Translate.vc / Francês → Turco / Câblé
Câblé tradutor Turco
3,174 parallel translation
Sérieusement, tout simplement... vous aurez ce lieu câblé en un rien de temps.
Ciddiyim... anında oraya alışırsın. Eğer benimle gelmiyorsan, ne yapacaksın?
Il a câblé le bâtiment avec des explosifs, et je suis à l'intérieur, donc... je suis un peu effrayé.
İçinde olduğum binayı patlayıcılarla sarmış durumda, o yüzden... Biraz korkmadım desem yalan olur.
Le "New York Times", le "Washington Post", le réseau câblé des affaires publiques - tous vont couvrir le débat.
The New York Times, The Washington Post,... C-Span.
Magazine, journaux, réseaux, câble...
Dergiler, gazeteler, internet, televizyon...
Sur un poste de câble.
Bölgesel bir kablolu kanaldan.
Elle a totalement pété un câble.
Hayır, Hayır, Hayır, Demek İstediğim O Tamamen Kafayı Sıyırdı..
- Je comprends pas, Isabelle, tu pètes un câble, là.
Anlamıyorum Isabelle, neredeyse patlayacaksın.
Je pète aucun câble... au contraire.
Hayır, patlamayacağım.
Ce câble va ici. Deux passent par là.
Bu kablo şuraya gidiyor iki tanesi de bu tarafa.
Tu le sais. Plus il en voit, plus de chance il aura de péter un câble
Ne kadar çok hareket görürse kendinden geçmesi o kadar çabuklaşır.
Je garde 50 pied de câble en acier haute resistance juste ici.
15 metrelik yüksek dayanıklı çelik bir kablo taşıyorum tam burada.
Tu vas péter un câble!
Gerçekten çılgına döneceksin!
Car j'attends un câble de ma femme, qui veut récupérer sa maison.
Çünkü karımın, onu eve getirmem için telgraf çekmesini bekliyorum.
Si Nix parie sur le sport, il a besoin d'avoir le câble.
Eğer, Nix, spora düşündüğümüz kadar para yatırıyorsa kablosunun dışarı taşması bir utanç olurdu.
Je regarde une boîte de 347 volts, un câble blindé, des attaches BX,
347 voltaj kutusuna, korumalı kabloya, BX kelepçesine,
ou regarder tous les films du câble.
Veya İzle Öde servisindeki her filmi izlerim.
Un idiot a tiré un câble et l'a grillé.
Aptalın biri, fan kalosunu çekip onu yaktı.
Un câble guillotine.
Giyotin telden oldu diye biliyorum.
Et ce câble le chope direct au cou.
ve tel boğazını kesip geçiyor..
Regarde, il y a un câble sur le dessus de ta voiture si tu touches la voiture et la route en même temps tu te feras électrocuter.
Arabanızın üstünde bir kablo var. Eğer arabaya ve yola aynı anda değersen, çarpılırsın.
Là, un câble d'énergie sur cette voiture
Arabanın üstünde açık bir elektrik kablosu var.
Et un ordinateur pour moi, c'était encore un peu mystérieux parce que j'étais de l'autre côté de ce câble et jamais vraiment vu l'ordinateur lui-même.
Benim için bilgisayar denen şey hâlâ biraz gizemliydi. Çünkü bir kablonun diğer ucundaydı ve bilgisayarın kendisini aslında hiç görmemiştim.
Il n'y avait pas de câble derrière le rideau va nulle part.
Bir perdenin arkasına uzanan bir kablosu falan yoktu.
Ainsi, vous pouvez aller à un téléphone public, vous pourriez, vous le savez, porter un tronc de White Plains et ensuite prendre un satellite en Europe puis passez à la Turquie, transporter un câble de retour à Atlanta, vous savez?
Bir ankesörlü telefona gidip White Plains'e giden bir telefon hattını ele geçirebilir sonra Avrupa'ya giden bir uyduya atlar Türkiye'ye geçer, kablo hattından Atlanta'ya dönebilirdiniz. Tüm dünyayı turlayabiliyordunuz.
Je m'assure que l'arme soit proche au cas où Tyler pète un câble.
Tyler kendini tamamen kaybederse diye silah elimizin altında bulunsun diyorum.
Si Park a raison, il nous pète un câble, on peut rayer "cerveau" de la liste, on le diagnostique, et il peut sortir d'ici guéri.
Park haklıysa bize Guguk Kuşu'ndaki gibi davranır "beyni" listemizden çıkarabiliriz tanı koyarız, buradan iyileşip gidebilir.
Est-ce que vous avez idée de combien il est difficile de prendre un rendez-vous pour le câble avec les horaires que je fais?
Çalıştığım saatler içinde bir kablo TV randevusu ayarlamanın ne kadar zor olduğundan haberin var mı senin?
Je la verrais bien péter un câble. - Et Stefan?
- O da pekala katil olabilir.
C'est juste un câble qu'on descend.
Hepsi bu, bir kablodan kayıyorsunuz.
Le dernier mec dans ta chambre installait ton câble.
Yatak odana en son giren adam kablolu tv için gelmişti.
Et contrairement à un porno, il installait vraiment ton câble.
Ama porno filmlerin aksine adam hakikaten iş için geldi.
de l'eau et du câble.
- su ve kablolu faturalarım var.
Oui, bon, savoure-le, c'était le dernier. Le robot est au bout du câble.
Kanalizasyon robotu yolun sonuna geldi.
Elles viennent de serres-câble.
Plastik kelepçe izi.
J'ai enfin eu le câble dans mon appartement.
Sonunda apartmana kablolu yayın geldi.
Le premier câble est rouge.
- Aradığın ilk kablo kırmızı.
C'est un cryptex, comme dans Da Vinci Code. Le premier film qu'on a vu en HD sur le câble.
Bu bir kiripteks, Starz HD'de beraber izlediğimiz ilk film olan Da Vinci Şifresi
Jenna les trouvera, pétera un câble, et annulera ses fiançailles avec cet... horrible monstre dépourvu de sentiments.
Jenna bulur, sinirlenir ve o sevgisiz, duygusuz canavardan ayrılır.
Donc maintenant tu vas devoir faire avec les 500 chaînes du câble
Bu yüzden şimdilik beş yüz kanallı kablolu tv ile takılacaksın. - İdare ederim.
Grâce à ça, j'ai le câble gratuitement.
Bu hizmetim için NFL Pazar maçına bedava bilet kazanıyorum.
- Juste, ne pète pas un câble...
- Delirme ama.
- Mon câble.
- Kablom.
Vous avez le câble?
Hakem? Halat'ın varmı?
C'est la combat visible sur le câble
Boks yapmak.
Tu dois avoir un bon oreiller. Il te faut le câble, et il te faut... un pote de baise de confiance.
İyi bir yastık, kablolu yayın ve tabii ki güvenilir bir sikiş arkadaşı.
Elle a piraté la sécurité de l'hôtel à partir de la ligne du câble.
Kablo hattı aracılığıyla otelin güvenliğine sızmış.
Vous pouvez faire une cale à partir de presque tout c'est assez fin et assez flexible pour se glisser à travers le noeud du câble et séparer l'attache du mécanisme à cliquet.
Yeterince esnek ve dişlilerin arasına girip kilit mekanizmasını açabilecek kadar ince her şeyi kıskı olarak kullanabilirsiniz.
Le câble du haut le couvre.
Yüksek rakamlar dönecek.
Je volais un câble de ton voisin.
Komşunuzdan kablo çalıyordum.
Je dois trouver un autre câble. Prends ton temps.
- Başka bir kablo bulmam lazım.
En approche avec le câble 1.
1 numaralı kabloyla yaklaşıyorum.