Translate.vc / Francês → Turco / Continent
Continent tradutor Turco
1,151 parallel translation
Le nom de Poirot est réputé sur tous les golfs du continent.
Avrupa'daki bütün golf sahalarında,... Poirot isminden çok korkulur.
Il y a une source d'énergie dans les montagnes du plus petit continent.
Küçük kıtanın dağlarında bir enerji kaynağı var.
Elle est à la tête d'une société, d'un continent!
Kendi şirketi var, kendine ait toprakIarı var.
Si ce crime avait eu lieu sur le continent, une autopsie ne semblerait pas normale?
Eğer cinayet anakarada işlenmiş olsaydı, otopsi isterdiniz, öyle değil mi doktor?
Si la banque ne sait pas, contacte le ministère des Finances sur le continent.
Eğer banka yardım edemezse, anakaradaki Maliye Bakanlığını dene.
LE SEPTIÈME CONTINENT
YEDİNCİ KITA
Retournerais-je jamais sur ce continent que j'aime tant?
O kadar sevdiğim o kıtaya bir daha dönebilecek miyim?
Sidi Bombay participa aux cinq principales expéditions anglaises d'afrique et fut le seul homme à traverser le continent du sud au nord et de l'est a l'ouest.
John Hanning Speke haklıydı. Victoria Gölü Nil'in kaynağıydı.
Prenez l'avion, Mangez en Sicile et chiez sur le continent.
Sicilya da yemek ye ve anakaraya sıç. Biliyorum, ama uçmaktan korkuyorum.
On les respecte sur le continent.
Dünya çapında gurur duyulacak insanlar.
Ça ne te fait pas rêver du continent noir?
İşte bu Kara Kıta'ya gitmek için yanıp tutuşturmuyor mu?
T'es Ie seul homme de ce continent à me demander ce que j'en pense. - Ça devrait suffire.
Bu kıtada bana ne düşündüğümü soran tek erkek sensin.
Je crois que je ne suis pas né sur Ie bon continent. Au fait, tu es viré.
Ben yanlış kıtada doğduğuma inanıyorum.
Vous revenez du continent?
Parker, Kıta Avrupası'ndan yeni döndüğünüzü söylemişti.
Quand quelqu'un dit avoir chassé à courre au Bois de Boulogne, je me dis qu'il est mal informé sur la vie sur le continent.
Her kim, Bologna topraklarında erkek geyik avladığını söylerse, Bay Poirot Kıta Avrupası'ndaki hayat hakkında feci halde yanılıyordur.
C'est plus sophistiqué que ce qui se fait sur le continent.
Kıta Avrupası'nda bulanan her şeyden çok ileride.
Les populations se sont mises à l'abri, mais je crains que cela ne suffise pas si vous échouez, surtout pour les populations du continent ouest.
Halk zaten güvenli yerlerde, ama başaramazsanız, bu yeterli olmayacaktır, özellikle de batı kıtasında yaşayanlar için.
Pourquoi la Terre devrait-elle avoir un autre sous-continent?
Ben dünyanın başka bir kara parçasına sahip olması için bir sebep görmüyorum.
La paix a pris fin avec les actes terroristes des séparatistes Ansata. Ils réclament l'autonomie pour leur pays sur le continent occidental.
Süregelen barış ortamı, şu anda batı kıtasındaki anayurtları için... özerklik isteyen Ansata ayrılıkçılarının terörist saldırılarıyla son bulmuş durumda.
Leur base est à 300km de la ville, au sud du continent.
Ansata üssü şehirden 300 km uzakta, güney kıtasında.
C'est par la terreur que vous contrôlez tout le continent.
Tüm kıtayı da aynı şekilde kontrol etmeye çalıştın.
Je hais ce pays, ce continent...
O ülkeden, kıtadan, her ne haltsa işte, nefret ediyorum.
Quel est ce continent? Où suis-je?
Hangi kıtadayım?
En inaugurant ce tunnel sous-marin aujourd'hui pour lier cette île au continent et au reste du monde, nous espérons de tout cœur avoir apporté à cette prophétie l'élément qui lui manquait.
Bugün, su altında bir tünelle, Hong Kong Adası'nı ana kara ve Yeni Ülkeler'le birleştirerek, o kehaneti gerçeğe bir adım daha yaklaştırdığımızı umuyoruz.
Nous sommes obligés de suivre l'évolution des crimes sur le continent.
Kıtasal suçların detaylarını takip etmekte bizim işimiz.
L'Enterprise se dirige vers Penthara IV où un astéroïde de type C a percuté un continent non-habité.
Atılgan, C tipi bir astroidin, yerleşim yeri olmayan bir kıtaya çarptığı Penthara IV gezegeni rotasında ilerliyor.
Je me rendrais au camp qui se situe au sud du continent de Valo II.
Ben olsam Valo II'de güney yarım kürede bulunan kampa giderdim..
De la communauté Marta, située sur le continent sud.
Marta topluluğunda, güneydeki kıtada.
Que diable savent-ils du cricket, sur ce continent?
O kıtadakiler kriktetten ne anlar?
Par mer... en contournant le continent africain... – et c'est un voyage d'un an –... ou par terre, mais les Turcs ont fermé cette route aux Chrétiens.
Afrika Kıtası'nın etrafını dolaşarak bir sene süren bir yolculuktan sonra, denizden ya da Türklerin yolu, hristiyanlara kapatmış olduğu, karadan.
Le continent semble toujours m'échapper. Mais je sais qu'il est là.
Anakara, benden hâlâ saklanmakta ama oralarda bir yerlerde olduğunu biliyorum.
Alors, puis-je enfin chercher le continent?
Bu durumda anakarayı aramaya gidebilirim.
Le continent a été découvert. Comme je l'avais prévu.
Anakara, bulunabileceğini söylemiş olduğum şekilde bulunmuş.
Toute ma vie... j'ai rêvé d'atteindre le continent.
Hayatım boyunca anakaraya ulaşmanın hayallerini kurdum.
Par la grâce de Dieu et de Votre Majesté bienfaitrice... un nouveau continent a été découvert... et revendiqué au nom de la Couronne d'Espagne... en l'an mil quatre cent quatre-vingt douze.
Tanrı'nın inayeti ve siz Majestelerinin lütuflarıyla! Yeni bir kıta keşfedilmiş olup 1492 senesi itibarıyla İspanya Tahtı'nın topraklarına dahil edilmiştir.
La voie la plus sûre vers ce continent... est fermement établie : ouest quart sud-ouest sur 750 lieues... jusqu'à Saint-Domingue.
Yeni kıtaya uzanan en emin rota, kati bir şekilde saptanmış olup güneybatı üzerinden batıdaki Santa Domingo'ya uzanan 3.750 km.lik bir hattır.
De là, route sur le continent, par le cap Gracias a Dios. L'Espagne...
Sonrasında da Gracias A Dios burnu üzerinden anakaraya çıkılmaktadır.
Ce continent a été découvert par un marin... mandaté par Votre Majesté.
Bu kıta, ilk olarak Majestelerince görevlendirilmiş bir denizci tarafından keşfedilmiştir.
- Vous êtes du continent?
- Anakaradan mı geldin? - Evet.
Sur le continent, d'accord?
Anakaraya tamam mı?
ENTRE L'ANGLETERRE ET LA FRANCE POUR LA CONQUETE DU continent.
Kıtada iktidarı ele geçirmek için, İngiltere ve Fransa arasında devam etmekte olan savaşın üçüncü yılıdır.
Je t'enverrai les dessins des plus beaux personnages de mes voyages à travers le continent.
Kıta boyunca yaptığım yolculuklarda tanıştığım insanların çizimlerini sana göndereceğim.
Je voudrais voir le bout du continent.
Kıtanın ucunu görmek istiyorum.
Où y a-t-il des gens plus capables que ces Latino-Américains, qui construisent de leurs mains ce noble continent?
Bu soylu kıtayı elleriyle inşa eden Latin Amerikalılar'dan daha yetenekli bir halk var mıdır?
C'est pourquoi, Messieurs, la position à genoux est la seule alternative moderne et réaliste, capable d'assurer une existence moyenne au continent, selon les postulats du New International Order.
Baylar, bu yüzden dizüstü pozisyonu, kıtamızda Yeni Uluslararası Düzen'in gerektirdiklerine uygun, ortalama bir varoluşun teminatı olan tek çağdaş ve gerçekçi seçenektir.
Cette terrible magie originaire d'Asie centrale est arrivée au Japon au 8e siècle via le continent chinois.
Bu korkunç sihir tarzı aslında Orta Asya'dan gelmektedir. Japonya'ya da 8. yüzyılda Çin'den gelmiştir.
Des nomades, errant à travers le continent, traînant Ellen avec eux.
Göçebeydiler, kıtalararası gezginlik yaptılar, Ellen'ı da peşlerinden sürüklediler.
Sissy avait traversé le continent 400 fois dans les deux sens, mais elle n'avait jamais vu ce qu'elle venait de voir chez Julian.
Sissy 400 kez kıtayı dolandı ve herkese 2 kere rastladı. Ama Julian'ın dairesinde tanık olduğu şeye hiç rastlamadı.
Quand on les a vus comme moi s'entretuer sur le vieux continent.
Onları eski topraklarda gördüğüm gibi birbirlerine tutunmuş gördüğünde.
Des hommes de tout le continent rassemblés ici.
Hep beraber bir kıtanın içinden toplanmışlar.
"Quatre-vingt-sept années se sont écoulées... " depuis que les pères de nos pères ont créé sur ce continent... " une nouvelle nation...
84 yıl önce... bizim atalarımız bizi ileri bu kıtaya getirdiler... yeni bir ulus... özgürce idare ettiler... ve bütün insanlara adanmış bir önerme sundular... bütün insanlar eşit yaratılmış... ve bu hükümet... insanların... insanlar tarafından... ve insanlar için... dünyadan yok olmamalılar.