Translate.vc / Francês → Turco / Damas
Damas tradutor Turco
297 parallel translation
Tu avais même pris le mendiant de Damas pour un avocat déguisé!
Damascus'taki o dilenciyi dava vekili sanmıştın.
La mousseline légère rose ou le damas à motifs iraient bien à votre fille, Mme Bennet.
Pembe muslin... ya da kalın gabardin... kızınıza çok yakışırdı, Bayan Bennet.
Ne partez pas, Lady Lucas, avant que M. Beck ne vous montre son damas fleuri.
Bay Beck'e çiçek işlemeli elbiseyi göstermesini söyle.
Et le damas?
Elbise ne olacak?
J'ai eu un nœud au ventre de la voir là. Elle était occupée à un jeu de société, comme si de rien n'était.
Ve onun orada öylece Çin daması oynuyor olması midemde tuhaf bir hisse sebep oluyordu....... sanki hiç bir şey olmayacakmış gibi.
Nord-Est vers Damas?
Kuzeyde Cairo'ya mı?
Damas 1925
ŞAM 1925
En peu de temps, vous éliminerez la population de Damas de cette manière et vous en finirez avec la résistance
Çok geçmeden Şam nüfusunun yarısını kurşuna dizip direnişi bitirmiş olursunuz.
Il gérait une maison de jeu à Damas..
Şam'da bir kumarhane işletiyor.
Un Américain à Damas.
Şam'da bir Amerikalı.
C'est de mas faute Je n'aurais pas dû venir à Damas.
Benim hatam. Şam'a gelmemeliydim.
Ici à Damas il y a des occasions.
Şam bir fırsat.
Si vous n'avez pas quitter Damas à 12 heures, Vous serez fusillé.
12 saat içinde Şam'ı terk etmezsen vurulacaksın.
- Retourne à Damas, Abidor.
- Şam'a geri dön, Abidor.
Vous jouez aux dames chinoises?
Bu bir tür Çin daması mı?
- Aux dames chinoises?
Çin daması mı?
Tu as un temple profane à Damas qui compte 500 femmes des jardins du temple.
Sizin Şam'daki kutsal tapınağınızın.. .. bahçesinde 500 kadın var.
Elle sera grande prêtresse d'Astarté à Damas.
Şam'da Astarte Yüksek Rahibesi.
Asham a voulu soulever Damas contre toi, et tu laisses l'Hébreu le garder!
Asham size karşı Şam'ı ayarlamaya çalıştı, İbrani'nin onu tutmasına izin verelim!
Elle est déjà en route pour Damas.
O Şam'a gitmeye hazırlanıyor.
Je dois aller à Damas!
Ancak Şam'a gitmem gerekiyor!
À présent, tu sais pourquoi on dit que toutes les routes mènent à Damas.
Ve şimdi onların ne söylediğini görelim, tüm yollar Şam'a çıkıyor.
Alexandrie, Joppé, Damas.
İskenderiye, Yafa ve Şam.
Cela a fait de toi l'homme le plus riche de Damas.
Şam sizi zengin yapmış.
Il n'y a pas de calamité à Damas.
Şam'da hiç afet olmadı.
Voici donc les citoyens de la fière Damas!
Gururlu Şam vatandaşı!
Les plaisirs exquis de Damas?
Şam'ın nefis zevklerini mi?
Tu n'es pas de Damas.
Siz Şam'da bir yabancısınız.
Il n'est pas de Damas.
O Şam'da bir yabancı!
Elle vit à l'intérieur du temple, gardée par 1000 soldats de Damas.
O tapınak duvarları içinde yaşıyor ve 1000 tane kılıç tarafından korunuyor.
Damas a les plaisirs, les divertissements et les auberges les plus exquis.
Şam'da zevkler vardır, eğlence, şarap dükkanları eşsizdir.
Aucun citoyen de Damas n'en porte.
Şam'da hiç bir vatandaş sakal bırakmaz.
En or de Joppé, qui ne sera jamais honni à Damas, j'en suis certain.
Yafa'daki altın, Şam'dakilerin uğursuz olduğuna eminim.
L'homme le plus riche de Damas a envoyé ceci.
Bunu Şam'ın en zengin adamı gönderdi.
Le gouverneur de Damas ne triche jamais.
Şam Valisi asla hile yapmaz.
Damas a été généreuse avec toi.
Şamlı seninle cömertçe anlaştı.
Les meilleurs de Damas!
Bütün Şam'ın en iyisi!
Citoyens de Damas, sachez que la famine qui vous frappe a été remarquée par votre grand prêtre.
Şam Vatandaşları, bilindiği gibi açlık Başrahibin dindarlığı tarafından.. gözden kaçmış değil.
Ces habitants de Damas.
Bunlar Şam halkı.
C'est arrivé à Damas.
Şam'da oldu.
Les roses de Damas sont en fleurs près des greniers.
Tahıl ambarı yakınlarında Şam gülleri açmıştır.
Je proclame au peuple de Damas que mon dieu n'existe pas
Ben Şam halkına tanrımın sahte olduğunu ilan edeceğim,
Voilà. Tu vas pouvoir passer inaperçu dans les rues de Damas.
Şimdi Şam'ın sokaklarında farkedilmeden geçebilirsin.
C'est le pire des rats d'égout de tout Damas.
O Şam'ın iğrenç sıçanı.
Tous les mendiants de Damas le savent.
Şam'da her dilenci biliyor.
Tous les mendiants de Damas sont avec toi.
Şam'ın her dilencisi sizinle.
Je préfère être un serviteur dans la maison de mon père qu'un roi à Damas.
Şam'da kral olmaktansa, babamın evinde hizmetçi olmak en doğrusudur.
Fine soie de damas.
Has şam ipeği.
Mais j'ai pu lui serrer la main à Damas.
Bir kez Şam'da el sıkışmıştık.
Je pense que c'est loin de Damas.
Şam'dan uzak olduğunu.
Nappe en damas.
Şam kumaşı.