Translate.vc / Francês → Turco / Crocodile
Crocodile tradutor Turco
553 parallel translation
"Vieux crocodile, tu as un sixième sens!" "Pour avoir quitté ton marais puant!"
Seni yaşlı timsah, o kokuşmuş bataklığı terk ettiğine göre bir şeylerin kokusunu almış olmalısın!
C'était au tour du Crocodile ce soir.
Bu gece "Küçük Timsah" gecesi. İki kamyon gelecek!
Regarde, maman, je suis un crocodile.
Bak anne, timsah.
Cette histoire de crocodile est étrange.
Timsah meselesi biraz tuhaf.
Ce n'est pas mon type, mais pour vous, je courtiserais un crocodile!
Pek benim tipim degil ama, sizin icin bir timsahla bile sevisirim.
Le rat du nil tue Ie crocodile.
"Fareler timsahları öldürürmüş."
Crocodile nager mieux.
Timsah daha iyi.
C'est l'heure où le long crocodile Languissamment s'étire les pattes
Uzatır parlak kuyruğunu, Ve döker altın pullarına
J'ai cru être mordu par un crocodile!
Yeterince kuvvetli ve genç bir timsah gibi ısırıyor.
Mais la jeter à un crocodile!
Kabul! Peki onu timsaha atmak?
La fois où j'ai coupé et jeté au crocodile la main de Crochet?
Huk'un elini kestiğim günü anlatayım mı?
M. Crocodile, vous aimez le hareng?
Bay Timsah, morina balığı sever misiniz?
Même le sac à main en crocodile
Hatta karısının... Karısının karyola direğine astığı
Fais attention que ce ne soit pas un crocodile.
Dikkat et, timsah olmasın!
Bithiah saurait faire pleurer un crocodile.
Bithiah bir timsahı bile ağlatabilir.
Espèce de crocodile!
Seni timsah!
Tu ne vas pas mourir, vieux crocodile.
Ölmeyeceksin yaşlı timsah.
L'iguane est une sorte de crocodile, sans être un vrai crocodile.
İguana, bir çeşit timsahtır, tam olarak timsah sayılmasa da...
J'ai une haleine de crocodile.
Ağzımın içindeki tat bir timsahın dışı gibi.
Assez de larmes de crocodile.
- Sil şu timsah gözyaşlarını!
Tu vois ce crocodile?
Şu küçük timsaha bak.
Pour te récompenser... je te donne l'animal que tu veux, sauf mon crocodile.
Şimdi, ödül olarak sana timsahım hariç, bunlardan istediğini verebilirim.
Si tu trouves un crocodile, tu l'attaches.
Bildiğin gibi bir timsah yakalayınca onu bağlarsın.
Tes larmes de crocodile ne les touchent pas.
Accatone, nedir bu gözyaşların? Kimseye zararın dokunmaz senin.
Mais ce crocodile passera jamais pour de la haute.
- Tamam. Yardım etmek istiyorsan et. Ama o timsahı sosyete diye yutturamazsın.
Passe le crocodile.
Timsahı ver bana.
Que diriez-vous d'une énorme coup publicitaire? Ingrédients : votre piscine, un crocodile et le meurtre d'une Américaine.
Size markanız için, havuzunuzu, bir timsahı ve Amerikalı bir kadının ölümünü içeren bir teklifimiz var.
c'est le seul crocodile qui ne pleure pas après manger.
Yemekten sonra ağlayamayan tek timsah bu.
Mettez le crocodile dans le pavillon de jardin.
Şimdilik timsahı balkona koyun.
Il n'y a pas de crocodile, hein?
Timsahın havuzda olmadığına emin misiniz?
- Le crocodile nous attend à 4h.
- Saat 4'te timsahla randevun var.
Le crocodile.
Timsahı unutma.
Mais ici, au-dessus du monstre Amensit, qui est un tiers crocodile, un tiers lion et un tiers hippopotame, et qui attend de dévorer le cœur du mort, on trouve le dessin d'une maison.
Ama burada, görebileceğiniz üzere... ölü adamın kalbini yemek için bekleyen yarı timsah, yarı aslan ve yarı hipopotam olan canavar Amensit'in üzerinde bir ev sekli var.
Comprenez-moi, quand je vois une nouvelle vie commencer, que ce soit un poulet ou un crocodile, J'ai une joie sincère.
Yeni bir hayatın dünyaya gelişini her gördüğümde bu ister bir tavuk olsun ister bir timsah hep çok hoşuma gitmiştir.
Il a un sourire d'ange... et des dents de crocodile.
İşte benim sevgili Luke'um, bebek gibi gülümser ; ama timsah gibi ısırır.
Je ne brûle pas, j'ai une peau de crocodile.
- Ben yanmam. Asbestli derim var.
On n'a qu'une semaine, "crocodile".
- Bir haftamız var, asbest efendi.
Je ne suis pas un crocodile.
- Asbest değilim.
Ici Crocodile...
Timsah konuşuyor...
Poussin Bleu, ici crocodile...
Mavi Tavuk, Timsah konuşuyor...
L'assaillant à la pêche devra être attaqué avec un crocodile.
Şeftalili saldırganı timsah paklar.
Je veux juste voir son visage, au cas ou elle ressemblerait un crocodile.
Sadece yüzünü görmek istemiştim, ya timsah suratlı biriyse.
Sacré crocodile!
En sonunda, Charlie!
Un tas de larmes de crocodile.
Sahte gözyaşları aktı.
Il y a deux manières de mettre un crocodile hors de combat.
Bir timsahı devre dışı bırakmanın iki yolu var.
Où est donc le gentil crocodile Qui fait glisser l'eau du Nil
Nasıl küçük timsah uzatır parlak kuyruğunu?
Oh, mon crocodile a sauté!
Artik çalismiyor.
Peau de crocodile?
Timsah mı?
Tout serait plus facile Dis oui, crocodile! Unissons-nous, ouh, ouh, ouh
Beyaz şarap ve...
Petit-fils d'auvergnat, fils d'auvergnat, crocodile moi-même je refais mes additions toutes les nuits infatigable au bénéfice, jamais d'indigestion, serpent boa.
Ama ben bir Auvergnat oğluyum. Auvergnat torunuyum. Bir timsah gibiyim.
- Crocodile?
- Kötü huylu ama, hoş bir burnu var.