Translate.vc / Francês → Turco / Confident
Confident tradutor Turco
148 parallel translation
Le confident de nos secrets les plus cachés. vie et bonheur attendent, cette sonnerie... puis... l'horreur...
Çalan telefonun öbür ucunda bizi bekleyenler arasında hayat ve mutluluk dehşet ve yalnızlık ve ölüm vardır.
Je ne sais pas jusqu'à quel point vous êtes.. .. son confident.
Elbette, senin gibi bir sırdaşa nasıl izah edeceğimi bilemiyorum.
Ami, réalisateur, confident, psychiatre amateur à mi-temps...
Dost, yönetmen, öğretmen, zaman zaman amatör psikolog.
Je suis son confident!
Evet. Onun güvencesi altındaymışım.
Pas un confident... Mais quelqu'un qui vous faisait "participer".
Dertlerinizi dinleyen birisi de değildi ama... bize kendimizi bir yere ait hissettirirdi.
Je suis ton confident, tout le monde m'a parlé.
Ben senin itirafçınım, herkes bana konuşur.
Moi, ami, admirateur et confident, suis bien sûr complice de mon protégé.
Ben, dostu, hayranı ve sırdaşı bariz bir şekilde, gözdemin suç ortağıyım. Bu sadece kötü bir iftira.
Danny est son manager, son ami, son confident.
Danny, onun menajeri, arkadaşı, babası gibi olmuştu.
Peut-être que tu te sens comme avec une personne proche... Tu sais ce sentiment qu'on a quand on est avec un confident ou son meilleur ami?
BeIki, özeI biriyIe oImak gibi bir şey... güvendiğin biriyIe birIikte oImak gibi, yani iyi bir arkadaş gibi?
Il était non seulement mon amour, Mais aussi mon confident.
Sadece sevgilim değildi, aynı zamanda sırdaşım, dert ortağımdı.
Mais quelque chose me dit que vous êtes le confident que j'attendais
Ama nedense içimden bir ses aradığım dinleyicinin sen olduğunu söylüyor. Hikayemi ilginç bulacağını umuyorum.
Tu seras vite un parfait amoureux, déjà tu fatigues ton confident d'un volume de mots.
Aşık olma zamanın gelmişti. Yakında seni dinleyenleri bezdireceksin.
Il sera plus intelligent, plus confiant, mais il restera le même.
He'll be smarter, more confident, but he'll be the same.
Chacun d'entre nous a besoin d'un confident disposé à écouter ses histoires.
Herkes anlattıklarını dinlemesi için birine güvenmeye ihtiyaç duyar.
- Tu es son confident?
Sana mı içini döktü?
Comme il lui fallait un confident, il fit croître dans un aquarium une pauvre cervelle pleine de migraines.
Bir arkadaş özlemi içerisinde akvaryumda bir beyin yetiştirmiş ama onun da migreni varmış.
Voudras-tu être mon confident?
Sırdaşım olur musun?
Le directeur Humson, responsable de trois prisons, Folsom, San Quentin et Alcatraz, et confident de J. Edgar Hoover, félicite ses hommes.
Folsom, San Quentin ve Alcatraz hapishanelerinin yöneticisi ve J. Edgar Hoover'ın sağ kolu,... gururlu Müdür Humson birliğini tebrik ediyor.
On préfère toujours son confident à son amant!
Her zaman çıktığın adamı anlattığın erkeği, çıktığın erkekten çok seversin.
Et ça finit toujours dans le lit du confident!
"Seks yapabiliriz" demeleri an meselesi.
Il était mon ami, il était mon confident.
O benim arkadaşım,... sırdaşım oldu.
Moi, je suis son confident.
Ben, Sherman'ın en iyi, arkadaşıyım.
Je suis votre confident!
- Ben sizin sırdaşınızım.
Il n'y va pas direct, il devient son confident.
Ona asılmak yerine, onun güvendiği kişi oluyor.
Ce vieillard en décomposition est cousin du doge et confident du pape. La cour de Rome l'adore.
Bu çürümüş et parçası Venedik başyargıcının kuzeni ve Papa'nın yakınıdır.
Et si vous aviez besoin d'un confident... j'espère que vous vous rappellerez de votre vieux professeur.
Konuşmak isteyeceğin birini ararsan umarım eski öğretmenini de unutmazsın.
Je dis juste qu'on ne peut pas savoir qui sera la personne qui deviendra son confident.
Benim odamda mı uyumak istiyorsun? Evet. Bir mahzuru yoksa ve oda arkadaşın kabul ederse, evet.
Ton confident avec qui tu dormiras jusqu'au matin.
Senin yakın güvencen... Eşlik edebileceğin kişi...
Il y a sûrement quelque chose à faire, même être simplement ton confident.
Birşey olmalı. İyi bir dinleyici olmak mesela.
J'étais l'ami fidèle, le consolateur, le confident. Un rôle à la con.
Ben sırdaşı oldum : bir aptal rolü.
J'ai toujours été son confident... C'est mon amie.
Benim arkadaşım o.
C'est pathétique! Je dois être moi. Confident.
Olduğum gibi görünüp, kendime güvenmeliyim.
C'est son confident depuis plus de 20 ans!
20 yıldır onun en yakın sırdaşıydı.
Son ami, son confident.
Dostu, sırdaşı.
Manager, psy, confident... Myles voulait que je m'occupe d'elle.
Amelia'yı mutlu ederek, Myles'ı da mutlu ediyorum.
Le confident de la famille Bush, James A. Baker.
Bush Ailesi'nin sırdaşı James A. Baker'ın avukatlık şirketini tuttu.
" Je me souviens du jour où je suis passé du protégé au confident.
Korunmaya ihtiyacı olan bir çocuktan, bir sırdaşa terfi ettiğim günü hatırlıyorum.
León était mon confident, c'est tout.
Leon benim sırdaşımdı ortağımdı.
Nous savons déjà qu'il était le confident de Nicole Barnes.
Nicole Barnes'a öğüt verdiğini zaten biliyoruz.
"You heart is true, you re a pal and a confident"
"Kalbin güzel, sen bir dost ve arkadaşsın."
Il a besoin d'un confident.
Bir dosta ihtiyacı var.
Si tu trouvais un confident, t'aurais pas besoin de me parler.
Yani seni dinleyecek birilerini bulursan, beni dinlemek zorunda kalmazsın.
- Vous étiez son confident? - Oui, c'est ça.
- Onun sırdaşı olduğunuzu söyleyebilir misiniz?
C'était moi, son confident.
BEN... o diğer bütün herkesle yatarken.
Je ne sais pas si tu le sais, mais je suis un bon confident.
Bildiğini bilmiyorum ama ben iyi bir dinleyiciyimdir.
Au travail, c'est un confident social.
İş yerinde kendine güvenen bir insandır.
Et avec les femmes... un confident sexuel
Ve kadınlarla : cinsel açıdan kendine güvenir.
Qui fait de vous son confident?
- Nasıl bu kadar eminsiniz?
Mon confident?
- Sırdaş mı?
C'est mon ami, confident, associé...
Onunla ne konuşabilirim ki? Ne demek onunla ne konuşabilirim ki?
Votre confident.
Başınız sıkıştığında gidebileceğiniz insanım.