Translate.vc / Francês → Turco / Clayton
Clayton tradutor Turco
1,049 parallel translation
Charles Clayton.
Charles Clayton konuşuyor.
Mrs Clayton.
Bayan Clayton.
Clayton Canfil, chargé de la surveillance des côtes.
Ben Clayton Canfil, Kıyı-gözlem sistemini yönetirim.
Donnez à Clayton les nom, grade et matricule de cet homme.
Clayton'a bu adamın kimliğini söyle. Hepsininkini.
Personne ne peut avoir les Clayton.
Etrafta biz Clayton'ları alt edebilecek hiç kimse yok.
Miss Shirley Clayton.
Shirley Clayton.
M. Clayton.
Efendim?
Je suppose que les grands maîtres ne se détendent pas le soir précédant un match.
Bay Clayton, efendim. Aslında büyük bir satranç ustasının maçtan önceki akşam dinlendiğini sanmam.
Les journalistes du pays de Dudek affirment que vous ne seriez jamais devenu champion...
Bay Clayton, Dudek'in ülkesinden muhabirlerin ne dediklerini biliyor musun? Asla şampiyon olamayacağını, asla şampiyon olmayacağını söylüyorlar...
M. Clayton, le plus grand joueur d'échecs du monde sort de sa retraite pour vous affronter et vous n'êtes pas curieux...
Bay Clayton. İşte dünyanın en efsane satranç dahisi, sadece size oynamak için emekliliğini bırakıp geldi, ve siz yeteri kadar merak bile etmiyorsunuz...
M. Clayton, bonne chance pour le match de demain.
Şey, Bay Clayton, yarın sabahki maçta iyi şanslar.
Je vous ai vue foudroyer Clayton du regard.
Clayton'a ters ters baktığınızı gördüm. Ne duygu.
M. Clayton.
Bay Clayton.
Vous êtes Emmett Clayton, bien sûr.
Siz Emmet Clayton'sunun, elbette.
Allons, M. Clayton, je ne demande que le plaisir de votre compagnie.
Lütfen, lütfen, Bay Clayton, ben sadece sizinle iyi arkadaş olmak istiyorum.
Attendez, Clayton.
Şimdi, bekle, Clayton.
M. Clayton, excusez-moi, je m'appelle Mazoor Berozski.
Bay Clayton, affedersiniz. Ben Berozski. Mazoor Berozski.
- Toutes mes excuses.
Bay Clayton, özür dilerim.
Clayton?
Clay... Clayton?
Clayton, je ne comprends pas...
Clayton, anlamıyorum.
Clayton, vous m'entendez?
Clayton, beni duyabiliyor musun?
Donnez-moi cinq minutes. J'y serai, d'accord?
Clayton, beş dakika, tam orada olacağım, pekala?
Clayton, que faisons-nous ici?
Clayton! Burada ne yapıyoruz?
Clayton, calmez-vous!
Clayton, sakin ol.
Allons, Clayton, je vous en prie.
Haydi, Clayton, lütfen.
Je peux donc vous affirmer que M. Dudek n'essaierait jamais de se dérober à ses obligations. Surtout pas à un match l'opposant à Emmett Clayton.
Bu nedenle size şunu söyleyebilirim ki, Memur Bey, Bay Dudek asla sıvışıp gitmez, herhangi bir yükümlülükten bu şekilde kaçmaz, ve Emmet Clayton'la yapacağı bir maçtan asla.
- Que puis-je faire pour vous?
Evet, Bay Clayton.
Excusez-moi, vous parlez comme si M. Dudek était déjà mort.
Affedersiniz, Bay Clayton. Sanki Bay Dudek çoktan ölmüş gibi konuşuyorsunuz.
Bonjour, M. Clayton.
Merhaba, Bay Clayton.
M. Clayton!
Bay Clayton!
M. Clayton, je vais être franc avec vous, je n'arrive pas à m'ôter cette histoire de la tête, comme vous, et j'aimerais que vous m'accompagniez en voiture.
Bay Clayton, Size dürüst olsam iyi olur. Ben de bu çetrefil durumu aklımdan çıkaramıyorum, tıpkı sizin gibi. Benimle birlikte gelecek olursanız, çok müteşekkir olurdum, efendim.
J'ai une autre question, M. Clayton.
Bir başka soru daha, Bay Clayton.
Non, votre version m'a l'air solide.
Şimdi, Bay Clayton, anlattıklarınız çok, çok sağlam.
M. Clayton!
Bay Clayton.
N'avez-vous pas parlé à Clayton?
Bay Clayton'la hastanede konuşmadınız mı?
- Excusez-moi, M. Clayton. Pourriez-vous...
Affedersiniz, Bay Clayton, efendim?
Merci, M. Clayton.
Teşekkür ederim, Bay Clayton. Teşekkür ederim.
M. Clayton.
Bay Clayton, efendim?
C'est en haut des marches que Dudek est tombé.
Şimdi, Bay Clayton, tam burada merdivenlerin başında, Dudek buradan düştü.
Désolé, mais au vu de tous les éléments dont on a parlé, le meurtrier était forcément sourd.
Üzgünüm, Bay Clayton, fakat konuştuğumuz bütün öteki önemsiz kanıtlarla birlikte, bu davada katilin sağır biri olması gerekiyordu.
- 2000 $ pour vous, M. Clayton.
Kesmene dikkat etmez. - Bay Clayton, 2000 mi istiyorsunuz?
M. Clayton, Pittsburgh.
Bay Clayton, Pittsburgh'dan.
Je crois que nous devrions faire une pause, M. Clayton.
Bay Clayton, sanırım beş dakikalık bir ara verme zamanı geldi.
Pour quand Clayton servira.
Clayton'ın hesabını kapatacağım.
Que veux-tu donner à Clayton?
- Clayton'ın ne kazanmasını istiyorsun?
M. Clayton veut vous voir.
Sanırım, Bay Clayton sizinle konuşmak istiyordu.
Vous devriez voir M. Clayton.
Sanırım Bay Clayton'ı şimdi görseniz iyi olur.
Voici Sam Clayton.
Sam Clayton'ın adını hiç duymadın mı?
- Clayton.
- Clayton.
Rasez-le à sec.
Clayton, Blake, onu kuru kuru tıraş edin.
M. Clayton.
Bay Clayton?