English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Chemin

Chemin tradutor Turco

24,680 parallel translation
Il roulait à toute vitesse dans les rues du Caire et tirait sur tous les piétons en travers de son chemin.
Onları Kahire sokaklarında yarıştırır ve yoluna çıkan yayaları da vururdu.
Il est plutôt clair qu'elle compromet votre chemin vers le succès avec ses remarques désobligeantes et ses jeux de mots.
Bu gayet açık. Senin başarıya giden yolunun altını, şakaları ve kelime oyunlarıyla oyması. Bak.
C'est une version hyper sexualisée et violente de moi qui tue tous ceux qui se mettent dans son chemin.
Yüksek cinsellik içerikli benim vahşet dolu versiyorum Yoluma çıkan herkesi öldürüyorum
Et aussi, je suis sur mon chemin de devenir une femme au foyer invisible? "
Ayrıca "yoksa ben de mi görünmez ev hanımına dönüşmek üzereyim?" dedim.
Il a fait son chemin de retour à moi.
Bir şekilde bana geri döndü.
- Es-tu en chemin?
Yolda mısın?
On peut vous déposer, si cela ne vous dérange pas que l'on vous pose quelques questions en chemin.
Eğer birkaç soru sormamızın sakıncası olmazsa sizi bırakabiliriz.
C'est le chemin, n'est ce pas?
Patika bu değil mi?
Je veux dire, ils auraient dû suivre le chemin, si tu marches la nuit à travers bois.
Eğer gece ormanda yürüyorsanız patikada olmalısınız değil mi?
Ce chemin.
Bu yoldan.
J'ai rencontré quelques difficultés, en chemin depuis Baltimore.
Baltimore'dan gelirken başım birkaç sefer belaya girdi de.
Nous avons parcouru un long chemin ensemble, livré de nombreuses batailles, et obtenu de belles victoires.
Birlikte çok yol katettik, savaşlar verdik ve zaferler kazandık.
Les tempêtes engloutissent le futur, traçant leur chemin jusqu'à maintenant.
Fırtınalar geleceği yok ediyor ve şimdiye döndürüyorlar.
Tu connais le chemin.
Yolu biliyorsun.
Une fois que nous avons passer les gardes, nous allons devoir emprunter un grand chemin pour arriver jusqu'a l'escalier.
Güvenliği aşar aşmaz önümüzde düz bir yol olacak. Dümdüz koşarak sarmal merdivene varacağız.
Nous devrions rebrousser chemin.
Şimdilik geri çekilelim!
TU ES SUR MON CHEMIN!
Yolumun üstündesin!
Sur le chemin du retour, quand on aura trouvé le chien.
Köpeği bulduktan sonra dönerken çekeriz.
T'as salué le ramoneur sur ton chemin pour le cordonnier?
Ayakkabı tamircisine giderken baca temizleyicisine de merhaba dedin mi?
On sera hors de votre chemin, et vous pourrez lancer.
Başınızdan gideriz, siz de rahat rahat fırlatışınızı yaparsınız.
Happy, Merrick est notre saboteur et il est sur le chemin.
Happy, sabotajcımız Merrick ve kendisi sana doğru gelmiyor.
On est en chemin, Marjorie.
Yoldayız, Marjorie.
Il suffit de quelques jours de plus jusqu'à ce que mon nouveau lieu est prêt, et puis je serai hors de votre chemin.
Yeni dairem hazır olana kadar birkaç gün daha sonra zahmet vermeyeceğim.
Je vais balancer par sa maison sur le chemin du retour.
Eve dönerken ona uğrarım.
J'embrasse le chemin de Chicago.
Chicago tarzını benimsedim.
Je voudrais vous inviter à faire votre chemin dans la chapelle.
Sizleri şapele davet etmek istiyorum.
Nous devrions être à mi-chemin de La Havane. Pourquoi?
Bakın şimdiye Havana'ya varmıştık.
Ils sont déjà en chemin.
Yola çıktılar bile.
- Nous sommes en chemin
Yoldayız. Sihirli.
Mais si un éclair venait à frapper cette maison, tu peux l'envoyer sur mon chemin.
Evin üstüne yıldırım düşerse bana yönlendirirsiniz.
Étant donné que Steve et Danny ont fait tout ce chemin, je suis d'accord pour signer leurs heures de thérapie dès qu'ils auront fini le cours.
Madem Steve ile Danny buraya kadar geldi kursu tamamladıkları takdirde terapi saatlerini bitirmeye karar verdim.
Très bien, nous prendrons le chemin difficile alors.
Tamam, o halde bu işi zor yoldan halledeceğiz.
Elle est en chemin.
Şu anda yolda.
Elle fait son chemin...
- Ee... bir tane gelistiriyorum.
Et puis sur le chemin de Valencia quand nous avons passé la sécurité à la frontière, nous avons dû poser nos affaires dans ce panier.
Ondan ayrı, Valensiya'dan buraya gelirken sınırda tüm eşyalarımızı sepete koyarken de.
Prenez "le chemin le moins parcouru."
İlerlemeye devam et ve "en az kullanılmış yolu" kullan.
Continuez de nous montrer le chemin vers la terre promise.
Vaat edilmiş Topraklara gidebilmemiz için buna devam et.
Son appartement était sur le chemin emprunté pour rentrer.
Evi, Mina'nın yolu üzerindeymiş.
Ou peut-être qu'il utilise à son avantage une situation qui croise son chemin.
Ya da belki üzerine doğru gelen şanslı durumu avantajlı hale getirmeye çalışıyor.
Tu en as envoyé tant sur mon chemin.
Benim yanıma sayısızca ruh gönderdin.
Et je l'avais jusqu'à ce qu'une petite fermière se mette sur mon chemin.
O çiftçi kız işime karışmadan önce elime geçirmiştim.
Si cette morveuse du Kansas se met sur mon chemin, nous verrons ce à quoi du vichy ressemble avec des tâches de sang.
O Kansaslı velet yoluma çıkarsa o güzelim elbisesine kan lekesi yakışacak mı görürüz.
On y fera le plein et c'est sur notre chemin.
Gelirken orada yakıt doldurduk, ve yolumuzdan çok uzakta değil.
Libérez le chemin s'il vous plaît.
Yolu açın lütfen! Açın, açın!
Arrêtez tout et dégagez-moi le chemin.
Ne yapıyorsan yapmayı bırak ve buradan defol!
Ils n'ont pas réussi à trouver un prof pour me remplacer, alors j'emmène notre petit voyou avec moi en cours ce soir pour qu'il puisse voir ce que sera son futur s'il ne se remet pas dans le droit chemin.
Benim yerime geçebilecek bir öğretmen bulamamışlar, o yüzden bu geceki derse bizim küçük serserimizi de götürüyorum böylece kendini toparlamazsa, gelecekte..... nasıl biri olacağını görebilir.
♪ Et il est en chemin ♪
# Ve o kahraman da koyuldu yola #
Écarte-toi de mon chemin.
Yolumdan çekil.
On te dépose en chemin?
Seni de yolda bırakırız.
♪ On est du chemin de l'Iowa... Il ne s'agit pas de foule, Gouverneur.
Amaç kalabalık olması değil sayın Vali.
On a encore un long chemin.
Daha gidecek çok yerimiz var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]