Translate.vc / Francês → Turco / Defiance
Defiance tradutor Turco
409 parallel translation
le sens et le gout de la force. Qui sait quand vous vaincrez la defiance des uns, la pitie des autres, la negation de tous?
Diğerlerinin güvensizliğini, acımasını ve farklılığını değiştirebilecek misin?
Suspect en chasse, direction Sud, à l'Ouest de Defiance.
R-6115 yaya olarak takipte. Şüpheli güneye, Defiance'ın batısına kaçıyor.
Signez le chèque au nom de la Banque d'épargne et de prêt de Defiance.
Dick'in çekini İpotek Aracılık Şirketine ciro etmeniz yeterli.
Ainsi, notre vie à Defiance a commencé... quand mon mari a rejoint les rangs des hommes ordinaires.
Kocamın sıradan kişiler arasına karışmasıyla Defiance'daki yaşantımız da başlamış oldu.
DEFIANCE OHIO UN BON ENDROIT OÙ VIVRE
DEFIANCE, TAM DA YAŞANACAK YER
Defiance, un bon endroit à quitter.
Defiance, tam da kaçılacak yer.
C'est Cutter Murphy, de la Banque d'épargne et de prêt de Defiance.
Ben Cutter Murphy, Defiance İpotek Şirketi'nden.
Kelly, un détective est maintenant en route pour Defiance.
- Neyi? Kelly, bir dedektif şu an Defiance'a geliyor.
The Prize Winner of Defiance, Ohio. La machine à écrire de sa mère est sur son bureau, près de l'ordinateur.
Annesinin daktilosu masasının üstünde, bilgisayarın yanında duruyor.
Mike, co-major de sa classe au lycée de Defiance, a obtenu sa maîtrise en génie mécanique.
Defiance lisesini dereceyle bitiren Mike makina mühendisi oldu. Teksas'da yaşıyor ve part-time ders veriyor.
Dave est le seul de la famille qui soit resté à Defiance, où il a épousé sa copine de lycée, Lucy, et élevé trois enfants.
Ryan'lar arasında Defiance'da kalan bir tek Dave oldu. Lisedeki aşkı Lucy ile evlendi.
- Apparemment, Defiance Records est d'accord.
- Başarıları da bunu gösteriyor.
Maintenant, ces chanteuses intègrent une sexualité tout à fait explicite dans leur shows, mais d'après ce qu'on entend chez Defiance Records, votre label, vous êtes la prochaine Norah Jones... saine et équilibrée, spirituelle et bonne copine.
Bu şarkıcılar performanslarına bir açık cinsellik katar. Ama Defiance Records'tan aldığımız reklam bilgilerine sizin afişinize göre siz yeni Norah Jones'sunuz. "Erdemli, dini değerlere saygılı ve aileye dost."
Defiance a signé avec moi.
Şirket benle anlaştı.
- À Defiance, dans l'Ohio.
- Defiance, Ohio'da.
Je suis ravi que tu entres au Defiance College et l'État de Cleveland, mais qu'en est-il de l'Université de New-York?
Defiance ve Cleveland Eyalet Üniversitesine girdiğine çok sevindim... -... ama New York Üniversitesine ne dersin? - Kurt Hummel?
et le 2012. Reine Defiance County Catfish Allison Metcalf!
Ve 2012 Defiance ilçesi Yayın Balığı Kraliçesi, Allison Metcalf!
Il a mis toute sa confiance dans le courage et la défiance Et a risqué sa vie pour la science
Bütün güvenini cesarete ve direnç göstermeye vererek ilim uğruna kendi hayatını tehlikeye attı.
Essayez d'adoucir votre défiance... envers ce médecin.
Lütfen gösterdiğiniz sert tepkiyi bu doktora göstermeyin.
Votre hostilité et votre défiance envers votre beau-père est une réaction normale.
Üvey babana olan husumetin çok doğal. Gayet normal bir davranış.
Sir Roger commençait à montrer des signes de défiance envers votre intérêt amoureux.
Biliyor musunuz, Sir Roger, senin ona olan aşıkça ilgin dolayısıyla güvensizlik işaretleri göstermeğe başlıyordu.
Alors vous ignorez sûrement tout de la vague de désobéissance, des actes de défiance effectués par les serviteurs simiens des villes.
Şüphesiz ki, şehirlerimizdeki hizmetçi maymunlar arasındaki itaatsizlikten ve küstahlıklarından haberiniz yok.
Avec quelle défiance on traite ici les vieux commerçants au passé pourtant solide!
Yaşlı tüccarlara güvenen insan o kadar az ki burada. Saygıdeğer bir geçmişi olan tüccarlara!
- De la défiance?
- Faşizme olan inancın az mı?
Il peint un troisième autoportrait, cette fois avec les yeux voilés, et une posture de défiance, dominant le spectateur.
Üçüncü kez oto portresini yapar. Bu sefer imalı gözlerle meydan okuyan bir duruşla, izleyiciyi küçümsüyor.
Je ne sais quelle défiance, quelle presse perpétuelle, on n'a pas le temps de réfléchir.
Sürekli şüphe içindeyiz ve telaşlıyız. Durup düşünmeye zamanımız yok.
Qui entamera le mur de la défiance?
İlk güven jestini kim yapacak?
Je comprends ta défiance à mon égard.
Orada kal! Benden ne kadar nefret ettiğini biliyorum!
Il a dit que la campagne du Président avait exploité sans vergogne les peurs inspirées par les minorités, et semé la division, au point de créer un climat de défiance...
Dedi ki, "başkanın seçim kampanyası orta sınıfın azınlıga olan önyargı ve korkularını kullandı öyle ki, ayrılıklar yaratıp kuşku dolu bir ortam doğurdu."
"DEFIANCE MORTELLE"
- YÜKSELİŞ-
La majeure partie du monde utilise les Celsius, mais nous, Américains, restons fidèles avec défiance aux Fahrenheit.
Tabii dünyanın büyük kısmı Santigrat'ı kullanıyor, ama biz Amerikalılar yine de Fahrenhayt'a sımsıkı bağlıyız.
Une solide défense, c'est la meilleure défiance.
İlişkide kazanmanın en iyi yolu savunmadır.
Rébellion et défiance : on n'avait jamais vu ça chez les Jaffas.
Çekişme ve güvensizlik Jaffalar arasında daha önce görülmemişti.
Aucune, si ce n'est cette affreuse trahison de la défiance, qui me fait craindre pour la possession de ce que j'aime.
Hayır, ancak güvensizlik duygusu aşkımı doyasıya yaşamamı engelliyor.
Je ne pense pas pouvoir enregistrer Claire. Ca serait une marque de défiance.
Claire'i gerçekten kaydetmem gerektiğini düşünmüyorum.
Défiance, tromperie, haine, méchanceté et chaos.
Güvensizlik, hilekarlık, nefret, kötü niyetler ve kaos.
Et le goût de leur défiance est doux.
Onların itaatsizliklerinin tadı çok tatlıydı.
Quelqu'un d'autre veut soutenir la défiance exprimée par M. Pearce?
Bay Pearce'ın güvensizlik oyunu destekleyen var mı?
Ta défiance envers mon autorité est de plus en plus incontrôlable.
İsteklerime olan baş kaldırın... utanmazlık derecesine gelmeye başladı.
"Il n'y a pas de signe de défiance à demander des preuves. C'est de l'intelligence".
"Kontrol etmek güvensizliğin değil, aksine zekiliğin göstergesidir."
En refusant de rencontrer Zarek, tu l'aides à attiser la défiance du Quorum.
Zarek'le görüşmeyi reddederek, Kurul'un şüphelerini körüklemesine yardım ediyorsun.
Cette défiance ne me concerne pas.
Şüpheleri beni kaygılandırmıyor.
C'est un signe typique de défiance.
Klasik muhalefet belirtisidir.
Je dois tolérer une relation fondée sur le mensonge et la défiance?
Yani yalan ve güvensizlik üzerine kurduğun ilişkiye göz yummamı istiyorsun.
Le syndicat veut organiser un vote de défiance contre la patronne.
- Polis örgütü müdireye güvenoyu vermeyecek.
L'organisation fera son maximum pour répondre à toute défiance.
Muhalefetlere karşı organizasyon tüm gücünü kullanacaktır.
Je suis épaté par votre défiance de l'establishment républicain en Alaska.
Ve bu şekilde olmasından çok etkilendim Alaskada cumhuriyetçi olmaktan..
A cette fin, je prends cette décision sans précédent... d'appeler à une vote de défiance contre mon propre gouvernement.
Bu amaçla emsali olmayan bir adım atıyorum ve sizi kendi hükümetine güvensizlik oyu vermeye çağırıyorum.
Si ça vient à se savoir, je nierai, nierai, nierai, et si un jour quelqu'un m'interroge au sujet de ma défiance...
Bu konu bir daha açılırsa sonuna kadar inkâr ederim. Ve birisi neye başkaldırdığımı soracak olursa...
Mellie? Ne prononcer plus jamais le mot "défiance" en ma présence.
Yani Mellie, bir daha sakın benim yanımda "başkaldırmak" sözcüğünü kullanma.
Le tout dernier résultat à tomber vient d'un endroit nommé Defiance.
Derken, Defiance'dan sonuçlar geldi.