English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Dava

Dava tradutor Turco

16,204 parallel translation
L'Inspecteur Bosch est sur une affaire.
Dedektif Bosch bir dava üzerinde çalışıyor.
Je suis déjà débordé, Capitaine.
Bakmam gereken çok dava var yüzbaşı.
Les témoins, c'est crucial.
Dava dosyası yürütmeyi biliyorum... Tanıklar.
J'ai dû leur intenter un procès.
Sonunda dava açmak zorunda kaldım.
"Quand le procès sera réglé, on parlera de mon rôle dans le film." C'était mon moyen de pression.
"Dava sonuca bağlanınca filmlerinde oynamayı konuşuruz" dedim çünkü bunu koz olarak görüyordum.
Le Starbucks vient de nous prévenir qu'il porterait plainte si vous continuez d'y faire ce que vous y faites.
Starbucks orada yaptığınız şeyi bir daha yaparsanız dava açacağını söyledi.
Cette affaire concerne un mariage.
- Bu dava, evlilik içeriyor.
C'est un dossier capital qui durera plusieurs mois, et à cause de l'exposition médiatique, vous allez devoir être séquestrés.
Bu önemli bir dava ve en azından bir ay sürecek. Medya teşhiri olmaması için bu süre boyunca devletin sağladığı gizli yerde bulunacaksınız.
TERRY IVES PORTE PLAINTE'ILS ONT PRIS MA FILLE'
TERRY IVES DAVA AÇIYOR'KIZIMI ALDILAR'
Ils devraient être tenus responsables.
Bana sorarsan dava edilmeli.
TERRY IVES PORTE PLAINTE
TERRY IVES DAVA AÇIYOR
Elle a poursuivi Brenner, le gouvernement...
Brenner'ı ve devleti dava etmiş...
Les auditions ont débuté, il est un peu tard, non?
Bayan Seidman, dava başlıyor. Bu tür araştırmalar için artık biraz geç olmadı mı?
Le calvaire continue, ce samedi matin, car c'est bien ce dont il s'agit.
Bu çile dolu dava cumartesi sabahı da devam edecek ve buna ancak çile denilebilir,
Ce que j'espère, M. le président, c'est que nous cesserons bientôt d'entendre des commentaires, des commentaires scandaleux et injustifiés sur des romances inspirées de la littérature et de procès célèbres, après l'audition de ces témoins.
Ancak, umuyorum ki, Sayın Başkan, umuyorum ki, Artık daha fazla bu tür açıklamalar duymayacağız ; Hakedilmeyen, ayarsız açıklamalar, kitaplardan alınmış fantezi hikayeleri, ve bu panelden çıkan dava konularını.
Les auditions ont débuté ce matin, et se prolongeront cette nuit.
Bu dava bütün gün içerisinde sürdü ve geceye doğru ilerliyor.
Il permettra facilement aux femmes et aux minorités d'attaquer pour discrimination et harcèlement au travail.
Artık, işyerlerinde çalışan kadınlar ve çocukların, ayrımcılık ve tacizdenden dolayı dava açabilmesini kolaylaştıracak.
Laissez vos affaires, on y jettera un coup d'œil, et on vous fera savoir si ça monte au niveau où nous pouvons poursuivre, un qui ne sera pas rejeté en appel.
Yani bulduklarını bırak, biz bir göz atar temyizden dönmeyecek bir dava açabileceğimiz raddeye gelince haber veririz.
ça pourrait être un gros coup.
Bu bayağı büyük bir dava olur.
Tu poursuis quelqu'un chez Axe?
Axe'den birine dava mı açıyorsun?
Vous décrochez quelques gros titres... 1.7 $.
Manşetlere çıkacak bir-iki dava çözdün mü, 1.7'ye çıkarsın.
Il n'y a aucun dossier contre toi, mais Dan Margolis a été arrêté.
Sana karşı açılmış bir dava dosyası yok ama Dan Margolis tutuklanmış.
Quand j'intente une action, pas un pays ou même un État, c'est les États-Unis contre.
Ben dava açtığımda bir şehir ya da eyalet değil Amerika Birleşik Devletleri adına açılır, biliyorsun.
Comme s'ils avaient ouvert un dossier sur toi.
Senin adına bir dava dosyası açmış olmaları ihtimali yüksek.
Cette affaire serait différente.
Bu dava farklı.
Je n'y étais pas pour l'affaire.
Dava yüzünden oraya gelmedim.
Merci. Mais je ne veux pas vous voir vous épuiser à poursuivre un autre fantôme.
Ama sonuç alamayacağımız başka bir dava için tekrar heba olmanı istemiyorum.
De quel type d'affaire s'agit-il?
Ne tür bir dava?
On n'ira pas jusqu'au procès. Je gère.
Dava olmayacak, anladım.
Peu importe combien je perds, parce que je vais tout récupérer en vous collant un procès au cul!
Ne kadar para kaybedeceğim umurumda değil. Çünkü sizi dava ettiğimde götünüzden kan alıp tüm paramı geri kazanacağım.
Personne te financera de peur d'être poursuivi. Et si t'as pas une autre idée révolutionnaire sous la main...
Tamamen farklı, ezber bozan bir fikir bulmadığın sürece hiçbir risk sermayesi, dava korkusuyla yatırım yapmaz.
J'ai trois cartons supplémentaires de vieux dossiers en bas.
Aşağıda eski dava dosyalarının olduğu üç kutu daha var.
Et l'affaire n'est pas classée.
- Dava henüz kapanmadı.
Pourquoi ne pas poursuivre les banques d'investissement et fonds spéculatifs pour délit d'initié?
- Niye içeriden bilgi sızdırma için yatırım bankalarına ve serbest yatırım fonlarına dava açmıyorsunuz?
Comme s'ils avaient ouvert un dossier sur toi.
Büyük ihtimalle sana dava açıyorlar.
S'ils intentent une action, toute la stratégie revient à tirer profit d'un accord...
Dava açarlarsa tüm strateji bir çıkış yolu bulmaya dönüşür.
Je réfléchis un long et difficile moment avant que chaque poursuite de mon bureau aille de l'avant.
Ofisimde bir dava açmadan önce uzun ve hummalı bir şekilde inceleme yapılır.
Quand j'avance, c'est armé.
Dava açtıklarımlaysa sonuna kadar savaşırım.
"Je ne suis jamais si fier que quand je choisis de ne pas poursuivre une affaire."
"Dava açmamaktan gurur duyduğum kadar hiçbir şeyden gurur duymuyorum."
Règlement ou procès?
Anlaşma mı dava mı?
Pas de procès...
Dava iptal. "
Si je n'avais pas proposé de payer leur franchise médicale, elle aurait appelé la police et nous aurait fait un procès.
Hastane masraflarını ödemeyi teklif etmeseydim polis çağırıp beni dava edecekti.
Non " qui ont de grandes affaires à suivre.
Hiç ağır bir dava değilmiş gibi.
Pour poursuivre la NFL quand personne ne vous a forcé à jouer.
sen federasyonu dava ederken, Kimse seni futbol oynamaya zorlamamıştı.
Amélia, je sais que c'est une affaire sensible.
Amelia, bunun sansasyonel bir dava olduğunun farkındayım.
Trois options... laissez-la imprimer, puis on démentira et poursuivra.
Üç seçenek var. Yayınlayınca yalanlar ve dava açarız.
Et à l'avenir, si je vous mets sur une affaire, vous la prenez dès que possible.
Ayrıca ileride sana bir dava yollarsam hemen kabul edeceksin.
Je suis ravi que tu n'aies rien liquidé car ça aurait été un dossier en béton, et il n'y aurait plus rien eu que je puisse faire.
Allahtan hemen satmadın yoksa bu dava çantada keklik olurdu ve sana yardım etmek için bir şey yapamazdım.
Mme Sipuel a attaqué.
Ve Bayan Sipuel hakkında dava açıldı.
Clarence, Ginni.
Clarence, Ginni. İlk dava günü.
Bien.
Dava kapandı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]