Translate.vc / Francês → Turco / Different
Different tradutor Turco
14,715 parallel translation
Différent?
Farklı mı?
Là, c'est différent.
Aynı şey değil bu.
En quoi est-ce différent de ce que vous faites, M. Cahill?
Benim yaptığımın, sizin yaptıklarınızdan ne farkı var Bay Cahill?
Qu'est-ce qui est différent aujourd'hui?
Bugünü farklı kılan ne?
Ce qui est différent aujourd'hui...
Bugünü farklı kılan şey...
Tu es gay à la fac, c'est totalement différent.
Üniversite geyisin. Bambaşka bir mevzu yani.
Mais il est différent...
Ama o farklı bir adam.
C'est différent maintenant.
Artık işler değişti.
( Rires ) Ou vous pourriez essayer quelque chose de différent comme les effectifs en place et juste lui dire comment vous vous sentez.
Veya farklı bir şey deneyip adam gibi ona nasıl hissettiğini söyleyebilirsin.
Ça peut sembler un peu différent.
Biraz farklı görünebilir.
Je sais. C'est différent.
Farklı olduğunu biliyorum.
C'est juste différent de ce que je m'imaginais.
Beklediğimden farklı hissettiriyor.
Très différent. Mais ne t'inquiète pas.
Büyük fark var ama endişe etme.
- En quoi est-ce différent?
Niye aynı olmasın ya?
Tout semble si différent...
Uçmaya başladım.
Tu sais... tout est si différent sans ma coiffure.
Biliyor musun?
C'est entièrement différent pour tes victimes.
Kurbanlarınız için tamamen farklı bir hikaye.
Un truc différent pour chaque barre?
Belki de her çubuk için başka bir şey yapmalıyız.
Tu enchaînes les mecs. Lee est différent?
Bir sevgiliden diğerine atlıyorsun, peki Lee'nin farkı ne ki?
On a ici un peloton complètement différent, à ne pas confondre avec celui de TJ Jackson.
Burada tamamen farklı müfreze var. T.J. Jackson'unkiyle karıştırmayın.
Et différent légalement.
Ve yasal olarak yeteri kadar farklı.
( PLAINTES DOUCEMENT ) Je pensais vous seriez intrigués... quelque chose de différent.
Farklı bir şeylerin ilgini çekeceğini düşündüm.
Oui. C'est différent, bon assez.
Evet, yeterince farklı.
Pourquoi le bonbon a-t-il un goût différent?
Şekerin tadı neden farklı geliyor?
- Non. Tu es différent.
- Hayır, sen farklısın.
Et à ce qu'on en dit, c'est assez différent de tout le reste.
- çok farklı.
N'as-tu jamais remarqué à quel point tu es différent de tous tes amis?
Hiç ne kadar farklı olduğunu fark ettik. Tüm diğer arkadaşlarından mı? Hiç nasıl kötü olduğunu fark ettik.
Nasir Khan est différent.
Fakat Nasir Khan, onlar gibi değil.
Il avait "un" couteau sur lui. C'est très différent.
Cebinden bir bıçak çıktı evet, ama o bıçak demek farklı.
C'est différent, Joe, et tu le sais.
O farklı Joe, biliyorsun.
C'est cinq équipages différent, c'est des centaines d'hommes,
Beş farklı tayfa, yüzlerce adam.
Et le plus beau, c'est que chaque trip est différent!
Ve güzel yanı, etkisi hep farklı!
C'est différent.
Güven senin olayın değil mi?
Ce que vous êtes sur le point de voir est différent de tout ce que vous avez connu.
Az sonra göreceğin şey, daha önce deneyimlediğin her şeyden farklı.
Je ne veux pas être différent des autres.
Herkes gibi olmaya çalışıyorum.
Vous vouliez quelque chose de différent.
Farklı bir şey istediğini söylemiştin.
Mais dans cet autre clip, on voit un Harlem très différent.
Ama şimdi göstereceğimiz videodaki Harlem tamamen farklı.
Tu n'es pas différent des autres.
Kimseden bir farkın yok.
C'est pour ça que tu es différent.
Bu yüzden sen farklısın.
Elle pourrait être soigneur comme moi, elle pourrait être quelque chose de plus, quelque chose de différent, quelque chose d'intéressant et merveilleux.
Benim gibi bir şifacı olabilir. Ya da başka bir şey, farklı bir şey. Çok enteresan ve harika bir şey.
Tu es différent, Tommy.
Hiro Nakamura ile mi? Sen farklı birisin Tommy.
Tu seras toujours différent
Her zaman da farklı olacaksın.
je ne pense pas que tu devrais punir l'enfant... parce que toi et Poppy avez eu un différent.
Sen ve Poppy tartıştınız diye çocuğu cezalandırma.
Et bien... peu importe votre différent... pardonne-lui.
Tartıştığınız konu her ne olduysa onu affet.
Cet endroit est une chose pour les Invité, une autre chose pour les actionnaires, et quelque chose de bien différent pour le management.
Bu yerin konuklar için farklı bir anlamı, hissedarlar için farklı bir anlamı ve yönetim için tamamen farklı bir anlamı var.
C'est toujours un lieu différent.
Her zaman farklı bir yer olur.
Probablement ici à faire la même chose, juste avec un partenaire différent.
Muhtemelen burada aynı şeyi yaparken, sadece farklı bir ortakla.
- Toi et Kiki semblez très différent.
- Sen ve Kiki birbirinizden çok farklısınız.
- Différent comment?
- Nasıl farklı?
ça serait différent.
Değişiklik olur.
- Elle a pris un chemin différent.
Farklı bir yol seçmiş.