English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Francês → Turco / Différence

Différence tradutor Turco

9,438 parallel translation
La différence est que tu ne t'es jamais prise comme un modèle de vertu.
Aradaki fark sen kendini asla erdemli bir kusursuzluk örneği gibi devam ettirmedin.
Et je veux continuer à faire la différence
Ben artık bir fark yaratmak istiyorum.
15 secondes supplémentaires ne vont pas faire la différence.
Ekstradan 15 saniye bir şeyi değiştirmez nasılsa.
15 secondes supplémentaires ne feront pas la différence, hmm?
Ekstradan 15 saniye bir şeyi değiştirmez.
La différence entre nous et le MI6, M. Sackler, c'est que les gens connaissent le MI6.
Bizle MI6 arasındaki fark, Bay Sackler milletin MI6'dan haberdar olması.
Il y a une grande différence.
Arada büyük fark var. Hanna.
Je ne pense pas que cela aurait fait une grande différence si tu étais restée loin.
Gitsende bir şey değişeceğini düşünmüyorum.
Jimi Hendrix disait qu'il fallait lever l'étendard de la différence.
Ucube bayrağını sallama konusunda bizi cesaretlendirenin Jimi Hendrix olduğuna inanırım.
Ça ne me regarde pas, mais quelle différence que le gamin n'ait pas de passeport?
Artık benim işim değil ama çocuğun pasaportu olup olmaması ne farkeder?
Ça n'aurait pas fait de différence.
Bir şey değişmezdi.
- Il y a une différence.
- Bir farkı var.
Que je sois en vie ou non ne fait aucune différence pour ce qui vient.
Hayır. Benim canlı ya da ölü olmam olacakları değiştirmez.
Quelle foutue différence ça fait de savoir comment je l'ai trouvé?
Nasıl bulduğumuz ne önemi var ki?
La seule différence principale...
Tek göze çarpan farklılıkları...
La seule différence c'est que LeBron pèse 100 millions et conduit une Bugatti. Je pèse 2000 $ et je prends le bus.
Tek fark LeBron'un 100 milyon kazanıp Bugatti sürmesi ve benim 20 bin kazanıp otobüse binmem.
et bien, la différence est que mentir n'est pas ma profession.
Aramızdaki fark, yalan söylemek benim mesleğim değil.
Quelle différence ça fait?
Ne fark edecek ki?
Ils ne verront pas la différence.
Bu adamlar aradaki farkı anlamazlar bile.
C'est la différence.
Bunun arasında fark var.
Quelle différence?
Fark eder mi?
La variole ne fait pas de pas plus de différence entre les sexes qu'un lion qui a le choix de manger un homme ou une femme.
Frangi bir aslanın kadını veya adamı, yemeyi ayırmaması gibi cinsiyet ayırmıyor.
D'après mon expérience, la différence entre une épidémie qui terrorise un ville et qui la détruit est une affaire de jour.
Deneyimlerime göre bir kasabada salgının terör estirmesi ile yok edilmesi arasında... bir kaç gün fark var...
La seule différence entre M. Sweeney et votre personnage n'est-elle pas que ce dernier a tué sa femme?
- Evet. - Bay Sweeney ile sizin karakteriniz arasındaki tek fark, sizin karakterinizin... -... eşini öldürmüş olması değil mi?
- Donc, il n'y a pas de différence?
- O zaman ikisi arasında hiçbir fark yok? - Öyle bir şey demedi.
La principale différence entre nos stratégies...
Şöyle diyebilirim ki, yaklaşımımızdaki temel farklılık- -
Je n'ai aucun problème avec la différence d'âge entre vous et ma fille.
Seninle kızım arasındaki yaş farkıyla hiçbir derdim yok.
Les docteurs, les infirmières Ils ne faisaient aucune différence.
Doktorlar, hemşireler umurlarında değildi.
On veut tous faire une différence, et ça veut dire combattre les metas, et ça veut dire travailler avec le Flash.
Hepimiz bir farklılık yaratmak istiyoruz. Bu da meta insanlarla mücadele etmek demek oluyor. Flash ile çalışmak demek oluyor.
Est ce que ça fait une différence?
- Senin içim bir fark yok, değil mi?
Y a t-il une différence entre ça et du porno?
Gerçekten bu fotoğraf ve porno arasında bir fark var mı?
Une énorme différence.
Baya bir fark var.
Ah bon, vraiment, et quelle est la différence entre mater ces photos et mater du porno?
Ve, gerçekten, bu fotoğrafa bakmakla porno izlemek arasındaki fark nedir?
Et alors qu'on est à sec, tu vas gâcher notre argent pour quelqu'un qui ne fait pas la différence entre bitmap et baud rate.
Ve biz nakit sıkıntısı çekerken sen bir Bitmap'in baud oranını bilmeyen biriyle çarçur edeceksin.
C'est la différence entre toi et moi.
Aramızdaki fark da bu.
Ça pourrait être la pression ou la différence de température qui entraînerait la déformation du métal.
Metalin bükülmesine sebep olan şey basınçta olabilir sıcaklıkta.
Je ne sens aucune différence.
Farklı bir şey hissetmiyorum.
Quelle différence en un jour apporte.
Bir günde neler neler değişiyor.
Bonjour, je suis Amy Santiago, et mon produit va faire une vraie différence.
- Merhaba, ben Amy Santiago ürünüm gerçekten bir farklılık yaratacak.
Je l'emmènerais au rayon articles de cuisine et lui demanderais la différence entre une sauteuse et une poêle à frire.
Onu ev eşyaları bölümüne götürür ona tavayla kızartma tavası arasındaki farkı sorarım.
Il y a une grande différence entre être écologiste, formuler le rêve d'un avenir moins pollué, et gouverner un pays confronté à une crise.
Yeşiller partisinde olup daha temiz bir gelecek için hayaller kurmakla kriz sürecinde bir ülkeyi idare etmek arasında büyük bir fark var.
Cela ne fait pas de différence si la victime est une ordure ou un saint... vous prenez votre pied tout pareil, comme votre mari.
Kurbanların şerefsiz ya da aziz olması fark etmez sen de aynısın, kocan gibisin.
Cela me semble pareil, pas de différence.
Aynı, değişen bir şey yok.
Est-ce que ça devrait faire une différence?
- Bunun bir fark yaratması mı gerekiyor?
Peu importe ce que vous dites, ça ne fera pas de différence.
Söylediğin herhangi bir şey fark yaratmayacak.
Et je crois que ça a fait une grande différence jusqu'ici.
Ve sanırım şimdiye kadar iyi bir fark yarattık.
- Sérieusement, il y a une grosse différence hors et devant la caméra.
- Fakat cidden, kameranın açık ve kapalı olası arasında çok fark var.
Quelle différence ça fait?
Ne fark eder?
Cela fait une différence parce que l'on doit toujours gagner l'affaire.
Bir fark yaratır çünkü hala bu davayı kazanmamız lazım.
En donnant ton énorme QI, je ne pense pas que cela soit nécessaire pour discuter de la différence entre un psychologue et un M.D.
Muazzam IQ'n nazara alındığında, bir psikolog ile bir tıp doktoru arasındaki farkı tartışmak hiç aklıma gelmemişti.
Mais il y a une différence entre les "exploits des armes"
Ama asillerin eğlence için dostane atışarak kazandığı
Quelle différence ça aurait fait?
Ölmüştü.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]