marché.
Sen en iyisi çarşıya git.
Vous savez, ce serait bien d'avoir quelques permissions à distribuer... comme un geste amical.
Londra'ya birkaç çarşı izni yazmak fena olmaz. Sırt sıvazlamak.
Lls se sont posés sur le National Mall!
Yere indiler! Çarşının üzerine! Yere indiler!
- Sur la pelouse du National Mall.
- Çarşı'daki çimenlikte.
- En ville.
- Çarşıda.
- 3ème Avenue, centre ville.
Bulvar, çarşıda. - Ne zaman?
Il est tombé, l'écume à la bouche.
Çarşının ortasına yığılıverdi ağzı köpükler içinde, ses çıkaramaz oldu.
Hier, un hibou s'est posé au marché en plein midi. Il hululait.
Dün de gece kuşu, güpegündüz, öğle vakti ötüp durmuş çarşının ortasında çığlık çığlığa.
Et la Mort, le marché Où tous se retrouveront. "
"... ölümse her bir yolun karşısına çıkan çarşı. "
- Je les ai achetées. - Combien?
- Çarşıdan aldım.
Il n'y a qu'une chose qu'on ne peut pas acheter en Europe... ou nulle part ailleurs.
Ne Avrupa'daki mezattan ne de dünya üzerindeki herhangi bir çarşıdan... alamayacağın bir tek şey var.
Donnez-moi votre liste, j'irai faire le marché.
Neden bana bir alışveriş listesi hazırlamıyorsunuz, efendim? Çarşıdan neler alabileceğimi görelim.
Si vous jouez "Sur un marché persan", je vous fais le numéro...
"Pers çarşısında" yı çalarsanız size bir iki numara gösteririm.
- Nancy, il va y avoir une foire!
Nancy, biliyor muydun? - Bir çarşı olacağını mı?
Ce soir, une foire aura lieu dans le parc.
Ama parkta bu gece hayır çarşısı olacak.
Malheureux, vous gâchez tout.
Şimdi siz için içine sıçarsınız.
" Quand on va au marché, on n'achéte pas ce que tout le monde a touché.
O, "Alışverişe çarşıya gittiğinizde çok fazla ellenmiş bir şeyi almazsınız." dedi.
- J'ai tout trouvé en centre ville
- Her birini çarşıdan aldım.
- Bill, je peux aller voir autour?
- Bill, gidip çarşıya bakabilir miyim?
- Permissions suspendues!
Çarşı izinleri iptal edildi!
J'irai acheter ça en ville.
Çarşıya inmem gerekecek.
Ce ne sont pas des stock-cars.
- Hurda yarışı yapmıyoruz burada.
L'amie de Jack voulait voir des courses de stock-cars.
Jack'in hatun piste gitmek istediğini söylemişti.
Petticoat Lane?
- Petticoat Lane çarşısından mı?
On veut voir Sainte-Sophie... – Et le Grand Bazar.
Ayasofya'yı görmek istiyoruz... -... ve Kapalı çarşı'yı.
- Vous essayez de casser les prix?
- Çarşıyı yıkmaya mı çalışıyorsun?
- Nous irons faire des achats.
Kendini toparla da çarşıya çıkalım. Alet edevat lâzım.
Nous irons faire des achats.
Çarşıya çıkıp alet edevat alırız.
Mon maître désire te parler dans la fraîcheur de sa boutique.
Bağışla beni ağam ama sizi çağırıyorlar, çarşıda toplanmışlar, bekliyorlar.
Le chemin que vous avez choisi
~ Her zaman çarşıya uymaz ~
mais, trésor, comment tu vas revenir de la ville?
Ama tatlım, Peki çarşıdan buraya tekrar nasıl geleceksin?
"Eau et salade, ça fait pisser."
"Ne kadar yersen, o kadar sıçarsın."
Quel Tsar? Et vous êtes le Tsar?
Sen de mi bir çarsın?
Te rapelles-tu ce local d'opticien sur la place du marché?
Çarşı meydanındaki gözlükçü dükkanını hatırlıyor musun?
Elle m'envoyait chercher des lits pour la souris. Elle les appelait ainsi.
Beni çarşıya yollayıp fare yatağı aldırırdı, onlara öyle derdi.
"Va me chercher une boîte de lits de souris, mon chéri."
"Çarşıya gidip bana bir kutu küçük fare yatağı al tatlım" derdi.
En ville, ça vous coûterait 100 000 lires, plus le bus.
Çarşıda 100 binden satıyorlar.
Viens avec moi à Arcade.
Benimle Çarşı'ya gel.
Quand nous étions à Arcade, je t'emmenais te faire tuer.
Çarşı'dayken seni öldürülmen için götürüyordum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]