Translate.vc / Francês → Turco / Célébre
Célébre tradutor Turco
372 parallel translation
"qui rendit son nom célébre dans la région."
Kötü şöhreti ülke çapında dillere düşmüş.
La célébre lady Bellaston.
Lady Bellaston Londra'nın adı çıkmış zenginlerinden biridir.
C'est Roger Willoughby, le célébre pêcheur.
Bu Roger Willoughby, ünlü balıkçı.
L'HISTOIRE DE L'APÉRITIF LE PLUS CÉLÉBRE EN HOLLANDE
HOLLANDA'NIN EN ÜNLÜ APERATİF İÇKİSİNİN HİKAYESİ
Je lui ferai faire son célébre "feh".
Senin için meşhur "Feh" lerini söylemesini sağlayacağım.
Manuel, toi et moi on va rendre Fawlty Towers célébre pour sa cuisine.
Manuel, birlikte Fawlty Kuleleri'ni... yemek konusunda meşhur edeceğiz.
Néanmoins, être célébre n'est pas une profession.
Üzgünüm, ünlü olmak profesyonelce değil.
"... de sa Majesté la Reine Regina V... " "... avec son Altesse Royale, le prince von Hohenberg-Falsenheim... " "... qui devait avoir lieu l'automne prochain, sera célébré... "
Regina ile ekselansları Prens Wolfram von Hohenberg-Falseheim'in önümüzdeki sonbahar yapılması beklenen düğünlerinin yarın gerçekleşeceğini duyurmak benim için neşe dolu bir ayrıcalık!
Le mariage peut être célébré, au comté de Cook, entre M. Allen James du Comté de Cook et l'État de l'Illinois et Mlle Marie Woods du Comté de Cook et l'État de l'Illinois
Illinois Eyaleti, Cook kasabasından Bay Allen James ile... Illinois Eyaleti, Cook kasabasından Bayan Marie Woods arasındaki yasal evliliği belgelemektedir.
Une volée de cloches résonnant dans toute la Russie accueillit le mariage qui fut célébré à Notre Dame de Kazan, symbole de la puissante Eglise d'Orient.
Rusya'nın tüm çanları çalarken evlilik bir zamanların çok güçlü Doğu kilisesinin merkez koltuğunda oturan Kazan Hanımının eski katedralinde gerçekleştirildi.
L'homme qui a célébré le mariage était un vrai juge.
Evet, nikahı kılan adam gerçek bir sulh hakimiydi.
- Cela mérite d'être célébré.
- Bunu kutlamalıyız.
- Célébré?
- Kutlamak mı?
Au début du mois, j'ai célébré un office juif.
Bu ayın başlarında Hollanda'da idim. Yahudi inancına mensup birkaç... asker için Hanukkah bayramında görev yaptım.
Elle est fière d'avoir un client célébré. - Vous l'avez vu hier?
- Dün gece Bay Steele'i gördünüz mü?
Il doit me rejoindre cette nuit et demain, notre mariage sera célébré par l'ancien culte.
O bu gece benim odama gelecek. Ve yarın Antik Tanrılar tapınağında evleneceğiz.
Quand le mariage a été célébré de votre côté, le frère de M. Leiningen l'a représenté.
Düğün töreninin sizinle ilgili bölümü yapıldığında Bay Leiningen'in kardeşi onun yerine geçti.
Eh bien ca m'ennuie de vous dire ca, Alta, mais... il est tristement celebre dans sept systemes planetaires.
Bunu söylemek istemezdim Alta ama o adamın tam yedi gezegen sisteminde adı çıkmıştır.
M. Modigliani, un peintre celebre qui descend de Paris.
Modigliani, ünlü bir ressamdır. Paris'e yeni geldi.
Le celebre M. Modigliani.
- Ünlü Bay Modigliani.
Ça vaut d'être célébré mais ce n'est pas réglementaire.
İçmek için çok iyi bir neden.
À nous. Au mariage dans la robe de mariée de ta mère, célébré par un pasteur de 81 ans.
Annenin gelinliğini giydiğin ve 81 yaşındaki rahibin evlendirdiği düğünümüzün şerefine...
Nous connaissons ton héroïsme et il mérite d'être célébré.
Kahramanlıklarından haberimiz var.
Ce celebre tableau provient de la fameuse collection Bonnet, vendu sur l'ordre du chef de famille actuel, M. Charles Bonnet.
Dünyaca ünlü Bonnet koleksiyonundan olan bu tablo aile reisi Mösyö Charles Bonnet'in emriyle satışa sunulmuştur.Mösyö Charles Bonnet.
J'avais célébré mon divorce un peu brutalement.
Biraz çılgınca da olsa özgürlüğümün tadını çıkarıyordum.
Ton courage est célébré dans toute la capitale.
Namın tüm başkente yayıldı.
Merci d'avoir célébré avec moi.
Kutlama için teşekkür ederim.
Ces saligauds ont du cran... et leur héroïsme se doit d'être célébré.
Onlar cesur piçlerdir ve kahramanca davranışlarını karşılıksız bırakmamalıyız.
Epuisés mais victorieux, les G.I. américains et les Anglais... de la 8ème armée ont célébré leur victoire... à Wadi Akarit, en Afrique du Nord.
Savaş yorgunu ama muzaffer Amerikan piyadeleri ve İngiliz askerleri, Kuzey Afrika'daki Wadi Akarit zaferinden sonra kutlamalar için buluştular.
Le Nouvel An Chinois approche, est-il célébré à Rome?
Yeni Çin yılı geliyor onlar Roma'da mı kutlayacak?
un jour, je serais la reine... et mon couronnement... sera célébré dans le monde entier.
Bir gün kraliçe olacağım... ve taç törenim... bütün dünyada kutlanacak.
J'ai célébré ta première communion.
Senin ilk komünyonunu yapmıştım.
VOUS DESIREZ BIEN QUE JE CELEBRE UN MARIAGE DE GUERRE - VU LE CONTEXTE PARTICULIER.
Bir savaş ortamında ve olağanüstü şartlarda olduğumuzu bilerek evlenmeyi kabul ediyor musunuz?
du premier génie de l'art moderne, le plus célébré et certainement le plus riche en 6 000 ans!
İnsanlık tarihinin en ünlü... ve şüphesiz en zengin ressamı.
Le mariage fut célébré par le Révérend Runt, chapelain de la Comtesse.
Tören, Leydi Hazretlerinin papazı Peder Runt tarafından gerçekleştirildi.
Mais devant mon insistance, mes parents... ont donné leur consentement et notre mariage a été célébré.
Ama benim kararım yüzünden ailem rıza gösterdi de evlendik.
Le mariage sera célébré en grande pompe!
Şaşaalı bir düğün töreni yapılacak.
" Les yeux dont j'avais célébré les beautés Et les bras et les mains et le cou délicat
Gözlerinizi, kollarınızı, ellerinizi, zayıf boynunuzu övmekle bitiremem.
J'ai célébré le début de son émancipation.
Serbest kalmanın başlangıcını kutladım.
Il ne connaît ni la physique pour lire le monde, ni la peinture pour voir que d'autres l'ont célébré.
Dünyayı gerçek kılacak fizik veya makinistlik bilmiyor... başkalarının hoşuna gidecek şeyler resmetme yeteneği yok...
Un jour comme aujourd'hui devrait être célébré.
Antonietta, böyle bir günü kutlamalıyız!
À partir de demain, mon nom sera célébré par tous.
Yarından sonra
Vous êtes venus ce soir sur le site le plus extraordinaire et le plus célébré dans le monde.
Bu gece dünyanın en efsanevi ve en ünlü mekanında bulunuyorsunuz.
Elle choisit la celebre académie de Freiburg.
Bu iş için Freiburg'daki ünlü akademiyi seçti.
Elle fut une celebre ballerine.
Çok ünlü bir balerindi.
C'était une célebre reine noire.
O çok ünlü bir kara kraliçeydi.
Matt était célebre pour son style décontracté.
Matt kendi stiliyle ün yapmıştı.
Ils ont célébré les funérailles de Shingen?
Shingen'e cenaze merasimi mi tertiplendi?
Je suis très heureux d'avoir célébré ce mariage car Belindia attend un enfant.
Bu evliliği gerçekleştirmiş olduğum için mutluyum çünkü Belindia bir bebek bekliyor.
Maintenant, pour cette question, ce jour peut être célébré... de fête et de joie.
Şimdi bugünü sevinç ve neşeyle kutluyabiliriz.
Il est célébre.
Ünlü biri.