English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Challenge

Challenge tradutor Turco

496 parallel translation
- Au prix du Beldon Challenge?
- Beldon Kupası Yarışmasına mı?
La Challenge Cup de la plus belle rose...
En güzel gül kupası...
- C'est un challenge.
- Zor bir durum.
Le challenge motive mes gars.
Adamlarım zorlu işlerde daha başarılı olurlar.
Alors maintenant... ....c'est devenu une sorte de challenge... contre ma mémoire.
Bu yüzden artık Bir tür mücadele veriyorum...
- Un challenge...
- Mücadele...
- Exactement, un challenge.
- Doğru, mücadele.
Si tu perds, indépendamment du challenge... ....tu finiras par te faire tuer!
Kaybedersen, mücadelenin dışında hayatını da kaybetmiş olacaksın!
- Mer... je vais vous donner un challenge, et ce sera votre première grande mission
- Teşekk... Sana bir meydan okuma şansı. İlk büyük işin.
Mais quand il nous demande de le faire afin de convaincre 200 millions d'americains... que cette catastrophe, est en fait une bénédiction. je dis que ca c'est un challenge.
Ama başkan aynı zamanda 200 milyon amerikalıyı bunun... bir kutsama olduğuna dair inandırmamızı istiyor ki bu bir mücadele gerektirir.
Si les nations réglaient leurs différends au football, quel challenge, n'est-ce pas?
Eğer uluslar farklılıklarını futbol sahasında çözselerdi bu düello olmaz mıydı?
Il s'agit d'un challenge.
Hayır, bir meydan okuma.
Oh non... c'est un challenge!
Hayır. Meydan okumayı severim.
tout ça d'imagination. C'est un challenge!
Ama bu'emre itaatsizlik'.
Je pense que le plus grand challenge n'est pas l'écriture.
Sanırım bana çok büyük meydan okumak, yazmak değil.
Je pense que le plus grand challenge à part l'écriture c'est de trouver un moyen de rendre ces idées accessibles aux novices comme à mes collègues.
Bence yazarlık bir yana en büyük meydan okuma, herkesin ulaşabileceği fikirleri bulma yolunu yapmaktır.
C'est un vrai challenge, mais je t'aiderai à t'y préparer.
Zorlu olacaktır ama ben hazırlanmana yardım edeceğim.
Mais cette fois le challenge sera différent.
Evet. Pekala.
Là est tout le challenge.
Sanırım sabrını sınıyor.
- Le challenge est de taille.
Çok büyük bir meydan okumada bulunuyorsun, Neelix?
Le simple fait de survivre à 8848 m d'altitude est déjà un challenge.
8840 metrede hayatta kalmak, bu tıbbi gerçeğin ışığında bir meydan okumadır.
C'est plus ma grand-mère qui est un challenge.
Esas mesele büyükannem.
Je vais lui dire qu'un mec, ça aime le challenge.
Erkekler meydan okumalardan hoşlanır.
C'est... c'est un beau challenge pour moi.
Ne büyük bir meydan okuma.
Notre bataille, notre challenge, est de créer de l'art.
Savaşımız, mücadelemiz bir sanat eseri yaratmak.
Chacun apporte son petit truc, chacun a son épisode, chacun a ses petites histoires dans les épisodes, et chacun se challenge.
Gördünüz mü? Babalar da anneler kadar iyi anne olabiliyor. Şartlı tahliye memurunu aramam gerekiyor.
Les scénaristes aussi ont fait face à un challenge pour un épisode appelé "Pile et face".
Merak etmeyin, kendim için değil. Babalarımdan biri için. Ben gitmişken, size gösterdiğim "bebek-masaj" ı yapsanıza.
J'espère que Mr. Wayne est prêt pour ce challenge.
Umarım yine rekabete hazırdır.
Ce nouveau démon est un nouveau challenge.
İblis kız çok yeni.
Ce sera mon plus grand challenge d'acteur à ce jour.
Bu oyunculuğumun en zor deneyimi olacak.
"École du Défi, pour Adolescentes"
Challenge Kız Okulu
Windows doit faire face à un difficile challenge avec Linux.
Linuxtan gelecek ağır bir meydan okuma sayesinde
La plupart d'entre vous le savent sans doute déjà, mais il y a 12 millions d'utilisateurs, un système d'exploitation développé par des centaines de programmeurs qui collaborent grâce à Internet, un challenge pour Microsoft Windows NT,
Bir çoğunuz zaten biliyorsunuz, ama Bilmeyen 12 milyon insan var Bir OS geliştirildi Internetteki Yüzlerce programcı işbirliği ile.
Ce genre de challenge ne me ferait pas de mal, ça devient vraiment trop facile.
Biraz zorluk iyi gelir. Son zamanlarda çok kolay oluyor.
La prochaine fois, il nous donnera un devoir qui constituera un vrai challenge.
Ah, Tanrım! Çok canım acıyor! Hey, hey, hey...
Chaque jour est un nouveau challenge, une nouvelle jurisprudence. Une nouvelle interprétation de la loi.
Her gün yeni bir meydan okuma, yeni bir örnek... hukuğu yorumlamanın yeni bir biçimi...
Vérification!
Challenge ( İtiraz )
Le challenge...
- Rekabet...
"Arctic Challenge 3ème place."
Kutup Yarışması... Üçüncülük Ödülü...
Parce que l'Arctic Challenge commence dans 2 semaines.
Çünkü kutup yarışması iki hafta içerisinde başlayacak.
Arctic Challenge.
Kutup Yarışması.
L'Arctic Challenge c'est dans deux semaines.
Kutup Yarışması iki hafta içinde başlayacak.
Nous sommes sur la ligne de départ attendant le signal pour débuter la 112ème course de traineau de l'Arctic Challenge.
Birazdan 112'inci yarışmanın başlayacağı... çizginin hemen yanındayız. Kızak köpeklerinin amansız yarışması.
Olivier, vous avez gagné l'Arctic Challenge.
Olivier, kupayı kazandın.
Aux hommes et femmes de l'Arctic Challenge La flamme de l'Arctic est un symbole d'espoir.
Kutup yarışmasının katılımcıları için... kutup ateşi umudun simgesidir.
Et donc, pendant le lycée et pendant la fac, j'ai touché à presque tous les sports car j'avais besoin du challenge.
Lisede ve üniversitede de hemen her sporu yaptım çünkü yarışmam gerekiyordu.
Et l'entraînement : le Challenge.
- Ve çalışmalıyım.
Le challenge allait dépasser tout ce qu'ils imaginaient.
Zatürree ve enfeksiyonlar Holly ve Herkül'ü zayıflatmış, ama birbirlerine olan güçlü bağlarını yok etmemiş.
Ou bien, l'expression d'un challenge?
yoksa bu açıkça bir meydan okuma mı? Kedicik!
A l'Arctic Challenge.
Gece boyunca kutup fırtınaları olması bekleniyor.
Un challenge qu'il ne pouvait refuser.
Sıcak hava kitleleri ve asla reddedemeyeceği bir rekabet vardı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]