English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Coûté

Coûté tradutor Turco

7,972 parallel translation
Combien a-t-il coûté? Ma propre mortalité.
Bu seferki neye mal oldu?
Tu sais combien ces chaussures ont coûté?
O ayakkabıların fiyatına baktın mı bari?
Apollo a coûté plus de 100 milliards en dollars constants.
Apollo Projesi o zamanki parayla 100 milyar dolardan fazla tuttu.
Vos actions n'ont épargné personne, n'ont rien sauvé et nous ont tous coûté cher.
Tutumların, kimseyi kurtarmadı, hiç birşeyi korumadı ve bize çok pahalıya mal oldu.
Toby, uh, a joué les mauvaises cartes la semaine dernière, et nous a coûté 8 millions.
Evet. Toby geçen hafta yanlış bir tuşa bastı ve fonumuza sekiz milyon dolara mal oldu.
Je t'ai remis sur pied, bien que ça m'ait coûté la direction de la Garde.
Muhafızların liderliğini kaybetmeme neden olmasına rağmen sana bakıcılık yaptım.
Peu importe ce que c'était, ça lui a coûté la vie.
O şey her neyse adamın hayatına mal olmuş.
Ça vous a coûté quoi de lever la suspension de Cruz?
Cruz'un cezasını kaldırtman sana neye mal oldu?
Et ça lui a coûté la vie.
Bu onun hayatına mal oldu değil mi?
ça nous a presque coûté notre mariage.
Neredeyse evliliğimize mal oluyordu.
Vous m'avez coûté davantage que vous ne pourriez l'imaginer. Vous en paierez le prix.
Bana tahmin ettiğinden daha çok şeye mal oldun, ama bu borçlarını ödeyeceksin.
Sais-tu combien a coûté ce fromage?
O peynir ne kadar pahalı, haberin var mı?
Elle roule bien et ne m'a pas coûté les yeux de la tête.
Bu akıcı bir sürüş için beni davranır, ve biliyor musun? Bu banka kırmak değildi.
Non, ça coûte une fortune.
Hayır.
Et maintenant une de ces bouteilles coûte 2000 $.
Ş ž imdi ise bir şişesi 2000 doları geçiyor.
à ‰ coute, je n'ai pas confiance en Murphy.
Bak, Murphy'ye güvenmiyorum.
Peu importe ce qu'il en coûte. Reste vivante. Pas de questions posées.
Ne olursa olsun, hayatta kalın.
Cette robe... coûte plus cher qu'un appartement.
Bu elbise benim evimden daha pahalı.
Son refus de s'engager lui coûte son titre et il est passible d'une peine de cinq ans d'emprisonnement.
Clay'in reddi unvanına mal oldu. Beş yıllık olası bir hapis cezasıyla da karşı karşıya kaldı.
Ce qui importe, c'est ce que tu en fais et ce que ça te coûte.
Önemli olan güçlerinle ne yaptığın ve sana neye mâl olduğu.
Connaissant bien le groupe TC, demandez-vous qui a le plus de chance d'être enterré dans un champ, un projet qui a coûté des milliards, en œuvre depuis 50 ans, ou une espionne décolorée que personne ne pleurera?
Sen de finansörleri benim kadar tanıyorsun. Kendine şunu sor ; Sence şu ikisinden hangisi harcanmaya daha çok değer?
En fait, ça coûte un peu plus que ça.
Aslında daha da pahalıya mal oluyor.
Ça coûte pas grand chose.
Evet. Bir şansımı deneyeyim dedim.
- Depuis quand une miche de pain coûte 8 dollars?
Ekmek somunu ne zamandan beri 8 $ eder oldu?
Donc, il y a trois jours, Toby appuie sur le mauvais bouton sur un ordinateur- - une erreur qui vous coûte, quoi, 500 000 $?
Üç gün önce Toby bilgisayarda yanlış tuşa bastı ve bu hata size 500 bin dolara mı mal oldu?
Je suis sérieux, Toby, je veux que nos ordis soient avec leur serveur, quoi qu'il nous en coûte.
Ciddiyim, Toby. Maliyeti ne olursa olsun bilgisayarlarımızı onun sunucusunun yanında istiyorum.
Ouais, mais cette montre est grosse et belle et coûte la peau des yeux.
- Çok şeker. - Evet ama o saat çok büyük, gösterişli ve çok pahalı.
coûte que coûte.
Ne pahasına olursa olsun, bu krizi durdurmalıyız.
Ca ne coûte rien de regarder.
Bakmaktan zarar gelmez.
Je suis sûre qu'un cheval de trait ne coûte presque rien.
Eminim fazla kazanamayan bir çiftçinin satacak atı vardır.
La boisson seule coûte 99ct, et les potatoes 1 € 50.
Tek başına içecek 99p ve sıcak, çıtır çıtır patates kızartması 1.50 pound.
Toi, plus que quiconque, doit réaliser qu'une fois une découverte faite, c'est de notre responsabilité en tant que scientifiques, de continuer aussi loin que possible, quoi qu'il en coûte.
Ve hepiniz anlamalısınız ki bir keşif yapıldığında sonu nereye çıkarsa çıksın elimizden geldiği kadar çabalamak, bilim adamı olarak görevimizdir.
Je ne te supplierai pas, mais tu es mon fils, et je te veux dans ma vie, quoi qu'il en coûte.
Yalvarmayacağım ama sen oğlumsun ve ne olursa olsun seni hayatımda istiyorum.
Un endroit comme ça coute beaucoup de blé.
Evet, böyle bir yer çok paraya mal olur.
Ce garçon qui vous a couté votre travail et votre retraite...
- İşinize ve emekliliğinize mal olan çocuk...
Ça me coûte de le dire mais tu avais raison.
Bunu söylemek acı veriyor ama haklısın.
- Combien ça coute?
- Kalinda, bu ne kadara mal oldu?
Peu importe ce que cela me coûte.
Neye mal olursa olsun.
Ce fauteuil coûte 3000 $.
Peter bu koltuğun fiyatı 3 bin dolar!
Tu dois protéger Jason, coûte que coûte. Tu n'as pas droit à l'échec.
Ne pahasına olursa olsun Jason'ı korumalısın, başarısız olamazsın.
Ca vous a couté beaucoup d'argent.
Bolca parana mal olmuş.
Et si ma confiance coûte sa vie à Ariadne?
Ya kaderim insanlara karşı Ariadne'nin hayatı ise?
- Ca ne coûte rien.
- Hiçbir maliyeti de yok.
Qui m'a couté une fortune.
Amma pahalıydı.
La paix coûte cher.
Huzuru almak pahalıdır.
Combien elle coûte?
- Ne kadar... - Evet, ne kadar fiyatı?
Je découvrirai la vérité. J'en finirai avec ça. Coûte que coûte.
Gerçeği bulacağım ve bu işi bitireceğim, neye mâl olursa olsun.
Ça me coûte de le dire, mais c'est vrai.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama haksız sayılmaz.
Pourquoi payer quelqu'un quand on peut le faire soi-même? Ces gars-là, ça coûte un bras.
- Yapabileceğim bir şey için bir de para mı ödeyeceksin?
Combien il coûte?
- O ne kadarmış?
Celui-ci coûte 289.
- 289 Dolar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]